Kesişen Yollar

265 12 7
                                    

Ortam sessizdir ve sadece Melek'in sesi  yankılanır cafede. Omzunda hissettiği ele bir hızla dönüp bakar.

-Ne var beyefendi? (Kaşlarını çatarak) Yoksa onun tarafını mı tutuyorsunuz?

Aslan, yüzünde hala o gülümseme ile başına yana yatırır. Melek kafasını ne var manasında sallar. Bir süre duraksar.

-Bir dakika. Sen... Aslan? Vay canına Aslan sen misin gerçekten?!

-Ta kendisi... Hatırlaman ne hoş. Bir saniye halletmem gereken küçük bir işim var.

Dedikten sonra Melek'in tartıştığı adamı yakasından tuttuğu gibi bir kafa indirir. Sonra üstünü düzeltip hiçbir şey olmamış gibi

-Seni burada göreceğimi hiç düşünmemiştim. Beklemiyordum yabi.

-Yahu ne yaptın?! Ay Allah'ım... Hiç değişmemişsin. Asıl ben seni beklemiyordum. Sen tayini Londra'ya almadın mı? Hayırdır?

-Bazı sebepler diyelim. Sen nasılsın asıl? Buraya mı taşındın yoksa?

-(Gülümser) Bazı sebeplerden dolayı.. Annemin tedavisi için geldik.

-Ah evet annen. O nasıl oldu? Biliyorum yatalak ama..

-Bir önceki günden iyi olmuyor. Ayrıca alzaimer da ilerlemiş.

-Çok üzüldüm Melek.. Acil şifalar diliyorum. Yardıma ihtiyacın olursa bilirsin. Numaramı değiştirdim.

-Saol. Kusura bakmazsan benim dernek arkadaşlarının yanına dönmem lazım. Dönerken uğrar telefonumu bırakırım sana olur mu?

-Evet gel de arkadaşımla tanıştırırım seni. Hadi iyi eğlenceler.

-Size de.

Aslan ağır adımlarla masaya yanaşırken Selim'in bakışlarını görür. Sandalyesini çekip oturur. Bir süre sessizce kahvelerin yudumlarken sessizliği Selim bozar.

-O kadın kimdi?

-Liseden arkadaşım. Üniversite de beraberdik. Onu nerede görsem tanırım. (Gözleri Melek'in arkadaşlarıyla konuşurkenki gülüşüne takılır ve hafif bir tebessüm eder) Yıllar boyu üzerimdeki emeğini unutmadım. Unutamam da.

-Sende bu kadar etki bırakacak ne yaptı ki?

-Rolleri değiştik bakıyorum?

İkisi de aynı anda tebessüm ederler. Kahvelerini bitirip sularını yudumlarken Melek onların masasına yaklaşır.

-Merhaba.

Selim ve Aslan da aynı anda ayağı kalkarlar. Selim gözleriyle Melek'i iyice süzer. Süzerken de kokusu burnundadır. O an Meryem'i hatırlar.

-Sana bahsettiğim arkadaşım. Selim.

-Vay vay.. Aslan Bey'in arkadaşı. Bugünü de mi görecektik. (Elini selamlaşmak için uzatır ) Merhaba Selim Bey. Ben Melek.

Selim gittiği alemden Selim ismini duyarak geri döner. Tek kelime edemeden Melek'in gözlerine dalar. Tuttuğu elin sıcaklığını her parmağında hisseder.

-Selim Bey? İyi misiniz?

O Selim deyişi.... 5 yıldır kendi ismine hasret olduğunu hissettirir. O zaman anlar ikinci bir Meryem'ini bulduğunu..

Melek olanlara anlam veremez ve Aslan'a dönüp başını ne oldu anlamında sallar. Aslan da mimikle sorun yok şeklinde kafasını sallar. Melek de Selim'in tuttuğu eli çeker. Çantasına koyduğu peçeteyi Aslan'a uzatır.

-İlk telefon numaramı da böyle almıştın. Bak bu taktiğin hala işe yarıyor. Başka kadınlarda da deneyebilirsin. (Gülerler) Hala bekarlık sultanlık mı?

-Evet hala öyle. (Gözlerini iyice Melek'e çevirir ve ona doğru yaklaşıp fısıldar.) Ama bu sene inşallah.

Melek gülümser. Sonra ayrılmak için izin ister ve cafeden çıkar. Selim de Aslan da onun çıkışını izler.

