~11~

5.8K 603 98
                                    

Arkadaşlar önemli.. okursanız sevinirim.  Eee şimdi ben telefonumu değiştireceğim ve watty'i bu telde silmek istyorum ama tabi hesabım silinmesin. Bunu nasıl yapabilirim?  yani hesabımı kapatmadan sadece wattpad'i silmeyi? Eğer gerçekten bilgili olanınız varsa yardımcı olursanız çok güzel olur bu arada yardımcı olmak isteyenler özelden yazsın:)
Şimdiden teşekkürler

"Sen ne yaptın Sierra"

Dalinin şaşkınca söylediği şeyle ne demek istediğini anlamamıştım.

Üstelik Yoonginin gözlerinden ateş püskürecekmiş gibi bir hali vardı.

"Size demiştim ceketimin çalındığını söylemiştim"

Brendanın beni göstererek söylediği şeyle olduğum yerde donup kalmıştım.

"Size dedim ceketim tüm gün dolaptaydım ve odamdan tam buraya geldiğimde o ceket değişmişti"

Ne dediğini sanıyordu gerçekten bu? Ve bir ceket için neden böyle ağlıyordu?

Yoongi sinirle bana doğru geldiğinde ne yapacağımı bilmiyordum. Çünki gerçekten ne ile suçlandığıma bile emin değildim.

Kolumu tuttuğu gibi kendine doğru çekerek ceketin yakasından tutmuştu.

"Kolumu sıkmayı bırak Yoongi"

"Sen de başkalarına ait olan birşeyleri çalmayı bırakırsın umarım"

Sert bir şekilde ceketi çekerek hızla üzerimden çıkarmıştı.

"Yoongi bu yaptığın doğru değil. O bir kadın böyle davranamazsın"
Blake yanımıza gelerek Yoonginin kolundan tutup uzaklaştırarak kendi yanına çekmişti.

"İstediğim gibi davranırım ve bu kimseyi ilgilendirmez. Bunu Brenda'nın ceketini almadan önce düşünecekti"

Artık gerçekten sinirleniyordum...

"Ben kimsenin birşeyini almadım... ben hırsız falan değilim bir şey çalayım"

Yoongi Blake'i iterek tekrar önüme geçmişti.

"Öyle mi? O zaman şu giydiğin ne? Bu ceket Brendanın ve bu broş da benim ona hediyem ve uzun zamandır bu ceketi o giyiniyor. Burdaki herkes bunun onun ceketi olduğunu biliyor"

Yoonginin arkasına baktığımda az önce ağlayan kızdan eser yoktu. Ve ben burda bi yalan döndüğünü çok iyi anlıyordum.

"Ne oldu birşey diyemedim"

"Yoongi lütfen sakin ol bak herkes burda ve herkesin önünde bunu yapman hiç hoş değil"
Dalinin bu sözlerinin Yoongiyi durduracağını hiç sanmıyordum.

Ve o ceketin onun olmadığını şuan herkesin önünde çok güzel açıklardım ama eğer o şeyi söylersem Yoonginin başı derde girecekti. Ve lanet olsunki ben onun gibi insanları umursamaz biri değildim. Ve ceza almasına neden olacakta değildim.
O yüzden burda söyleyemezdim.

"Böyle susacak mısın? Masumu oynama rolleri mi bunlar?"

"Yoongi beni zor kullanmak mecburiyetinde bırakma ve geri çekil artık"
Blake'in uyarıcı ses tonuyla kötü birşeyler olacağını anlamıştım. O yüzden hemen durumu düzeltmeliydim.

"Konuşmalıyız Yoongi"

Yoongi sinirle bakışlarını yüzüme dikerek bir adım daha öne geçmişti.

"Blake izin ver. Yok birşey sadece konuşacağım"

Blake beni başıyla onaylayarak kenara çekilmişti.

"Konuşalım dedin Sierra konuş hadi bekliyorum"

Kolundan tutarak hızla kendime doğru çektim
"Yalnız konuşacağız"

Yoonginin havalanan kaşları sanırım şaşkınlığının bir belirtisiydi. Bakışları bileğinde duran elimle gözlerim arasında dolanırken bu şaşkın halini kullanarak hemen çekerek odanın dışarısına çıkarmıştım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Hiçbirşey söylemeden kolunu sertçe iterek durmuştum.

"O ceketi ben almadım"

"Bir buna neden inanayım. İki bunu o odada da söyleyebilirdin"

"Brenda sizin yanınıza ne zaman inmişti Yoongi?"

"Burda soru sorması gereken benim sen değil"

Sinirlerim tepeme çıkıyordu resmen.

"Söyle işte sadece"

"Sen içeri girmezden biraz önce işte ve bunun ne ilgisi var.

"Brenda ceketin tam aşağı ineceği an kaybolduğunu söyledi. Çok kısa bir süre değil mi?"

"Evet ve yine soruyorum bunun ne alakası var?"

Ceketi elinden çekerek iç yüzünü ona doğru çevirmiştim.

"Bak görüyor musun? O kısa sürede ceketin içine bu cebi dikmem mümkün mü? Hadi söyle mümkün mü? Kendi ağzınla senden biraz önce indi dedin ve o da indiği an kaybolduğunu söyledi"

"Ceketi alarak dikkatle diktiğim cepe bakmıştı"

"Ben.... eğer öyleyse kim aldı? Ve ayrıca bunu neden diktin ve neden herkesin yanında söylemedin bunu hepsi benim gibi senin yaptığını düşünüyor sonuçta.
Gidip diğerlerinede gösterelim"

"Hiçbiyere gitmiyoruz çünki o cebi senin verdiğin saati saklayabilmek için dikmiştim. Ve eğer bunu orda söylemiş olsaydım doğru benim almadığım belli olacaktı ama bu saat de ortaya çıkacaktı

Ve şimdi beni suçlama sıran bittiğine göre şimdi sıra bende...

Ne düşünüyorsun? Brendayı falan kıskandığı mı?

Sadece bildiğim tek şey olan adım kadar eminim ki bu suçlama başka birine yapılsaydı bu kadar kaba davranamazdın. Bu kadar aşağılamazdın ve suçlamazdan önce araştırmaya çalışırdın. Aptal olup bu şey için o kadar ilgilenen de benim"

Ceketi eline tutuşturarak bir kaç adım geri gitmiştim.
"Ceketini ala bilirsin. Brenda çok üzülmesin. Bu arada saatinde senin olsun. Gösterdiğim cepte işte. Onu da ceketle birlikte Brendaya ver bence.

Sana şans getiren bir şeyi bana değil senin için değerli ola birine vermelisin. Benim senin hiçbir şeyine ihtiyacım yok. Ne şans getirecek saatine ne de sana... senin olan hiçbirşeye ihtiyacım yok. Diğerlerinede aç olmadığımı söylersin"

Bence bilmeden suçlamalarına rağmen düzgün bir şekilde konuşmuştum.

"Sierra bekle"

Bu sefer dinleyecek ve daha da kırılacak değildim...

Bu sefer dinleyecek ve daha da kırılacak değildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Light in The Dark |MYG|+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin