33. Bölüm

52.3K 1.7K 310
                                    

Keyifli okumalar tayfa..❤

-Gamze-

  Dün gittiğimiz mobilya alışverişi ve davetiye dağıtım çilesinden sonra bitkisel hayata girmiş gibi uyumak istedim. Ama ne mümkün. Zeynep hanımın arkasından kafamı tekrar yastığa koydum. Tatlı uykunun kollarına düşmek üzereyken bu sefer içeriye turuncu kafalar Ömer ile Faruk girdi.
-" Abla yaa.. Hep burda kalsana. "
-" Evet abla, gitme artık başka eve."
  Kardeş güzel şeymiş. Sevmek için bir sebebin olmadan, çıkarsız seviyorsun. Birbirimize henüz yeni alıştıştığımız için çekinerek yatağın yanında dikildiler. Kollarımı iki yana açmamlada üzerime atladılar. Turuncu kafalarını öptüm tek tek.
-" Abimiz geliyor bana da yer açın."
   Murat lafını bitirmeden üzerimize atladı bile. Çocukları gıdıklayıp kırmızı başlıklı kız hikayesindeki kurt taklidini yaparak onları aşağıya yolladı.
-" Gidin bana kahvaltı hazırlayın, yoksa sofrada sizi yerim.!"
  Afacanlar uzaklaşırken gülerek attığı çığlıklar azalamaya başladığında Murat yüzüne ciddi bir ifade yerleştirip yatağa oturdu. Ben de üzerimdeki pikeyi açıp onun yanında oturup ayaklarımı aşağı sarkıttım. Murat'ın yüz ifadesine bakacak olursak sanırım konu önemli. Kafasını bana doğru çevirmeden, gözlerini halıya kitleyip konuşmaya başladı.
-" Öz kardeşim değilsin. Ama bendeki yerin öz. İlla kan bağına gerek yok yani. ( bunu söylerken gülümsedi)
Olur da işler yolunda gitmezse, ne bileyim işte sana zorbalık yapmaya kalkarsa( Barıştan bahsediyor olmalı).. Ben hep yanındayım tamam mı? Demek istediğim, böyle bir durum olduğunda ilk bana gel olur mu? Bende iki haftaya kadar taşınıyorum bu evden. Yeni evimin dubleks katı senin unutma. (tekrar gülümseyip göz kırptı.)"
Normalde bu konuşmayı babamın yapması gerekiyordu. Ama kendisi gene şehirdışında ve düğüne geleceğinden de şüpheliyim.
  Murata ne diyeceğimi bilemedim, sadece başımı sallamakla yetindim. Kafamı göğsüne dayayıp birkaç saniye sarıldım. Tam uzaklaşacağım sırada kapı açıldı. 3 saniye sonra gelse olmazdı di mi?
Barış-" Umarım bunun mantıklı bir açıklaması vardır....sikerim açıklamanı..."
   Barış cümlenin sonunu, Murat'ın yüzünde patlattığı yumrukla tamamladı.
  Murat-" Lan sana kaç defa söyleyeceğim: Gamze benim kardeşim."
Barış -" Biliyorum ama elimde değil, dokunmayacaksın abi! "
  Ben bu adamla ne yapacağım?
  Barış elini uzatıp Muratın yerden kalkmasına yardım etti. Sonra da hepberaber kahvaltı yaptık.
-" Barış, sen işe gitmeyecek misin? "
-" Hayır canım, bugünden itibaren 2 haftalık izne çıktım.  Hadi çabuk ye, annem beklemekten ağaç olmuştur. "
-" Neden bekliyor ki?"
-" Bindallı mıdır nedir, onu sipariş vermişti geçen hafta. Dün arayıp mağzaya geldiğini söylemişler. Onu alacakmışsınız."
-" Sen gelmeyecek misin?"
-" Yok gelmeyeceğim, benim başka işlerim var."
   Barışın ne işi var ki? Şimdi herkesin içinde sorguya çekmek istemiyorum. Nasıl olsa yakında kokusu çıkar.  Bu arada, bindallı olayını ben hiç düşünmemiştim. Aslında evde kendi aramızda yapacağımız kına için gereksiz bir masraf. Melahat anneye böyle söylesem beni kesin azarlar. En iyisi susup itaat etmek. Bütün paramı davetiye verirken sadıç çağırdığım arkadaşlarıma aldığım terliğe harcadım.( bu da bir Bursa geleneği: Kız, sadıç olarak seçtiği arkadaşlarına davetiye verirken yanında bir hediye de verir. Bu hediyeye de sadıçlık denir. Kimi terlik alır, kimi süs eşyası, küçük saksı çiçek...falan)Bindallı parasını Melahat anne "ben vereceğim" diye tutturursa asla geri geri çevirmem.
   Ben giyinmek için yukarı çıkacağım sırada Barış kolumdan tutup durdurdu.
-"Nereye?"
 -" Giyineceğim."
-" Muratın odası ne alaka?"
-" Çünkü orada kalıyorum."
Barış, Murat'a dönüp kükredi.
-" Sen nerde yatıyorsun?"
-" Yatağımda, beraber sarılıp kardeş kardeş uyuyoruz."
   Bu sefer araya girmeye hiç niyetim yok. Murat bu sefer hakettin,yediği dayaktan zevk mi alıyor acaba. Salonun ortasında yuvarlanmalarını izleyen bir tek ben değildim. Zeynep hanım da mutfak kapısına yaslanmış izliyor. Ömer' le Faruk tezahüratlara başladı bile.
  Onları kendi haline bırakıp giyinmeye çıktım. Döndüğümde ortalıkta kimse yoktu. Salondaki garip sessizliğin aksine dışarıdan gürültüler geliyordu. 
  Dışarı çıkacağım sırada silah sesiyle yerimden sıçradım. Barış? Allahım ne olur kötü birşey olmasın. Hemen dışarı attım kendimi.
   Gözlerim önce yerde yatanları taradı. Çok şükür ortalıkta kan falan yok. Barış ve Murat birbirine yaslanmış ayakta zor duruyordu.
Bu sıcakta siyah takım giymiş, yerde yatan bir bölük insanın tek bir açıklaması var. O da sırıtarak karşımda duruyor.
Kadir enişte!
 

BENEKLİTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang