53.Bölüm

29 7 3
                                    

2 ay sonra;

"Abla!"

"Hı?"

"Abla kalk." Sinirle Nehir'e döndüm.

"Ne var Nehir?" Ellerini beline koymuş yukarıdan bana bakıyordu.

"Hani kalkacaktın erkenden, alışverişe gidecektik ama sözünde durmuyorsun ki sen!"

Nehir'in kalkmadığım taktirde başımda saatlerce konuşacağını ve en sonunda sinir krizine sokup yataktan çıkartacağını bildiğim için hızla kalktım.

"Tamam bak kalktım." Suçlular gibi elimi havaya kaldırdığımda güldü ve odadan çıktı. Birkaç dakika sonra kapı çaldı. Odandan çıktığımda Nehir ve bir adam salonun ortasında duruyorlardı.

"Buyurun kime bakmıştınız?"

"Alev Yenen, siz misiniz?"

"Evet." Adam köşedeki masaya elindeki çantayı koydu ve içinden bir takım kağıtlar çıkartmaya başladı. Nehir ile göz göze gelsekte hemen adama çevirdim bakışlarımı.

"Beyfendi avukatmış abla."

"Buyurun oturun, masanın başına kadar gittiniz." Bende sandalye çekip oturduğumda Nehir de karşıma oturmuştu.

"Ne için gelmiştiniz?" Avukat elindeki kağıtlara bakıp yüzünü bana çevirdi.

"Babanızın vasiyeti üzerine geldim buraya." Avukat bir iki saniye bekleyip vereceğimiz tepkileri bekledi. Nehir'in yüzüne baktığımda boş gözlerle avukatın konuşmasını bekliyordu.

"Ve?"

"Babanızın banka hesapları ve şirketi vasiyet üzerine sizin hakkınız Alev Hanım. Geriye kalan ev ve çiftlik evi de Nehir Hanım sizin hakkınız. Her şey hazır sadece şuraları imzalamanız yeterli." Nehir avukatın önüne koyduğu kağıdı incelerken bende gözlerimi kağıda indirdim.

"Ailemizin geçim kaynağı olan şirketimi ve tüm banka hesaplarımdaki parayı kızım Alev Yenen'e bırakıyorum."
                                       Suat Yücel

Diğer yazılanlara kısa bir göz atıp kağıdı imzaladım. Nehir'e baktığımda çoktan imzalamış beni bekliyordu.

"Alev Hanım yarın şirkete gelseniz iyi olur. Bir toplantı olacak hem kendinizi tanıtırsınız hemde işlerle ilgili bilgileri size aktarırlar." Avukat çantasını kapatırken aklına bir şey gelmiş gibi çantada bir şey aramaya başladı. Sonunda çantadan bir zarf çıkarttı.

"Bunu da unutmayayım." Avukat ayaklandı. Nehir telaşla ayağa kalktı ve kapıya yönelen avukatı durdurdu bense elimdeki zarfa bakıyordum.

"Alev'e."

Zarfın üstünde başka bir yazı yoktu.

"Avukat Bey bir anda geldiniz böyle vasiyet falan diyorsunuz, babama bir şey olmadı değil mi?" Nehir korku ile avukata bakarken avukat hâlâ oturan bana, birde karşısında tedirginlikle yüzüne bakan Nehir'e baktı.

"Buraya gelmemi Suat Bey istedi fakat kendisi hastanede yatıyor. İyi günler." Nehir çıkıp giden avukatın arkasından baka kaldı.

"Hastanede mi?" Nehir tekrardan karşıma geçip oturduğunda gözlerimin içine bakıyordu.

Bakışlarımı Nehir'in altından çektim ve zarfa yöneldim. Zarfı yırtıp içindeki kağıdı çıkartıp okumaya başladığımda Nehir sabırla yüzüme bakıyor okumamı bekliyordu.

~~

'Alev, kızım biliyorum ki bizi ne kadar zaman geçsede affetmeyeceksin, affetmemekte de haklısın. Bunları sana yüzüne, gözünün en derinine bakarak söylemeyi çok isterdim ama ne sen bunu isterdin ne de bende o cesaret olurdu.

Sana göre hatalı, belki de koca bir aptalız... Şayet seni düşündüğümüz için yapmıştık her şeyi.

Belki yanlış belki affedilmez. Seninle iletişime geçersek anlaşılır diye ayrı kaldık.

Hatırlar mısın bilmem senin son kez bizimle olduğun gün sana bir şey demiştim. 'Bizi hiç bir zaman unutma, ayrı kalsakta ölsekte.'
Bir arkadaşım işlerim bozulduğunda bana yardım edebileceğini ama bir şartı olduğunu söylemişti. Şartın nedir diye sorduğum ise büyük kızını bana vereceksin demişti. İlk başta kabul etmedim, direndim ama bir şekilde beni mecbur etti. Yardımını kabul etmesem de yardım elini inatla uzattı bana.

Çareyi seni yurda gönderip herkese öldüğünü söylemekte buldum. Senin ile ben kaza yaptık sen öldün ben yaralandım. Seni yurda bıraktığımda gerçekten kaza yaptım kızım sırf seni bıraksın diye. Ama bir şekilde senin yaşadığını öğrenince oğlunu göndermiş yurda. Teyzeni araya soktuk seni alması için, teyzesi olduğunu bilmemeni söyledik. Yine gözetimim altındaydın yani. Seni bir ailenin aldığını öğrenince oğlunu almak istediğinde oğlunun çoktan alındığını öğrendi. Sinirlendi ve kapımıza dayandı, kalp krizi geçirerek öldü. Oğlu öldüğünü öğrenince sana düşman kesildi. Teyzeni öldüreceğini seni alacağını söyledi. Yine bir oyun oynamak zorunda kaldık. Senin öğrenmen işleri biraz bozsada yine bir sıkıntı çıkmadı. Amacından vazgeçip geçmediğini bilmiyorum bu yüzden senden çok dikkatli olmamı istiyorum kızım çünkü ben artık seni koruyamam. Şunu da söyleyim oğlunun adı Aras. Aras'tan olabildiğince uzak dur ve güvende ol.

Mirasın hepsini sana bıraktığıma gelince Nehir deli dolu ve eğlenceye önem veren biri olduğundan işler ile ilgilenemez. Senin çok iyi yapacağını ve kardeşine göz kulak olacağını biliyorum.

Bir şey daha teyzen ve annen için para yatırdığım bir banka hesabı vardı, onları da yüz üstü bırakmayacağını düşünüyorum.

Seni her zaman çok sevdik kızım, umarım bizi affedersin.

~~

Mektubun altında ismi ve tarih yazılıydı.

'Suat Yücel.
   -28.08.2016'

Nehir'e kağıdı uzattığımda mektubu okumaya başladı. Nehir mektubu hızla okuyup bitirdiğinde kocaman açılan gözlerle yüzüme bakıyordu.

"Bunu bizimkilere de anlatsak iyi olacak."

________________________
Aslına bakarsanız toplu atacaktım ama biraz önce yanlışlıkla bölüm attığım için paylaşayım dedim😊😊

Umarım beğenirsiniz. 🤗

Sağlıcakla kalın.🍃🌷

Tesadüf mü, Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin