chapter, 11

278 25 8
                                    

Çocukken hayatıma dair her şey koskocaman bir trajediden ibaretti. Hayatımla ilgili hiçbir şey hiçbir zaman mükemmel olmadı. Çevremdeki insanları nasıl sevebileceğimi hiçbir zaman çözemedim ve hep yalnızdım. Etrafı sularla çevrili olan bir adada asla yüzmeyi öğrenemedim. Hep bir bakıma eksik oldum; bazen annem, bazen babam, bazen de bir yüreğim yoktu.

Annem bana insanlara onları sevdiğimi çok sık dile getirmemem gerektiği dışında sevgiye dair hiçbir şey anlatmadan beni terketti. Şimdi daha iyi anlıyorum ki, o da sevgiye dair hiçbir şey bilmiyormuş. Ne babam, ne ben öğretebildik ona sevgiyi. Bunca yarım insan hiçbir zaman bütün edememişiz meğersek, her zaman ipince bir iple bağlanmışız birbirimize. Aradan bunca sene geçmiş olmasına, artık büyümüş olmama rağmen kendime dair hiçbir şeye anlam veremiyorum. Buraya geldiğimden beri sık sık ağlıyorum, duygusal bir ruh hâlinde değilim fakat sona ulaşmış gibi hissediyorum. Burada kapana kısılmış gibiyim. Burası, doğduğum bu yer dünyanın merkeziymiş ve dünya da bu merkez üzerinde dönüyormuş ya da buraya doğru çekiliyormuş gibi geliyor. Tıpkı denizin de çekilmesi, yükselip adaları yutması gibi.

Tıpkı bir çocuk gibi hissediyor, ağlıyor, ağlıyor ve yaşanan her şey için kendimi suçluyorum.

Hayama adasına geleli neredeyse beşinci ayım, bunca ayın sonunda tepedeki eve girmeye anca cesaret bulmuşken gecenin dört buçuğunda salonun ortasında oturmuş şu son altı ayda başıma gelen şeylere anlam vermeye çalışıyorum. O zamanlar hayatımı düzene oturttuğuma inanmış, tıpkı annem gibi çiziyor ve yazıyordum. Ama bunları yaparken asla annemin iyi bir yansıması gibi hissetmedim.

Seneler önce evimizdeki tek cansız bitki olan kristal vazodaki pörsümüş petunyalardı şimdi yaşayan tek çiçekler. Bütün eşyaların üzerinde soluduğum zaman nefesimi keseceğine emin olduğum kalın bir toz tabakası vardı, bütün eşyalar değerini kaybetmiş gibi görünüyordu. Annemin büyük bej kupası kapağı sıkı sıkı kapatılmış, o ahşap raf ufak bir anıt hâline getirilmişti. Altında birkaç rengi solmuş buz mavisi yastık, küçükken evin içerisinde giydiğim terliklerim, tam olarak otuz üç mum.

Otuz üç mum ölüyü diriltir. Ölüye olan sevgiyi gösterir.

Burası dünyanın merkeziymiş ve ben de en dibe doğru sürükleniyormuş gibi hissediyorum.

Yarın burayı terkedeceğim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

submarine, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin