2.Bölüm - 97 YILININ LANETİ

3.4K 364 707
                                    

Multimedya; Ateş Karan

---

Nasıl olabilirdi bu? Daha önceleri sürekli kabuslarıma giren adam işte tam da şimdi karşımdaydı. Kalbim deli gibi atıyordu. Her gece gördüğüm o rüyalardan birinin içinde miydim yoksa? Bu çok saçmaydı. Bu basit bir benzetme değildi. Rüyamda gördüğüm adamın ta kendisiydi. Bir aydır rüyamda onu gördüğümden yüzünün her bir ayrıntısını ezberlemiştim.

Kalın kaşlarına değen uzun ve kıvrımlı kirpikleri altından parıl parıl parlayan yeşil gözler, çıkık elmacık kemikleri, dümdüz inen sadece ucu hafifçe kıvrılmış burnu, kemikli çenesi, yüzündeki savruk benler, dağınık saçlarıyla kabuslarımdaki adamdı işte. Yanılmıyordum. Zihnimin bir oyunu falan değildi. Bağırışımın ardından büyük bir sessizlik olmuştu. Basın mensupları tam bir kaosun ortasında kalmışlardı. Onlara da haber çıkıyordu.

O da bende tanıdık bir şeyler bulmuş gibiydi. Gözleri iyice kısılmış, beni süzüyordu. Tek kaşını sorgularcasına kaldırmış yüzümü inceliyordu. Belki de ona karşı çıkma cürretini nasıl bulduğumu sorguluyordu. Yanımdaki muhabirler geriye çekildiğinde ona doğru bir adım daha atıp karşısına dikildim. Kendimden emin bir şekilde gözlerinin içine bakıyordum.

Muhabirler bir bana bir de karşımdaki adama bakıyordu. Kadın muhabirlerden biri mikrofonunu ona uzatarak "Ateş Bey, gördüğünüz gibi bunun katliam olduğunu düşünen insanlar var. Sizin bu konuya vereceğiniz bir cevabınız var mı?" diye sorduğunda kollarımı göğsümde kavuşturdum. Adının Ateş olduğunu öğrendiğim adam başını usulca salladı ve bakışlarını kameraya dikti.

"Bu tam olarak bir katliam değil. Neticede bu barınakta hayvanlara gereken ilgi ve yaptırım sağlanmıyordu. Bu yuva insanlara tehdit saçıyor. Bu barınak temiz değil. Haber arşivlerinizi birazcık karıştırırsanız 1997 yılında bir bebeğin burada, hayvanlardan enfeksiyon kaparak öldüğünü görmüş olursunuz." dedi kollarını göğsünde bağlarken. Bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrardan bakışlarını kameraya odakladı.

Daha sonra ekledi; "Buradaki hayvanları uyutmaktaki amacımız sadece mahalle sakinlerinin huzuru ve sağlığı için değil elbette ki. Her şeyden önemlisi buradaki hayvanlar daha fazla acı çekmemeliler. Böylesinin herkes için daha uygun olduğunu düşünüyorum."

Sinir ve şaşkınlıktan tüm uzuvlarımın titrediğini hissedebiliyordum. Bu adam ne saçmalıyordu böyle? Gözlerinde acımasızlığı, sevgisizliği ve küstahlığı görebiliyordum. Derin bir nefes aldım. Ne olursa olsun bu adamın amaçladığı şeyi yapmasına izin vermeyecektim.

"Hah," Ağzımdan istemeden çıkan sitem dolu sözcüğe aldırış etmedim. Muhabirler konuşacağımı anladıklarında bana döndüler. Mikrofonlarını bana yöneltmişlerdi. "Cidden bunu hayvanların iyiliği için mi yaptığınızı söylüyorsunuz? Komik olmayın lütfen, gözlemlediğim kadarıyla medyada tanınan birisiniz ve hayvan düşmanı gibi büyük manşetlerle anılmak istemiyorsunuz. Onun için de bunu hayvanların iyiliği için yaptığınızı söylüyorsunuz. Ama bu sizin hayvan düşmanı olduğunuzu göz ardı etmemizi sağlamaz Ateş Bey!"

Ateş tehditkar bir şekilde gözlerini kısmıştı ama hiçbir tepki vermiyor konuşmama devam etmemi bekliyordu. Bakışlarından adeta ateşler püskürüyordu. Basın mensupları burada olmasa üzerime yürüyeceğine hatta kaba kuvvet uygulayacağını bu bakışlarından anlayabiliyordum. Hayvanları sevmeyen birinden insanları sevmesini bekleyemezdik zaten.

"97 yılında yaşanan tatsız olayı biliyorum. Fakat bu olay buradaki hayvanlarla alakalı değil. Bebekler zaten doğdukları ilk altı ayda hassas bir bünyeye sahip olurlar. Yani bu enfeksiyonu hayvanlardan kaparak yaşamını yitirmiş olması, hayvanların suçu değil. Bu o bebeğin ebeveynleri tarafından ilgilenilmediğini gösterir. Bir bebek eğer aşıları yaptırılmamışsa bu türlü enfeksiyonları dışarıda insanlardan, hatta soluduğu havadan bile kapabilir." Durdum ve soluklandım. 97 yılında yaşanmış bir olayı şimdiki hayvanlara nasıl mal edebiliyordu? Nasıl bir kafa yapısına sahipti, hiç anlamamıştım. Gaddarın teki olmalıydı.

BARINAK MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin