1.Kitap: 4.Bölüm

923 84 212
                                    

Düzenlendi.

CEHENNEM ASANSÖRÜ

4.BÖLÜM

     Masanın karşılıklı kısımlarını oturmuş ellerimizdeki çay bardaklarının içerisindeki çaylarımızı yudumluyorduk. Bakışlarımı onun üzerinden bir saniye bile ayırmadan çayımı yudumladım tekrar. Evin içerisinde her zaman alışkın olduğum o sessizlik hakimdi. Orman gözleri gözlerime iliştiğinde dudağını yaladı ve beynimde dolanan onun hakkında ki her düşünceyi durdurarak konuşmaya başladı.

"Babam ben beş yaşındayken vefat etmiş. Ben dünyaya geldiğimde annem işi bırakmak zorunda kalmış. Benimle ilgilenmeye başlamış, tabi bu bir süre sonra sorun yaratmaya başlamış. Babam vefat ettiği için evin geçim ve idare işi ona kalınca işe tekrar geri dönmek zorunda kalmış." 

     Çayından bir yudum alarak bir es verdi.  Ormanlarındaki durgunluk gözlerine yansıyordu. Bir anda üzerimize matem bulutları istila etmeye başladı. Ne acayiptir ki benim bu yalnızlığımın içerisinde yaşarken karşıma çıkan insanların da bir yalnızlığı vardı. Hep eksik kaldıkları bir yanları vardı. Yarım kalışları, her zaman içlerinde ukde duydukları özlemleri vardı. 

" Annem kalp cerrahı, alanında en iyi doktorlar arasında yer aldığı için iş bulması zor olmamış. Annem çalışmaya başladığında beni kendince en iyi olduklarını düşündüğü bakıcılara bırakmış. Çalışmaya başladığı için maddi sorunlarımız çözülmüştü ama annem ile olan vaktim azalmaya başlamıştı. Bu onu zorluyordu. Vakit bulduğu her an birlikte vakit geçiriyorduk, bu kısacık süreler bile o eksik kaldığım uzun süreleri telafi ediyordu." Sözlerinin sonunda derince nefes aldı. Elindeki bardağı masanın üzerine bırakarak onunla oynamaya başladı. Parmakları bardağın üzerinde dolanıyor ve onu döndürüyordu.

"Çok hatırlamasam da bizim eve arada uğrayan biri vardı. Babam vefat ettikten sonra daha sık uğrar olmuştu, hatta beş yıl önce bir yıl kadar bizimle yaşamıştı." Ormanları üzerime değdiğinde göz göze geldik ve o pencereden dışarıya seyretmeye başladı.

     O da benim gibi yarım kalmıştı. Bizim yazılmış bir hikayemiz olmalı ki hepimiz bir yarım kalışlar içerisindeydik. 

     Bana bunları anlatırken babasından her bahsettiğinde sesi kısıldı, zorla konuştu. Hala canı yanıyor olmalı ki içinde tutuğu büyük çoğunluğun bir kısmı yüzüne yansıyor.  Onun bu anlattıkları ile karşımdaki kişide kendimden acılar buldum. Onun tenine saçılmış bu acılar sadece bende var zannederdim. Hayatımın çoğunda bu yalnızlığı sadece ben paylaşıyor zannediyordum. Belki de bu zannedişlerimin hepsi de yalnızlığımdandı. 

"Ben kendimde bir şeylerin farklı olduğunu hissediyordum ama hiçbir zaman bunun ne olduğunu anlayamamıştım." Bu sefer gözleri gözlerimde takıldı. Gözlerinden neler hissettiğini anlayamadım. Bahsettiği kişi zihnimde düşen kişi olabilir miydi? Dudağımdan düşündüğüm kişinin ismi firar etti. 

"Tahir dede." Dediğim anda "Tahir dede." Dedi o da. 

      Yüzündeki şaşkınlığı ifadeleri ile gizleyemedi, bakışlarım üzerinde olan orman gözlere omuz silkerek devam etmesini işaret ettim.

"Bizde kaldığı süre zarfında benim bile anlayamadığım gerçekleri açığa çıkartı."

    Masanın üzerindeki ellerini boynuna doğru çıkartıp orada parmaklarını dolandırdı. Yarım saat önce orada parmaklarım vardı. Uyguladığım güç yüzünden o an kızarmıştı boynu. Hatta moraracaktı bile ama teninde ne kırmızılık ne de morluk vardı.

Cehennem AsansörüWhere stories live. Discover now