MK - 41 / Nefesim

23.2K 1.4K 367
                                    

Multimedia : Savaş ve Deniz

Bölüm şarkısı : Yüksek Sadakat - Belki üstümüzden bir kuş geçer

Merhabalar sevgili okuyucularım. Bugün bir okuyucum attığım bölümde isyanıma yanıt vermiş ve geri dönüp bütün bölümleri oylamış. O okuyucuma çok teşekkür ediyorum. En azından bir yada iki kişi tınlıyor gibi...

_______________🍁🍁🍁________________

Hissediyorum! Evet nasıl da kesif bri duygu yoğunluğu! Hissediyorum. Yüreğimi dağlıyor. Kızgın ateşte saatlerce bekletilmiş kor gibi yanan demir, sessizce atan kalbime aniden saplanıyor. Nefesim o saniye aralığında kesiliyor ve gözlerimi kapatıyorum. Tanrım! Lütfen... Bu his çok ağır! Tekrar açıyorum gözlerimi ama gitmiyor. Daha da sokuluyor azı ile sızlayan kalbime. Bu his! Evet hissediyorum.

Korku!
Bunun adı korku...
O dışarıda. Güvende değil. Etrafında onu tek bir parmak kımıldamasıyla benden koparacak onlarca silah kafasına doğrultulmuş.
Tarif  edemiyorum.
Bu kokuyu hangi yürekli insan tarif edebilir?
O... Her an benden kopabilir. Her an hayatımı cehenneme çevirecek bir tetik çekilebilir.
Onun sevgisinin olmadığı bir dünya düşünülebilir mi benim için?
Tanrım! Hayır! Ben onsuz yaşayamam...
Sakin ol Deniz. Bişeyler yap. Yardımcı olmaya çalış. Sen bunun için eğitildin. Daha önc defalarca üstesinden geldin.

Ama bu şartlarda değildi! Daha önce silah kafasına doğrultulan bendim. Savaş değil. Kalbimi benden alıp, bana kendi kalbini veren adam...
O kalbi öperek, pamuklara sararak, sevgiyle yaşatan adam. Kalbine dünyayı yakacağım adam. Sevgilim, aşkım, birtanem, hayatım, kalbim, Aptal insanlar yar dediklerine hangi sıfatlarla sesleniyorlarsa, ne varsa, hepsi! O benim herşeyim. Nefesim...
Tek bir parmak hareketi, onu benden alabilir! Ben nefessiz bırakabilir. Tek bir tetik!





Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım ama nafile. Bir işe yaramıyor, aksine sıkışan kalbimi daha da yoruyordu. Sinirle çekmeyen telefonumu, aptalca aramalar yapmaktan vazgeçerek fırlattım.
Adamlar Savaşın etrafını iyice sarmaya, yaklaşmaya başladılar.
Dışarı çıkıp birşeyler yapmayı düşündüm ama aklıma o kesin ve itiraz istemeyen kelimeleri geldi.

Seni asla affetmem!

Savaş elindeki silahı sanki hiç yokmuş gibi savurarak "Sahibiniz nerede ulan!" diye kükredi. Kısa bir süre sonra arabalardan büyük olanının içinden Aytekin indi.

Tabi ya! "Seni öldüreceğim bu sefer piç herif" diye tısladım kendi kendime.

Savaş isterik bir gülüşle ona doğru hırsla yürümeye başladı.
"Görmeyeli boy atmışsın yarram! O boyunu bir alayım senin ha!" diyerek iyice yakınlaşmış silahını kafasına değirdi. Savaşın dibine kadar girmesine rağmen Aytekin hiç kımıldamadı. Sakinlikle Savaşı bir süre süzdükten sonra usulca bakışlarını arabaya, yani bana çevirdi. Bişeyler söyledi ardından, ama duyamadım.
Zaten normalde duyulmuyordu, Savaş sinirden bağırdığı, pardon, kükrediği için ben onu duyabiliyordum.

🌹🌹🌹🌹

"Hiç boşuna diklenme Gökay. En büyük zaafın şu arabanın içindeyken ve kurşun geçirmez camın onu korumaya yetmeyeceği biliyorken, benim söylediğim herşeyi köpek gibi yapacağını ikimiz de biliyoruz."

Genç adam öfkesinin yerini koktu aldığını fark etmeden arkasına baktı. Ona, Denize.

Simsiyah sayfasındaki, o herşeyden güzel renk çümbüşüne.
Hayatının neşesine. Gözlerinde eridiğini hissettiği kadına. Benim dediği kadına. Göz göze geldiler. Genç kız tıpkı onun gibi korku dolu gözlerle olacakları izliyordu.
Savaş o an, kızın bir kuş gibi temiz yüreğini bir parça olsun ferahlatabilmek için canını verirdi.
Kızın korkması ona ısdırap veriyordu. Üzülmesi, ağlaması, acı çekmesi... Sadece güldüğünü ve on sözel sinirlendiğini görmek istiyordu.

MAFYANIN KIZI Onde as histórias ganham vida. Descobre agora