Kara Sabah

157 9 19
                                    

Sabah güneş doğar ama geceden farksızdır. Belki de her sabahı böyle olacaktır Melek'in.

Uyanır uyanmaz annesinin yanına gider Melek. Hala uyuduğunu görünce kahvaltı hazırlar. Tekrar annesinin yanına döner ve bu sefer ona seslenmeye başlar.

-Annecim hadi uyan artık bak ilaç saati gidiyor. En sevdiğin salçalı yumurtayı yaptım. Soğumasın. Anne? (Ses tonu korkuyla yükselmeye başlar) Annee! Anne uyan yalvarırım uyan! Anneeeee!

*
Camide okunan sela ile annesini mezarlığa taşırlar. Melek arkadan onları takip ederken ağlamamak için kendini zor tuttuğu bellidir. Önde Selim ve Aslan taşır tabutu. Arkada da birkaç kişi. Zaten Melek'in çok da tanıdığı insan yoktur. Olanlar da gelmiştir işte. Annesini defnettikten sonra Aslan alır Melek'i, evine bırakmak için biner arabaya. Selim de arkalarından yetişir ve biner arabaya.

-Selim sen nereye? Ben Melek'i eve bırakacağım.

-Ben de geleceğim. Onu yalnız bırakmak istemiyorum.

-Ben onunlayım ya? Sen git. Oğlun endişelenir. Ben sana haber ederim.

Selim bir süre bakar Aslan'ın yüzüne. Sonra Melek'e bakar. O ruh gibidir zaten. Olan bitenden haberi bile yoktur. Selim de mecburen iner arabadan. Arkalarından öylece bakar.

*
Aslan Melek'in evinin kapısını açar. Eğilip önce kendi ayakkabılarını sonra Melek'inkilerini çıkarır. İçeri geçip koltuğa oturtturur ve Aslan, su almak için mutfağa gider.

Melek annesinin yatağını salonda görünce ağlamaya başlar. Kaç saattir içinde tuttuğu sızıyı birden atınca bayağı yüksek ses çıkar tabii. Mutfaktan bir hızla gelir Aslan. Melek'in yanına oturup sarılır ona.

-Aslan yalvarırım gidelim burdan. Lütfen götür beni...!

-Tamam. Tamam hadi gidelim. Bende kal. (Yıllardır bende kaldığın yere götüreyim seni. İçime... En derinliklerine.)

Arabasına bindirdiği gibi yola koyulurlar.

*
-Baba sen iyi misin?

Selim durmuş camdan dışarıyı seyrederiyordur. Oğlunun sesini duyunca dönüp bakar ona.

-İyiyim.

-Büyükler iyiyim derken hep yalan söylerlermiş. (Biraz duraksar) Arasana Melek'i.

-Sen biraz sussana. Röntgen misin? (İç çeker) Arayamam.

-Neden arayamazsın baba? Ara ben konuşayım.

Telefonu alıp arar Aslan'ı. Telefon uzun süre çaldıktan sonra son dakika açar.

-Hah.. Aslan. Beni arayacaktın. Ne oldu bıraktın mı Melek'i? Nasıldı?

-İyi değil. Evinde kalamadı ben de kendi evime getirdim. Aklın kalmasın rahat ol. Ha ayrıca yarınki terapi iptal.

Aslan bunları söyler söylemez telefonu kapatır. Selim'in içi içini yer.

-Ee baba nasılmış?

-İyimiş. Uyuyormuş. Hadi sen git yatağına. Ben birazdan gelir masal anlatırım sana.

-Ama saat daha 8.

-Tamam git biraz takıl işte. Oyun oyna.

-Anladım.

Selim, ilk kıskançlık demlerini hisseder çünkü Melek'in güvende olduğunu bildiği halde rahat değildir. Cebinden karısının resmini çıkarır. Bir süre bakar Meryem'e. Sonra Melek'in el tokalaşmasındaki bakışı ve gülüşü gelir aklına.

-En çok sesini aradım. Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler. Hala... (C. Süreyya) Melek'te buluyorum bakışlarını. Lütfen beni bağışla Meryem. Sana ihanet etmiş gibi hissediyorum. Elimde değil. Engel olamıyorum aklıma.. kalbime.. kendime.

