0.9

6.4K 315 120
                                    

Güneşin insanın gözlerini yakacak kadar güçlü olan parlaklığıyla gözlerimi sabaha açtım. Bu gün yine her yıl üniversitemizde yapılan geziye katılmalıydım. Ne kadar böyle gezileri kalabalık ortamlarla sevmesemde mecburdum. Yoksa üniversitemizin müdürü beni gerçek anlamda öldürürdü. Çünki onun için bu çok önemli bir gezi.

Aslında başka öğrenciler bu geziyi çok seviyor ama ben yalnızlıktan yanayım. Hem istemesem bile Kai için gitmeliydim. Çünki o benim sabah kahvaltım gibi birşey. Yüzünü görmesem aç kalmışım gibi oluyor.

Yataktan kalkıp hemen banyoya gittim. 20 dakikalık duştan sonra üstüme gezi için uygun kiyafetler giyinip mutfağa taraf yürüdüm. Annem tam bir iş kadını olduğu için sabahları kahvaltımı kendim yapardım. Hatta tüm her şeyi kendi başıma yapardım. Babamın ihanetinden sonra annem tüm herşeyini işe adamıştı. Benimle zaman geçiriyor tabi ama işi daha yoğun olduğu için pek fazla yüzünü göremiyorum. Sorun değil zaten yalnızlıktan yana olduğumu söylemiştim ya?

Kahvaltımı edip kapıya ulaştım ve siyah ayakkabımı giyindim. Son kez aynada kendime baktım ve Jungkooka çıkmasıyla ilgili mesaj attım. Evin kapısını açıp dışarı çıktım ve kapıyı kilitledim. Evin önünde durup Jungkooku bekledim. Evlerimiz iç içe olmasa bile yakındı. Yani bir kaç sokak sonra Jungkook'un evine ulaşa biliyordum. Ailesi Busan da olduğu için yalnız yaşasa da o da memnundu.

"Dalmışsın yine tenha sokaklarda"

Dalgın olduğumu Jungkookun bir şair gibi seslenmesiyle anladım. Ne zaman gelmişti ki?

"Ah, üzgünüm. Ya da değilim. Hep böyleyim ya zaten"

"Evet, hep böyle dalgınsın"

İkimiz de söylediklerimize güldük.

"Eh, gidelim. Taksi bizi bekliyordur şimdi"

"Taksiyle mi gidiyoruz?"

"Evet"

"Otobüs var ya?"

"Şaka mısın sen kızım? Ne otobüsü? Ölürüz biz orda. Taksiyle gidicez. Hem parasını ben veriyorum sana noluyor?"

"Doğru. Neyse geç kalıcaz bende geç kaldığımız için senin kafanı kırıcam"

Tavşan dişlerini göstererek güldü.

"Tamam, tamam. Kızma"

☆☆☆

"Çocuklar hep olduğu gibi yine birlikte güzel bir geziye gidicez. Bu yıl bir kamp alanına gitmeyi düşündük"

Her kes Bayan Park'ın ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Ne yani kampa üzerimizdeki bir tane kiyafetle mi gidicez? Ya hava soğuk olursa?

Burda olan tüm öğrencilerin benim gibi düşündüğüne emindim çünki hepsi onaylamaz mırıltılar çıkarıyordu.

"Çocuklar sakin! Her şeyi ayarladık. Hepinizde aynı kıyafetler olucak. Yani biz öyle kıyafetler aldık. Çünki farklı yarışmalar olucak"

İşte şimdi bu iş ilgimi çekmişti hemde ilk defa.

"Hey, Hannah? Nasılsın?"

Bakışlarımı duymak istediğim, ama duyunca da şaşırdığım insana yönelttim. Ben az önce insan mı dedim? O insan değil. Melek...

"İ-iyiyim? Sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Belki de biliyorsundur. Kampta grup şeklinde olucaz. Daha doğrusu ikili grup gibi. Benimle olmak istermisin?"

"Eve-"

"O benimle"





Oy ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum :) teşekkürler.


AMOUR||JJK Where stories live. Discover now