Açıklamayı falan geçin, hikayeyi öğreneceksiniz zaten.
İsmi kadar dramatik bir kitap değildir. Eğlenmek, hayal gücünü genişletmek ve saçmalamak.
Buyurun.
(2016)
Yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Elimi yüzümün önüne getirerek ışığı engellemeye çalışsam da hala suratımdaydı.
"Hay belanı ben senin..."
Söylene söylene gözlerimi açıp yatakta oturur vaziyet aldım. Yatağın en ucunda olduğumu anlayınca geri kalan kısmına baktım. Yanımda Gökhan bana dönük vaziyetteyken onun da yanında Öykü yatıyordu ayak ucumuzda Yiğit bir seksen uzanmış yere düşmek üzereydi. Ayağa kalkıp ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Gördüğüm şey kabus da olabilirdi.
Yere serdiği pikenin üzerinde yatan Erdemi de görünce kesin kabustur diye düşündüm ama değildi.
Ben en son gece parkta... Anlaşılan ben uyuyunca Gökhan beni eve getirmiş olmalıydı ama bu zekilerden hiçbiri Emrenin benimkinden büyük odasına gitmeyi akıl edememişlermiydi?
Oflayarak banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi banyoda giyinip geri çıktım. Hala uyuyorlardı.
Aklıma gelen ibnelikle sırıtıp telefonumu elime aldım ve ilk önce birkaç fotoğraf çekip sonra da bir ajdar şarkısı açarak intikamımı almak üzere Yiğitin kulağına tuttum.
Yiğit çiğlik atarak uyanınca gülerek Öykünün yanına gittim. O da en az Yiğit kadar hak ediyordu. Öykü de uyanınca zaferle sırıttım.
"Özürlü müsün? Gerçi niye soruyorsam?"
"Allah belanı verecek Deniz kanka." Onların söylenmelerine aldırmayıp telefonu bir kenara koydum ve Erdemi uyandırmak için yanına oturup onu durttum. Ona kötülük yapmama gerek yoktu çünkü zaten bütün gece burda yatarak tutulmuş vücudu ona yeterdi.
Zaten hafif olan uykusundan ben dürtrüğümde uyanınca onu öyle bırakıp Gökhanın yanına ilerledim ve yatakta yanına oturdum. Bu arada da Öykü kalkmış banyoya geçmiş ve Yiğit de Erdemin onu eve götürmesi için ikna etmeye çalışıyordu.
Gökhanın kulağına eğilip tuhaf tuhaf sesler çıkarmaya başladım. Ama uykusu ayıdan daha ağır olan Gökhan tınlamadı bile.
Sinirlenip karnını deşmek istercesine dürtükleyip uyandırdım onu. Gözlerini kırpıştırarak bana bakınca yanağından makas alıp "hadi Ayıcık uyanma zamanı" dediğimde ofladı. Ona ayıcık dememden hiç hoşlanmıyor olabilirdi ama bende bana kedicik demesinden hoşlanmıyordum...
Yaklaşık yarım saat sonra Erdem Gökhan ve Yiğit gitmiş, Öykü banyodan çıkmış ve bende yatağımı toplayabilmiştim.
Öykü bana bakıp "bugün de şort giymesen be kuşum?" Diye umutluca bakınca ona dudağımı büzüp dilimi şaklattım.
Şort kutsaldı bir kere...
Öykü gözlerini devirip dünden hazırladığı kısa elbiseyi giyince bende dolabımı açıp şort çıkardım. Üstüne da güzel bir gömlek seçip giyinmeye başladım.
_______________🍁🍁🍁________________
Denizin kombini;
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
