Açıkçası her ikisi de doğru cevaptı. Başta Taehyung'un sıkıntı çıkaracağından korkarak adamı hemen kovmuş ve eczaneye girip Taehyung'a sarılmıştım. Daha sonra üzerinde düşündüğümde ise bu işin gerçekten hiç de bana göre olmadığı kanısına varıp iyi ki onu kovmuşum demiştim. Çünkü hem Taehyung'un istemediği bir şeyi yapmak istemiyordum hem de sadece mütevazi bir hayat sürdürmekte kararlıydım. Açıkçası şu anda istediğim son şey bile değildi.

"Senden neden korkacakmışım?" Mırıldanarak askıyı yavaşça demire asarken kafamı yana yatırdım ve hafif hafif titreyen parmaklarımı karnıma yaslayarak yerimde kıpırdandım. Bana doğru yaklaştığını görüyor ancak ona ilerleyemiyordum, bir anda geçmiş günler aklıma düştüğünden afallamış hissetmiştim. Ah... Açıkçası uzun zamandır beni güzelce sevmemişti, sarılsın ve saatlerce bırakmasın, saçlarımı öpsün istiyordum. Lanet olası bahçe işlerinden sıkılmıştım artık.

Gülmeye devam ederken yanıma yaklaşıp gözlerini bir süre askılıkta gezdirdi, bu sırada parmakları da takımların üzerinde dolanmış, ilgisini çekmeyi başaranları çıkarıp inceledikten sonra yerine asmış ve bir diğerini eline almıştı. Bunu birkaç kez daha yaptıktan sonra bana dönerek, "Ona hak veriyorum," dediğini duyunca yavaşça kollarımı boynuna doğru sardım ve kafamı hafifçe yana yatırarak nedenini sormak amacıyla tek kaşımı kaldırdım. Gülmüştü, "Çok basit." dedi. "Güzeli bulmuş, bırakmak istemiyor. Elbette haklı."

Beni güldürmeyi başarıyordu çünkü her seferinde ettiği övgüler kalbime saplanıyor, birer boşluk açıyor ve sevgisiyle doldurup geri kapatıyordu. Onun yanındayken sürekli gülümsüyordum, minik dudaklarımı birbirine bastırıp ses çıkarmamak adına gamzemi çıkarmayı göze alıyordum ve Taehyung orayı öyle yoğun bir şekilde öpüp, dudaklarıyla tamamlıyordu ki sürekli bunu tekrarlarken buluyordum kendimi.

Yine güldüm, önce dudaklarımdan bir kıkırtı döküldü; sonra fazla ses çıkarmamak adına dudaklarımı birbirine bastırarak burnumu kırıştırdım ve ağzımdan tatlı bir mırıltı kaçtığında, beklediğim üzere gamzeme derin bir öpücük bırakıverdi. Sonra bedenimi kendine çekerek burnunu saçlarımın arasına daldırmış, "Baksana," demişti. "Şunlardan birini denemeye ne dersin?"

"Bana hiç yakışmıyor, biliyorsun..." Umutsuzca söylenip askılığı hafifçe ittirdiğimde tekerlekleri oynadı; hafifçe ilerledi ve duvara değip durdu. Taehyung bu dediğimi kâle almadığını gösterir gibi benden ayrılmış ve hemen bir askıyı eline alıp "Bu en iyisi," demişti. "Hadi dene, uzun süredir seni öyle görmüyorum."

En son gördüğünde, gittiğimiz restoranı yakmıştı.

Bunu ona söylemekten çekinip aklıma geleni belli etmemeye çalışırken genişçe gülümsedim ve takımı hemen elinden aldım, "Emin misin?" diye sormuştum hemen. "Eğer çok çirkin durursa benden soğumayacaksın?"

"Tanrı aşkına-Git giy şunu."

Ona dişlerimi göstererek kahkaha atmaya başladığımda kalçama ufak bir şaplak attı ve ona dilimi çıkarak hızlıca yatak odamıza girdim. Aslında pek giyesim yoktu ama Taehyung'un ısrar edeceğini bildiğimden onu uğraştırmamış ve hemen üstümdeki kıyafetlerden kurtulup önce gömleğimi giymiş; sonra bacaklarıma siyah kumaş pantolonu geçirmiştim. Gömleği belimden içeri sıkıştırdığım gibi pantolonumla aynı renkteki kravatımı boynumdan geçirdikten sonra bir süre onunla debelendim. Her zaman kravatı zor takan biri olmuştum ve uzun süre boyunca hiç kullanmamış olmam da cabasıydı.

En sonunda tamamen hazır olduğumda, siyah, önündeki tek düğmeyi iliklediğimde belime tam oturan ceketim de omuzlarımı sarmıştı. İyi göründüğümü düşünüyordum, aslında kendime pek yakıştırmasam da belli ki geçen uzun yılların ardından daha kalıplı, geniş ve heybetli bir bedene sahip olmuştum ki, bu da takımı üzerimde daha ihtişamlı göstermişti. Ensesini kazıttığım saçlarımın üzerine dökülen uzun tutamlarımı dağıtarak odanın kapısını açmış ve "Taehyung!" diye seslenmiştim.

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin