(Kızların giydikleri bunlar) Parti bir bahçeli villada olacaktı

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

(Kızların giydikleri bunlar)
Parti bir bahçeli villada olacaktı. Okuldakilerin yarısı buraya hücum etmişti resmen.
-Kızlar sizi görmek çok güzel. (IU)
-Ah aynen IU seni görmek de çok güzel.(Rose)
Kısa bir sohbet ettikten sonra IU yanımızdan ayrılıp gitmişti. Bir masaya geçip sohbete, içmeye ve dans etmeye başladık. Gece güzel geçiyordu kafamı dağıtmak için harikaydı. Kısa bir süreliğine müziğin başına Taehyung geçmiş ve ortamı canlandırmıştı. Uzun bir süre dans ettikten sonra yorulduğum için koltuğa oturup içkimi elime aldım. Kısa bir Instagram turu yapabilirdim sanırım.

@kim_jennie1: En tatlı DJ🦋 @tae_hyung1❤️28890 beğenme 28700 yorum

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

@kim_jennie1: En tatlı DJ🦋 @tae_hyung1❤️
28890 beğenme 28700 yorum

@jen_tae: Taehyung annem çok tatlısınn💕
@jenni.lovee: Jennie unni seni çok seviyorum💙
@jen.boku: Taehyung oppa şu kızda ne buluyorsun bok gibi ya.
@tae_hyung1: @jen.boku Sen de bulamadığım beyni çomar seni.
@kim_jennie1: @jen.boku oppa senin anandır.
28695 yorum daha
...
İlişkileri gerçekten çok güzel ilerliyor ve beni de mutlu ediyordu. Yüzümde gülümseme ile izlediğimi Yoongi'nin sözleri ile farkettim.
-Neye gülüyorsun öyle bakalım ufaklık. (Yoongi)
-Ha hiiç Jennie'nin gönderisini gördüm ona bakıyordum. (Lisa)
-İçki almaya gidiyorum geliyor musun? (Yoongi)
-Yok benim ki bitmedi hala oturcam biraz. (Lisa)
Onayladıktan sonra içki almak için yanımdan ayrıldı. Jisoo, Jennie, Jin ve Taehyung müzik başında eğleniyor, Yoongi, Namjoon ve Hoseok içkilerini içip dans ediyor, Rose ve Jimin ise havuzun kenarında bir masada durmuş sohbet ediyorlardı. Gözlerim bir anda Jungkook 'u aradığında bahçedeki koltukta oturmuş içkisini içiyordu. Bu adam gerçekten iyi içiyordu. Ne kadar içerse içsin hiçbir zaman sarhoş olmuyor ve kendinde oluyordu. Bu sefer ona kanmayacaktım ve çok içmeyecektim. Geçen sefer olanları hatırlayınca kendime hakim olmaya çalıştım. İçkimi bitirdiğimde yenisini almak için ayaklandım. Ayağa kalktığım sırada sessiz bir fısıltı bana sesleniyordu. Cidden bu fısıltılar neyin nesiydi? Aldırış etmeden yürümeye başladığım sırada başıma keskin bir ağrı girdi. Yere düşecekken duvara tutunmaya çalıştım. Mideme giren bulantılar yüzünden banyoya gitmeye çalıştım. Uzun uğraşlarım sonucu banyoya girip kendimi yere fırlattım. Susmuyorlardı. Her neyse bu fısıltı gittikçe daha çok güçleniyor ve beni ele geçirmeye başlıyordu. Başımı ayıkken sanki biri matkap ile deliyormuş gibi hissediyordum. Ellerimi saçlarımın arasına geçirerek kafamı deli gibi ileri geri götürmeye başladım. Vücuduma ağrı ile birlikte titreme gelmiş ve beynim zonklamayı iki kat arttırmıştı. Fısıltıyı duymaya anlamaya çalıştım. Çok sessiz ama çok güçlüydü. Etrafıma bakmaya çalıştım ama görüş alanım gittikçe bulanıklaşmaya başlıyordu. Zoraki kalkıp kendimi dışarı attım ve evden olabildiğince uzağa doğru koşmaya başladım. Etrafımdaki insanları umursamıyordum tek istediğim bu fısıltıların ve ağrıların bir an önce gitmesiydi. Nereye gittiğimi bilmeden deli gibi dakikalarca sadece koştum. Ağrılar hafifleyince yavaşlayarak yere çöktüm. Beynime yapılan ağrı gitmiş geriye fısıltıları bırakmıştı. Gözlerimi açıp etrafa baktığım da kendimi bir ormanda gördüm. Cidden ne ara gelmiştim bu kadar yolu bilmiyordum. Fısıltılar güçlüydü biraz hafiflediğinde ne dediğini anlamaya çalıştım. 'Uzak dur' 'Sakın gitme' 'Kendin için uzak dur' kaç kişi konuşuyordu böyle? Nereden uzak duracaktım? İyice delirmeye başlamıştım. Kendime geldiğim zaman oturup ağlamaya başladım. Şuan elimden başka bir şey gelmiyordu sanırım. Nerede olduğumu bilmiyordum ve telefonum yanımda değildi. Ayağa kalkarak nerede olduğuma baktım. Sanki tanıdık bir yerdeydim daha önce gelmiştim. Biraz daha ilerlediğim sırada karşımda o evi gördüm. Buraya koşarak nasıl gelmiştim. Onca yolu koşmuş muydum? Ayağa kalkacağım sırada bacaklarımdaki ağrıyı yeni yeni hissediyordum. E tabi onca yolu deli gibi koşarsan olacağı bu aptal. Şu iç sesim neden hep zor durumlarımda aktif hale geliyordu ki? Ağlamayı bırakıp eve doğru yürüdüm. Korkunç olsa da sanırım şuan tek güvende olabileceğim yer orasıydı. Yavaş adımlarla evin kapısına doğru geldim. İçeri girdiğim de her zaman ki toz burnuma doldu. Merdiven köşesin de duran oyuncak bebek koyduğum yerin az daha gerisinde durmuş bana bakıyordu. Kafam da bir sürü soru işaretleri vardı. Bu aptal merakım başıma ne tür bir bela açmıştı? Kızlara da haber verememiştim geri nasıl dönecektim bilmiyordum. Evin o kötü enerjisini iliklerime kadar hissedebiliyordum. Üst kata çıkarken önümden hızlı bir gölge geçtiğini gördüm. Yani gördüğümü sanıyordum çünkü önümde ne bir gölge ne de biri vardı. Gecenin karanlığın da içerisi daha da korkunç gözüküyordu. Aydınlık veren sadece bir ay ışığı vardı. Geçen gördüğüm kilitli kapı bu sefer yerinde durmuş ama bulanık bir şekilde gidip geliyordu. Bu neydi Bi tür yapılan şaka mı? Eğer öyleyse hiç hoş değildi gerçekten. Yavaşça ilerleyip kapıya dokunacağım sırada birinin beni çekmesiyle kendime geldim. Etrafa baktığım da partinin olduğu yerde eski yerimde oturuyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi az önce o evdeydim ben?
-Kızım ne ağır uykun var be. (Jennie)
-Ne oldu?(Lisa)
-Yaklaşık 10 dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum kızım ne olacak. Sana bir şey oldu sandık böyle yerde yatınca. (Jennie)
Kafamı kaldırdığım da hepsinin başımda dikildiğini gördüm.
-Ah başım ağrıyordu oturdum sızmışım galiba. (Lisa)
-Kalk hadi eve gidiyoruz malum yarın harikulade okulumuz var. (Rose)
-Ah okul... (Lisa)
Ayağa kalktıktan sonra hepimiz evlerimize dağıldık. Ne yani hepsi bir rüya mıydı? Ama nasıl bu kadar gerçekçi olabilirdi? O soğuğu o korkuyu ve o enerjiyi iliklerime kadar hissediyordum. Odama çekilip direk yatağa fırlattım kendimi. Evet çok fazla düşünmüş ve etkilenmiştim başka mantıklı bir açıklaması olamazdı. Üzerimi çıkarıp pijamalarımı giydim ve yatağa girdim.
Sadece uyku birazcık uyumak iyi gelebilirdi...
Hafif bir ürperti ile gözlerimi açtım. Saate baktığım da saat daha gecenin üçüydü. Ah sabah kalkamayan ben neden sürekli gece üçte kalkıyordum. Kafamı kaldırdığım da penceremin açıldığını gördüm. Yatmadan önce açık mıydı kapalı mıydı hatırlamadığım için kalkıp pencereyi kapattım. Yatağa girdiğim de uyumaya çalıştım ama bir türlü başaramıyordum. Pes ederek mutfağa su içmeye indim. Kafamı çevirdiğim de televizyonda belirsiz bir yüz gördüm. Bi anda gördüğüm için korkudan olacak ki geri teptim ve elimdeki bardağı düşürdüm. Bir daha baktığım da orada hiçbir şey yoktu. Neyse ki bu müthiş sesime kızları uyandırmamıştım. Ortalığı toplayıp balkona çıktım. Gökyüzüne bakarak kafamı dağıtmaya çalıştım. Olmuyordu hiçbir şekilde mantıklı bir şeyler olmuyordu. Yarın zombi gibi kalkmak istemediğimden odaya çıkıp zorla da olsa uyumaya çalıştım. Fısıltı sesleri tekrardan başlamıştı. Dediği tek bir şeyi anlamıştım. Bu gördüğün rüya değil sadece küçük bir uyarı...

Cursed LoopTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang