H.V-4

190 47 5
                                    

Susmak, konuşmamak en iyisiydi bazen. Ama insan susunca kendine yalan söyler. Dilinin ucuna gelir herşey ama itersin kimse bilmesin , kimse duymasın istersin. Sadece kendine kalsın. İnsanlar genelde konuşmayı tercih eder ama tamamı yalandan ibarettir. İşte onların hayatları da bir kurgu gibidir. Bazı kötü şeyleri kapatmak için iyi fakat bırakamayacağı bir yol seçer başlarda belki iyi gelir ama kurgu ilerledikçe bataklığa batıyormuş hissi verir insana. Ben şuan bu bataklığın içindeyim ama ne yapacağımı henüz bilmiyorum. Belki de beni uçuruma sürükler sonsuz bir uçurum belki böyle dindiririm acılarımı...

  3 Gündür gözüme uyku girmiyordu fakat bugün iyi uyumuştum Barlas sayesinde. Bunu düşününce gülümsedim nasıl da gizemli biriydi o nasıl da çekiciydi ama bir o kadarda itici. O mükemmeldi tam anlamıyla tanımıyordum ama dış görünüşü onun çokda iyi olmadığını haykırıyordu resmen. Bilmek istemiyordum. Susacaktım gerçekleri bilmeyecektim yada konuşmasına izin verip bir düzine yalanla yaşamayacaktım sadece susacaktım.

  Karar vermiştim başka bir çıkış yolum yoktu Barlas beni herşeyden herkesten uzaklaştırabilirdi.

Yataktan kalkıp banyoya geçtim yüzüm dün ki haline göre kat kat iyiydi. Daha canlı duruyordum. Hemen işlerimi halledip aşağı indim annem kahvaltıyı hazırlamış işe gittiğine dair not bırakmıştı. Evet bir süre onlara karışmayıp Barlas'la kafamı dağıtacaktım fakat uzun süremezdi çünkü o Barlas'tı aşırı 'Ben kötüyüm bana yaklaşamazsınız.' havasındaydı ama bunu başarabilirdim değil mi?

 Kahvaltımı edip hemen üstüme kot takımlarımı giydim ve dışarı çıktım Barlas'ı bulmayı umut ederek.

 Tramvaya binip kitabımı açtım belki onu ilk gördüğüm yerde sahilde olabilirdi. Sahile yakın durakta inip yürümeye başladım tırnaklarımı yiyordum heyecanlıydım ve bir o kadar tedirgin. Çünkü nasıl karşılanacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Sahilde o kadar çok yürümüştüm ki ayaklarım ağrımaya başlamıştı. Suratım asık bir şekilde tramvaya dönmeye karar verdim. Yoktu...

 "Beni mi arıyorsun ufaklık?" bu ses. Barlas'tı dün geceden beri sesini yeniden duymayı o kadar çok istiyordum ki hemen arkamı döndüm alayla söylediği bu cümleye aldırış etmemiştim bile.

"Evet." dedim ama böyle kolay yem olmamalıydım değil mi? Kimin umrunda! Bir anlık şoka uğrayıp gözlerini kırpıştırınca kıkırdadım çok kusursuzdu ,harikaydı. "Pekala bu kadar oyun yeter kim taktı seni benim peşime?" diye sorunca afalladım neden bahsediyordu? Kim onun peşine birini takacaktı? En önemlisi ona zarar vermek falan mı istiyorlardı? Beynimden buhar çıkmış gibi hissettim. "H-hayır yok öyle birşey ben sadece arkadaş olmak istiyorum?" soru yüklü bu cümleme gülümsedi. "Kusura bakma küçüklerle takılmıyorum." diyerek arkasını döndü. "Ha?" diye bir anda bağırınca gülümseyip başını iki yana salladı. Ellerini cebine sokup uzaklaşmaya başladı. Peşine takılmalıydım. "Bak ben seninle sadece arkadaş olmak istiyorum." dediğimde bir şey söylemedi hala yan yana yürüyorduk.

 "Herneyse bak canım çok sıkkın aile probleri falan filan yani anlayacağın kendi halimde bir kızım ben sana zarar vermem sadece benimle konuşman yeterli hatta sesimi çıkarmadan yanında dururum bak sö-" bir anda eliyle ağzımı kapattı. "Bir sus be kızım! Ne çok konuşuyorsun sen." dediğinde hala eliyle ağzımı kapatıyordu. Cidden çok fazla konuşmuşmuydum? Ah! Evet. Elini yavaşça ağzımdan çekince "Üzgünüm." diye fısıldadım. O ise hala beni takmıyordu. "Hey nereye gidiyoruz?" diye sordum cidden yüzsüzlük sınırımı aşıyordum.

HAZAN VAKTİ #WATTYS2015Where stories live. Discover now