MK - 16 / Dövüş Günü

37.7K 1.3K 442
                                    

Multimedia : Deniz Atakan

_______________🍁🍁🍁________________

Güneşin birden kararmış olması ilginçti, bulutlar kendini yavaş yavaş belli etmeye, hava kararmaya başlamıştı. Yaz yağmuru görecektik anlaşılan. En sevdiğim şey. Yağmur...
Bayılırım yağmura, hele de dünyada tattığım en güzel koku olan, ıslanmış toprağın kokusu... Bunu dünyada hiç birşeye değişmem sanırım.

Attığım adımları hızlandırıp okulun spor salonu için ayrılmış binasına ilerledim. Sıkıcı bir pazar gününden sonra okul yeniden başlamıştı. Bugün günlerden pazartesi, okul çıkışı. Savaşın bana cumartesi gecesi anlattıklarından sonra, bu anı heyecanla beklemiştim. Gökhan'a bildiğimi çaktırmamak için görüşmemiştim bile, çünkü ufacık bir mimiğimden yalan söylediğimi anlıyordu.

Beş dakika kadar önce kendisi gitmişti o spor salonuna. O sümük beyinli kızla yeniden dövüşecekti. Ama buna izin veremezdim, bir kere daha dikişleri patlarsa olacakları düşünmek bile istemiyordum. Gökhanı ikna etmek ise zor olacaktı, söz vermişse tutardı o, ama benim dünyada eşini bulamayacağım kardeşimi kaybetmek gibi bir niyetim de yoktu.

Spor salonuna sessizce girdim ve sessizce kapattım kapıyı. Adımlarımı büyük spor salonunda dövüşebilecekleri tek yere yönelttim.
Artık dövüş alanındaki çoktan gelmiş ısınan Adayı ve yumuşak zeminli alana girmeye hazırlanan Gökhanı görebiliyordum. Derin bir nefes alıp bakışlarımı kızın yüzünde gezdirdim.

Hırslıydı, öfkeliydi ve belkide o gün ben kafede çayımı yudumlarken, bu öfkeyle vurmuştu Gökhan'a. Yaralı olmasını umursamadan da yeni bir dövüşü teklif edebilmişti, bunun bedelini ödeyecekti bugün! Geniş kapının pervazına yaslanıp öylece baktım onlara, ne sanıyordu o kaltak. Onu yenebileceğini mi? Yarasını mı hedef alacaktı? Açığını yakalamıştı sonuçta değil mi!? Gözlerim onlara hakemlik yapacağı her halinden belli olan Savaşa çevrildi. Onun da salona girdiğini görmüştüm. Bakışları bana değdiğinde ufak bir şaşkınlık belirtisi gösterse de toparlandı. Bakışlarını benden çekip dövüş alanındaki Gökhan ve Adaya baktı. Ses çıkarmıyordu.

Yüzündeki öfkeli ama ciddi ifadeden taviz vermeden kollarımı göğsümde birleştirdim. Savaş birşey yapmamı bekliyormuş gibiydi. Yapacaktım.
Sesli bir şekilde öksürdüm onlar başlamaya hazırlanırken. Ikisinin de bakışları şaşkınlıklar eşliğinde bana döndüğünde Gökhan, "Deniz?" Diye fısıldadı. Ama yankı yapan spor salonu sayesinde duyabiliyordum.

Göğsümde birleştirdiğim kollarımı çözüp sırtımdaki çantayı kenara bıraktım ve yanlarına ilerledim. Ikisi de susup izlerken bileğimdeki lastik tokayla saçlarımı tepeden topladım umursamazca ve kafesin yanındaki Savaşın yanına geldiğimde durdum.

"Helal olsun sana Ada Dönmez! Yaralı bir adama vuracaksın öyle mi?"

Adanın dövüşmeye hazır pozisyonu düştü ve sinir bozucu sakinkiğiyle "neden burdasın?" Diye sordu.

Gökhan derin bir nefesten sonra yüzünü sıvazladı. "Deniz onu halledebilirim, sorun değil." Dediğinde ona baktım usulca.
"Biliyorum." Dedim sakince.
"Sorun bu değil..." deyip bakışlarımı tekrar yere yapıştırmak için can attığım suratına çevirdim Adanın.
"Sorun yaralı olduğunu bile bile, seninle dövüşmesi, dikişlerinin patlamış olması ona yapacaklarım için yeterken bide bu, onun için iyi olmadı."

"Git buradan Deniz, Atakan çocuğu olman sana okul saatleri dışında tölerans göstereceğim anlamına gelmez."

Adanın iddialı suratında gezinen bakışlarım eşliğinde gevşek bir sırıtış yerleştirdim yüzüme. "Senden tölerans beklemiyorum yavru."

MAFYANIN KIZI Where stories live. Discover now