-Bu nasıl bir kadın böyle... (İç ses, Elimi tutunca kalbimi avcuna aldı gitti.)

-O biçim bi kadın. ( İç ses, Eşini bulamadım ki evleneyim.)

*
Eve vardıklarında kapının önünde bir süre dururlar. Sessizliği bu sefer Aslan bozar.

-Yıllar önce ilk tanışmamız neredeyse bugünkü gibiydi. Yine bir erkek çocukla tartışıyordu. O zaman bile tartışması bir o kadar asil ve iğneleyiciydi. Ama karşısındaki çocuk git gide saçmalamaya başladı. Son dediğini duyduktan sonra dayanamayıp çocuğa kafa atmıştım. Burnum kanıyordu. Hem kendi bandanasını hem de eteğinin köşesini bana feda etmişti. O zamana kadar kimse bana böyle fedakarlık yapmamıştı. O gün değerli olduğumu hissettirdi.

-O çocuk.. Ne dedi? Seni çok sinirlendirmiş.

-Hatırlamıyorum. Zaten benim için önemli olan yaşananlardı. İlk kez önemli hissettim kendimi.

Bir süre sessiz kalıp camdan dışarıyı seyrederler.

-Artık benim arkadaşım değil dostumsun Selim. Kimseye anlatmadığım derdimden birini bugün öğrendin.

-Bu benim için önemliydi.. Dostum.(Gülümserler)

Selim arabadan iner ve evine doğru yürür. Kapıyı Ayhan açar.

-Ee?

-Ne ee abi?

-Abi dediysen psikolog bir işe yarıyor o zaman. Sen bana kolay kolay abi demezsin.

-(ceketini çıkarır) Psikoloğumdan çok dostum oldu. Çok iyi bir arkadaş.

-Şirkette yerine geçici bir adam koydum. Sen düzelene kadar yerine bakacak. Ayrıca bu evde benim kurallarıma uyma zamanın artık geldi.

-(koltuğa oturur) nasıl kurallarmış? Sen söyle. Uymaya çalışacağım. Söz veriyorum.

Ayhan uzun zamandır Selim'i böyle görmediği için çok şaşırır. Kaşlarını çatmış onu izliyordur.

-(Ayağa kalkıp Ayhan'ın önünde durur) Bu sefer sözüm söz. Değişmek istiyorum. Eski halime dönmek. Ve bu yüzden ne desen kurallarına uymaya hazırım abi. Sen hep haklıydın. Ne kadar kuralcı olsan bile beni disipline sadece sen getirirsin. Babamı tanımadım ama seni bana bildim. Yıllarca beni sen yetiştirdin. Ben bunun karşılığını vermeye hazırım.

Ayhan'ın güçlü durmaya çalışmasının altındaki zorluk, hemen koltuğa oturmasından anlaşılıyordu. Yılların, yalnızlığın getirdiği bir yorgunluk vardı üstünde. Yük vardı omuzlarında. Bu yüzden olacaktı ki omuzları ve başı hep yerde yürürdü. Bunu hiçbir zaman atamıyordu. Ama artık o yükten kurtulabilecegini hissetti. Çünkü Selim'in ciddiyeti bu sefer gözyaşlarından belliydi. Evlenirken bile böyle bir söz vermemişti abisine.

-İyi misin? Abi?

-İyiyim. Birinci ve en önemli kuralın. Oğlunun kalbini kazan.

Selim gülümseyerek başını tamam anlamında salladı ve odasına gitti.

Ayhan ise oturduğu yerden rahat bir şekilde kalkar. İçine artık bir ferahlık serpilmiştir. Çünkü kardeşine kaba davrandığı kadar da onu seviyordur. Göstermese de...

Ayhan odaya geçince Leyla'nın saçlarını taradığını görür. Arkadan gelir ve aynadan güzelliğine bir kat daha bakar. Sonra saçlarını bir köşede eliyle toplar ve Leyla'nın boynunu koklayıp öpücük kondurur. Sevincini Leyla'ya bile hissettirir. Leyla ise bu gülümsemenin sebebini sorunca,

-(Gülümser) Deneme 14 var bu gece. İnşallah başın ağrımıyor.

-Hee. Senin derdin belli oldu. (Gülümser.)

Ayhan, Leyla'yı omuzlarından tutup hafifçe yerinden kaldırır. Kendine doğru çevirir. Boynundan öpmeye devam eder. Sonra Leyla'yı kucakladığı gibi yatağa geçerler..

Gözistan [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now