29.Bölüm: "Sakın beni özlemediğini söyleme."

3.7K 427 151
                                    

Gözlerimi açtığımda seni gördüm.
Sen bana korkularla yüzleşmeyi öğreten adamsın. Daha küçücük bir çocukken ellerinden tuttuğum ve karanlıkta dimdik durmamı sağlayansın. Hayatım boyunca her an hafife aldığım korkularımın yegane sebebisin. Korkmuyordum. Özgür hissediyordum. Mutlu hissediyordum. Senin sayende.

Ellerin ellerim arasındaydı, kalbim, kalbinden yansıyan cesaretin ile örülüydü.
Kim durdurabilirdi beni? Kim yıldırabilirdi?

Sen.

Acıyla örüp, mutlulukla güçlendirdiğin duvarlarımı senden başka kim tek bir darbe ile darmaduman edebilirdi ki Jimin?
Bana cesareti öğreten adam kimdi?
Beni seven o adam da kimdi?
Oysa biliyorum artık.
Beni bebek beşiğimden ayırdığın ilk andan beri yaptığın her şeyin planlı olduğunu biliyorum.

29.Bölüm

Vücudunun belli başlı yerleri, yer yer morluklar ve kızarık darbeler ile doluydu.

Ama bunlar, Jimin gibi güçlü bir vampiri yere sermek için tek başına yeterli değildi.

Güçten düşmesine neden olan şey vücuduna enjekte edilen sıvı ve saatlerdir ihtiyaç duyduğu kan açlığıydı.

Etrafında sonsuzluk boyunca uzanan kumdan başka hiçbir şey yoktu.

Bilincini zorlukla açık tutabiliyordu ve dakikalar böyle geçmeye devam ederse kısa süre sonra onu da yitirecekti.

Sürünmeyi bıraktı ve sıcak kumlar arasına boylu boyunca yayıldı.

Kuruyan damağını yutkunarak ıslatmaya çalıştı.

Kapanan gözlerini zorlukla araladı ve tepesindeki yakıcı güneşe baktı.

Yolun sonuna gelmişti.

Bu sefer gerçekten yolun sonuna gelmişti.

Genzinden kaçan hırıltılı bir nefes ve kumlara damlayan kan pulcukları, bilincini tamamen yitirmesine neden oldu.

Ancak yolun sonu, henüz gelmemişti.

Kaderin, onun için planladığı uzun bir gelecek hakimdi.

Yeniden kendine gelmesi saatler sürdü.

Onu uyandıran şey, burnundan dudaklarına yansıyan metalik kan kokusuydu. Koku, tüm hücrelerine dek yoğun bir tabakayla ulaşıyordu. Soğuk bir tahta zeminde boylu boyunca uzanıyordu.

Büyük ve geniş yapraklarla elde edilmiş küçük gölgelik, onu çölün yakıcılığından koruyordu.

Gözlerini açamıyordu.

Etrafında konuşulanlara kulak kabartmaya çalıştı. Duyduğu seslerden biri çok tanıdıktı.

"Durumu nasıl?" Diye sordu ince bir kız sesi.

"İyi olacak."

"Hava zehirli." Dedi kalın bir ses. "Diğerlerine oranla bağışık olabiliriz ama burada beklemeye devam edersek zehirleneceğiz."

Gergin sesli kız,
"O zaman ne yapalım Daren?" Diye sordu. "Jimin'i burada, ölüme mi terk edelim? Bu haldeyken yolculuk yapamaz."

Jimin'in başucunda bağdaş kurmuş bekleyen tanıdık hybrid,
"Kan. Biraz daha kan gerekiyor." Diye konuştu. "Ben verebilirim."

Kız onu, aceleyle durdurdu. "Sen de en az onun kadar yorgunsun." Dedi.

Daren yanlarında huzursuzca kıpırdandı.

"Hadi Daren." Dedi kız tek kaşını kaldırarak. "Jimin'e yardımcı ol."

Gönülsüz erkek, yanlarında duran bıçak ile kurumuş kan dolu elini yeni bir kesik ile süsledi.

Saatlerdir Jimin ile paylaştığı kanı onu da güçsüz düşürüyordu ve herif biraz daha uyanmayacak olursa hepsini bekleyen kötü son kaçınılmazdı.

Ancak yeni kan damlalarına gerek bile kalmadan gözlerini aralayan Jimin, başucunda oturan Yugyeom'u görmesi ile şaşkınlık dolu bir bilinç karmaşası yaşadı.

"Yugyeom?"

"Sakın beni özlemediğini söyleme." Dedi Yugyeom gülerek.

-

"Beni nasıl buldun?"

"Bir terslik olduğunu sezmiştim." Dedi Yugyeom. Bindikleri develer ile önlerinde ilerleyen iki genç hybridi biraz geriden takip ediyor ve özel şeyler konuşuyorlardı. "Jungkook ile olanları gördükten sonra sizi takip etmeye başladım. Sonra da, buradaki hybrid dostlarımızla iletişime geçip olası bir durumda bize yardımcı olmalarını istedim. Baban ve diğerleri bizi bekliyor."

Yugyeom kitaplarımı ve kitaplarım içinde yazılı olan gizli notlarımı bulduğundan beri sessiz bir anlaşma ile bağlıydık birbirimize. Sırrımı daha en başından beri ifşa edebilir ve yaptığım onursuzlukları Jungkook'a anlatabilirdi. Yapmamıştı.

Bana destek olmuş ve geçmişin gölgesinde kalan hatalarımdan kurtulmamı sağlamıştı.

"Jungkook.." diye mırıldandım. "Bağımızı bozdu."

Yugyeom, sırtımı güven verircesine okşadı. "Her şey düzelecek. Sadece işleri yoluna koymak için zamana ihtiyacımız var."

Başımı iki yana olumsuzca salladım.
"Hayır Yugyeom. Düzelmeyecek. Uyurken, yeni bir duru görü daha gördüm. Diğer gördüklerime oranla çok daha baskındı. Gerçekleşecek kesin kaderim gibiydi."

"Ve gördüklerin hoş şeyler değildi?" Dedi Yugyeom keyifsizlikle.

"Değildi." Dedim. "Yugyeom ben.. kötü şeyler gördüm. Çok kötü şeyler. Ama gördüklerim arasında Jungkook yoktu. Onun ne kadar güçlü olduğunu unutmuşum. Kırılan bağımız, geleceğini görmeme de engel oluyor."

"Bana anlatacak mısın?" Diye sordu. "Gördüklerini?"

"Anlatacağım." Dedi Jimin. "Yalnızca duru görülerimi değil, şimdiye kadar yaptığım her şeyi anlatacağım. Bilmediğin her şeyi."
Bölüm sonu.

Birkaç bölüm içinde kitabın en başından beri olan biten ve Jimin'in hafızasına saklı tüm gerçekleri, Jungkook ile birlikte biz de öğreneceğiz. Az kaldı

Cunning Child | JikookWhere stories live. Discover now