"Diana... Şimdi bunları düşünme." dedi Namjoon. "Canının sıkılmaması gerekiyor." Masaya eğildi ve gözlerime alttan alttan bakmaya başladı. "Taehyung, hamile bir kadının canının sıkılmaması gerektiğini unutmuş olmalı."

Omuz silktim. "Aslında bunun için çabalıyordu..."

"Zaman zaman insanlar bencil kıskançlıklara kapılır, Diana. Bunun sana zarar vermesini istemiyorum. İyi ve sağlıklı olmalısın." dedikten sonra gülümserken ekledi. "Unutma, sana destek olmak için her zaman yanında olacağım."

Onu yumuşak bakışlarımla izlerken birden geriye yaslandı. "Hatta... Seni sık sık kontrol etmek istiyorum. Bir nevi terapist gibi düşün. Hamileliğine eşlik edebilecek en iyi şey, terapist bir Namjoon'dur."

Namjoon'un bu dediğiyle kahkaha attım. "Dostum olarak çok başımın etini yedin, biraz da böyle ye mi demek istiyorsun yani?"

O da güldü. "Hayır... Her şekilde başımın etini yiyebilirsin demek istiyorum."

Kaçıncı tebessümümü gerçekleştirmiştim bilmiyordum. Namjoon her fırsatta bana yardımcı olmak için hazırda bekliyor gibiydi. Onunla konuşmayı seviyordum ama... Taehyung'un bundan hoşlanmayacağına emindim.

"Taehyung'un tepkisini düşünüyorsun değil mi?" derken düşüncelerimi kesti Namjoon. "Ahh, bu adam seni korkutuyor mu cidden böyle?"

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Hayır hayır! Yani..."

"Onu düşününce yüz ifadenin aldığı şekli bir görsen..." dedi Namjoon ve kafasını sağa sola salladı umutsuzca. "Seni korkutuyor."

Tepkisini düşününce belki biraz korkmuş olabilirdim ama Taehyung beni korkutmazdı ki... Sadece endişeleniyordum. Yine kavgalarımızın başlaması beni korkutan asıl şeydi.

Namjoon-ah, bunu düşüneceğim." dedim ve ayaklandım. "Ondan önce bana uğrarsan sana lezzetli şeyler yedirmek isterim."

Ani ayaklanmamı beklemeyen Namjoon'un yüz ifadesi değişirken o da benimle kalktı. "Gidiyor musun?"

"Ah, yapmam gereken işler olduğunu hatırladım." dedim ve ekledim. "Kahve ve sohbetin için teşekkürler. Çok vaktini almayayım..."

Namjoon karşıma gelip gülümsedi ve ellerimi tuttu nazikçe. "Kendini çok yorma, izninin hakkını ver ve bol bol dinlen. Bu arada..." derken duraksadı. "Tartışmalarınızdan bahsetmiştin... Devam ederse tek yapman gereken beni aramak. Bunu çözmeniz için her türlü yardım etmeye gönüllüyüm. Her ne kadar Taehyung benden hoşlanmasa da... İyilikler karşılıksız yapılır." Göz kırptı.

Namjoon çok iyi bir psikologtu. Evliliğime gerçekten yardımcı olabilirdi. Taehyung onu tehlikeli madde olarak görse de belki de işler zora girdiğinde bizi kurtaracak olan kişi Namjoon'du. Teklifini iyice düşünecektim.

"Teşekkürler Namjoon." Gülümsedim ben de. "Davetimi unutma olur mu? Nasıl olsa her gün evde olacağım... Müsait olduğun bir an uğra."

Kapıya doğru ilerlediğimde, "Lezzetli şeyler yedireceksen elimi çabuk tutacağım." dedi Namjoon.

Bunun üzerine odasını terk etmeden önce son kez gülmüştüm.

Bu çocuğun bana, bize ne zararı olabilirdi... Aishhh şu kıskançlıklar yok mu? Çok boş ve saçma geliyordu. Ama bunu Taehyung beye anlatmak im-kan-sızdı.

Kliniği terk etmeden önce kendi odama uğradım ve kolilediğim eşyalarımı masanın üzerinden alarak kucağıma yerleştirdim. Gözlerimi odamda son defa gezdirirken içimde, uzun bir süre bu atmosferde bulunamayacak olmanın burukluğu vardı. Belki de çok duygusal olduğum için şu an böyle hissediyordum çünkü normal şartlarda ev kuşu olmak hobilerim arasındaydı.

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now