Kapı çalar. Selim kapıyı açtığında yengesini görür. Yüzünde hafif tebessüm vardır.

-Merhaba.

-Hoşgeldin yenge. Hayırdır. Bayağı mutlusun.

-Öyle biraz iyi hissediyorum o kadar. Ayhan geldi mi?

-Yoldaydı en son.

-Peki. Ben odamdayım.

-Tamam.

*
Aslan Melek'in odasına girer. Onu yatağın üzerinde dizlerini karnına çekmiş başını ise dizlerine yaslayıp uyuyakalmış bulur. Omzuna dokununca Melek sıçrar.

-Düzgün yat yoksa sırtın, boynun ağrır.

-Çok özledim. Çoğu zaman hatırlamazdı kızı olduğumu ama onun varlığı bana yeterdi. Anneme ne kadar bağlı olduğumu biliyorsun. Benim için hiç kolay değil. Şimdi koca bir hayat ve onsuz.

-Annen o ilaçlardan, ağrılardan kurtuldu. Birazcık onun açısından bakmayı dene. Bak; ölümden sonra da hayat vardır. İki taraf için de.. Giden mutludur. Kalan, yokluğa zor da olsa alışır. Çünkü hayat böyledir. Bir yerden aldığını dört yerden geri verir ve onun yokluğunu hissettirmez.

-Evet. Haklısın. Hemen olmasa da yavaş yavaş toparlanacağım. Söz. Zaten senden başka kimsem kalmadı. Kardeşim var ama sadece var olarak var.

-Ona haber verdin mi?

-Hakkı var mı?

-Sen bilirsin. Hadi geç oldu. Uyu. Yarın sabah evine gidip eşyalarını alırız. Olur mu? Bir süre burda kal. Zaten evim büyük. Tek kişi yaşıyorum.

-Sana zahmet vermek istemiyorum. Bu yüzden kendim...

-(sözünü tamamlamadan atlar) Tamamdır yarın sabah erken kalk. Seni bekliyor olacağım.

*
Ayhan gelir eve ve kendi anahtarıyla açar kapıyı. Tıkırtıları duyan Leyla, parmak uçlarına basa basa iner merdivenlerden. Koşup birden atlar Ayhan'ın boynuna.

-(Fısıldayarak) Hoşşgeelldiin! Sana müjdeli bir haberim var.

-Neymiş bakalım, söyle hemen.

-Doktora gittim bugün. Bayağı ümitli konuştu. Hormon ve kan değerlerimde biraz değişim görmüş.

-Ciddi misin sen?

-Kesinlikle.

Ayhan tekrar sarılır Leyla'ya. Bu sefer kucağına alıp döndürür. Durduklarında Ayhan başlar söze.

-Allah'ım. İnşallah. Şu hayatta başka hiçbir şey istemiyorum.

*
Sabah Aslan aşağıda Melek'i bekler. İnmeyince odasına çıkar. Kapıyı açtığında Melek'i yatağının üstünde hazır halde otururken bulur.

-Hazırsan niye inmiyorsun aşağı? Bak seni bekliyorum sabahtan beri. Hadi gidelim.

-O ev benim annemi hatırlatıyor. Kapısı bile anne kokuyor oranın. Her eşya onu hatırlatacak. Ben gidip gitmemekle emin değilim.

-Bir gün gitmeyince bir ömür pişman olursun. Hadi. Ben arabaya biniyorum. Çabuk ol.

Melek iner aşağı ve arabaya biner. Eve vardıklarında Melek arabadan inip inmemekte de kararsız kalır. Aslan gelip onun kapısını açar. Melek indiğinde anahtarları alır ondan.

-Sen burda kal istersen. Ben hızlıca birkaç önemli eşyanı alıp geleyim.

Melek de kafasını olur anlamında sallar. Gözleri kapı eşiğine takılmışken ayak sesleri duyar. Yerde de gelen kişinin gölgesini görür. Ardından omzuna dokunur.

-Melek...

Gözistan [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now