~31~

5.7K 558 115
                                    

Yoongi nazikçe elimden tutarak beni yanına çekmişti...
Benimle birlikte bay David'in yanına doğru ilerliyordu. Bir kaç adım sonra durarak bana dönmüştü.

"Yanılıyorsunuz bay David bu işaret Volyatlara ait evet ama atladığınız  birşey var. Sadece sizin değil burdaki herkesin atladığı birşey yada ihtimal vermediği, olacağından korktuğu bir şey daha var...

Bu işaret aynı zamanda Melezlerde olur ve Sierra bir melez.."

Yoonginin söylediği şey üzerine bay David istemsizce bir kaç adım gerilemişti ve diğer herkese baktığımda bana korkarak bakıyordu...

-bu saçmalık...

"Neden saçmalık olsun? Bu gün dolunay ve bu işaret melezlerde sadece dolunayda belirir... ve yarın o işaretin orda olmayacağına kendim ve burdaki herkes üzerine yemin edebilirim..

Eğer hala fikriniz değişmezse az önce söylediklerimin hala arkasındayım. Ona dokunmanıza izin vermeyeceğim"

Bay David sinirle merdivenlere doğru yürüyerek biranda durmuştu...

-Herkes odalarına kimseyi dışarıda görmeyeceğim. Bölük liderleri herkesi  odalarına toplayın ve burdaki dağınıklığı halledin.

Arkasına bile bakmadan hızla gitmişti. Bense hala elimi tutan Yoongiye döndüğümde gülümsüyordu. Ama gülümseyen sadece oydu. Diğer herkes Dali ve Blake bile endişeyle ve korkuyla bakıyordu.

"Gidelim Sierra"

Yoongi nazıkçe kolunu omzuma atarak benimle birlikte yürümeye başlamıştı.

Nereye gidiyorduk bilmiyordum... ama onun yanında olduğum sürece bana zarar gelmeyeceğini dülünüyordum. Melez olduğumu öğrenmiştim ama ne tür melez olduğumu bile bilmiyordum. Herkes benden korkuyordu ama ben ne olduğumdan kim olduğumdan habersizdim.

"Yoongi nereye gidiyoruz?"

Farklı bir koridorla ilerlediğimiz için merak etmiştim. Çünki burası bizim hiç gitmediğimiz bir yöndü.

"Bu gün kulede kalmamız iyi değil Sierra"
Sessizce söyleyerek omzumdakı koluyla beni kendine daha çok bastırmıştı.

"Neden? Neden burda kalamayız?"

"Bu gece bizim için burası pek güvenli değil. Gece diğer bölükler aptalca birşeyler yapmaya çalışabilirler. Bay Clifton'un gelmesini beklemeliyiz"

Başımla onaylayarak sessizce adımlarına ayak uydurmuştum. Beni kurtarmasaydı belkide şuan hayatta olmayacaktım. Nerdeydi bilmiyorum ama tam zamanında yetişmişti. Bu yüzden bana daha önce onu kurtardığım için karşılığını ödeyemeyeceğini söylemişti ama sanırım fazlasıyla ödemişti. Bunu karşılık için yapmamış olsamda...

Bir kapının önünde durduğumuzda Yoongi etrafı kontrol ederek cebinde birşeyler aramaya başlamıştı.

Sonunda aradığını bularak cebinden çıkardığı anahtarla hızla kapıyı açmıştı. Ama burası.. kulenin dışıydı. Kulede kalamayız derken ben en azından diğerlerinden birazcık  uzaklaşacağımızı düşünmüştüm. Yani kuleyi tamamen terk edeceğimizi tahmin edemezdim.

"Sierra.."
Bana seslendiğinde hemen düşüncelerimden ayrılarak tekrar ona dönmüştüm.

"Al giyin bunu hemen. Biraz yürüyeceğiz ve hava soğuk"

Başımla onaylayarak ceketini almıştım. Onun üzerinde kazak vardı bense sadece atletle duruyordum ve oldukça soğuktu. Sanırım siyah kazaklara ayrı bir düşkünlüğü vardı. Nerdeyse her zaman siyah kazak giyiyordu.

~

"Burası tam olarak neresi Yoongi."
Bayadır öylece yürüyorduk ve hava gerçekten çok soğuktu. Üstelik orman oldukça ürkütücü gözüküyordu.

"Sierra birazdan varırız şimdi yanıma gel ve olabildikçe sessiz yürümeye çalış"

Dediğini yaparak sessizce yanına gitmiştim.

"Yoongi... burası güvenli bir yer değil öyle değil mi?"

Cevap vermese bile yüz ifadesinden öyle olduğunu anlamıştım.

"Korkma. Ben burda olduğum sürece kimse birşey yapamaz"

Gerçekten ne zaman benim için bu kadar güvenverici biri olmuştu. Sanki şuan binlerce yalan söylese bile ona inanacakmış gibi hissediyordum.

"Vardık. İşte burası"

Karanlık olduğu için çok fazla birşey göremiyordum. Sadece önümde birşey olduğundan emindim.

"Hadi gel benimle"

Beni kapıya kadar yönlendirerek geri çekilmişti. Elini duvara koyarak duvarda sanki birşeyleri kontrol ediyordu.

Tulaların birini sertçe itmesiyle yerinde boşluk oluşmuş ve eski kapı gıcırtı sesiyle sonuna kadar açılmıştı.

Beraber içeriye girdiğimizde elini şıklatmasıyla olduğumuz yer biranda aydınlanmıştı.

"Benim evim. Yani eskiden öyleydi"

Sadece başımla onaylayarak beklemiştim.

"İçeri geçebiliriz"

İşaret ettiği yöne doğru ilerlediğimde o da peşimden gelmeye devam ediyordu.

Önümdeki kapıyı tedirgin bir şekilde ittirerek odaya geçmiştim. Burası kuledeki  yatak odasına çok benziyordu. Karanlık, biraz ürkütücü, dışarısı kadar olmasada yinede soğuk..

yukarıya baktığımda avizenin içerisinde yanan mumlar etrafı zor atdınlatıyordu...

"Mumların nasıl yandığını merak ediyorsan biliyorsun çoğu şey üzerinde kontrol gücüne sahibim"

"Hayır aslında o değil..."

Çünki asıl merak ettiğim o değil şuan önünde durduğum aynaydı. boş boş bakıyordum Çünki yansımam yoktu. Hiçbir şey yoktu...

"Hey sakın bakma-"
Gözlerimi kapattığında beni geriye kendine doğru çektiğini anlamıştım. Kendine doğru döndürerek gözlerimi kapayan ellerini çekmişti.

"Orda gözükemezsin çünki sen yaşıyorsun. O ayna sadece ölüleri gösterir. Ölüler diyarına çıkan  bir kapı  gibi düşünebilirsin. Vee sakın  bir daha bakma. Çünki herkesi bu şekilde büyülüyor ve bir süre sonra artık burda olmadığını anlıyorsun. Kendini hiç tanımadığın karanlık korkunç bir yerde buluyorsun. O yüzden  bir daha sakın bakma.

"Peki neden burda?"

"Birini aramak için kullanmıştım. Herneyse hadi geç otur. İyi gözükmüyorsun"

 İyi gözükmüyorsun"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Light in The Dark |MYG|+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin