"Babana mı gidiyorsun? Bilmiyor musun oraya gidince öldürüleceksin."

"Zaten yaşadığım söylenemez." dedi Asi. İşte o zaman bakışlarını yerden kaldırıp Asi'nin gözlerine bakabildi Muhammed Emin. Aslında sormak istediği çok şey vardı Asi'ye. Mesela o günden sonra onu hiç düşünmüş müydü? Ya da onu ne zaman tanımıştı? Ama soramazdı çünkü cevaplardan korkuyordu.

Asi'nin söylediklerinden sonra Muhammed Emin memlekete gideceğini sanmıştı. Asi kapıyı açmış tam çıkacakken Muhammed Emin onu kolundan tutup odasına geri getirdi. "Hiçbir yere gidemezsin." dedi sesi kısık çıksa da tavrı netti.

Asi Muhammed Emin'in yakasından tuttuğu gibi duvara yasladı. Gözlerini gözlerine dikip konuşmaya başladı. "Bana bak Muhammed Emin Eroğlu beni yıkamazsın anladın mı? Senin babanı ben öldürmedim. Yeter artık ya yeter. Baban kazayla öldü anla bunu artık. Ben babanın katilinin kızı değilim. Sen benim kim olduğumu biliyorsun."

Muhammed Emin bu asi kızın karşısında ne yapacağını şaşırmıştı. O gözlerden bir an önce kurtulması gerekiyordu. Asi'yi omuzlarından itip kendinden uzaklaştırdı ve konuşmaya başladı. "Evet ben senin kim olduğunu gayet iyi biliyorum. Sen babamın katilinin kızısın, sen sırf baban yaşasın diye beni babamın katilinin kızıyla evlenmeye mecbur eden kızsın. Ama sen benim kim olduğumu unutmuşsun ben senin azralinim. Demek seni yıkamam öyle mi? Sabret Asi seni öyle bir yıkacağım ki asla toparlanamayacaksın. Ayrıca hiçbir yere de gidemezsin." diye bağırıp kapıyı kilitledi Muhammed Emin.

Salona geçip koltuğa oturdu. Etrafına bakıp eski günleri hatırladı. Bir kaç ay önce babası burdaydı. Gözlerini yumdu sanki hâlâ babasının sesi yankılanıyordu duvarlarda. Babası gittiğinden beri tutunacak bir dalı kalmamıştı. O her ne kadar inkar etse de öfke ayakta kalmasını sağlıyordu. İntikam ona güç veriyordu. Sanki yaşamaya devam edebilmek için bir amaçtı intikam.

Oysa dünyaya tutunmak için bu kadar çok güzel sebepler varken intikama sarılmak ne acıydı. Öfke insanın sadece kendisine zarar verir. Yaşayacağı güzel günleri siler. Tıpkı Muhammed Emin'de olduğu gibi. Asi ile mutlu olabilirdi belki bu kadar öfkeyle dolu olmasaydı. Kafasını ellerinin arasına almış öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu ki telefonu çaldı.

"Abi nerde kaldın amir seni soruyor?" dedi Meto endişeyle eve döndüklerinden beri her dakika arıyordu Muhammed Emin'i sanki iki gün aramamasının sessiz özrüydü bu.

"Tamam beş dakikaya oradayım." deyip kapattı telefonu Muhammed Emin. O an aklına geldi Asi saatlerdir odada kilitliydi. Kapının kilidini açıp, "Ben çıkıyorum sakın bir delilik yapıpta memlekete gitmeye kalkma sana yapacaklarım henüz bitmedi." deyip çıktı evden. Asi odada otururken birden telefonu çaldı yine "Gizli Numara" arıyordu.

"Artık yeter seni polise şikayet edeceğim ne yaparsan yap umrumda bile değil. Bıktım artık." dedi Asi.

"Dur dur dur sakın kapatma sizi depodan kurtaran bendim. dedi telefonda ki adam.

"Beni bu şekilde kandırabileceğini mi sanıyorsun?"

"Silah senin başındaydı maskeli bir adam girdi içeri ve ben Kenan Baba dedi sizi kurtardı. Kenan Baba benim. O maskeli adam bendim. Bak ben Muhammed Emin'e de sana da zarar vermek niyetinde değilim. Sadece onu korumak istiyorum o kadar."

"O zaman onu arayın onunla görüşün benimle değil." dedi Asi öfkeyle adamın sesi her ne kadar samimi gelse de dürüst birisi olduğuna inanmıyordu.

KÖRDÜĞÜM Where stories live. Discover now