Özel

61 13 0
                                    

 "   Kaybetmek nedir? Genç kız günden güne yitiriyordu güzelliğini , gençliğini. O ruhunu kaybediyordu tutunacağı tek bir dalı vardı . Belki diyordu bir ihtimal kırılmaz o dal . O  genç adama bağlıydı bir şekilde ama inkar ediyordu aşk değil , sevgi değil , arkadaşlık değil neydi o zaman bu? Kabullenmiyordu ona olan aşkını , ona anlamlı bakışlarının sebebini. Genç adamın tek bildiği bir tuvalin üstünde siyah ve beyazın karıştırılmış rengini andıran , git gide içe çeken bataklık gibi hayatıydı. Batmaktan korkmuyordu kaybedecek bir şeyi yoktu çünkü. 


     Genç kız diye düşünüyordu o rüzgarda dalgalanıp badem kokusunu veren saçları , hep ağlayacakmış gibi duran gözleri , ufacık bir soğukta kızaran burnu , küçücük narin elleri , pamuk gibi yumuşak bembeyaz teni her şeyiyle o bataklığa batmaktan korkutuyor beni. Hayır diyordu bir yanı hayır sen bir şeytansın meleklerle işin olmaz senin . Kimse onun gibi değil demeye dili varmıyordu . Eğer dedi bunları söylersem gidecek yeniden yalnız kalacağım." 

"Bugünlük bu kadar çocuklar yarın derste hepinizin görüşünü bekliyorum." diyerek sınıftan çıkan edebiyat hocasına hep bir ağızdan homurtularla cevap veriliyordu. Barlas'a bakma isteğim üzerine kafamı onun yönüne çevirince bana baktığını görüp yeniden kitaplarıma döndüm. 

 "Seni her gün beklemek nasıl bir işkence biliyor musun Sanem?" diye söylenen kişi tabii ki Barlas'tı. Haklı onu bekletmek gibi bir hakkım yok sonuçta başıma bir şey gelmesin diye bana katlanıyor. "Tamam işte gidebiliriz artık." diyerek çantama son bir kez eksik var mı diye bakıp sıradan kalktım. Bugün arabayla gelmediğimiz için yürüyerek gidecektik. Tam eve varacakken soğuktan hissetmediğim ellerimde bir sıcaklık hissettim . "Yemeğe gidiyoruz Sanem eve değil." diyen Barlas'ın önce eline sonra yüzüne baktım ki oda bunu anlayınca ellerini yavaşça çekti. "Vazgeçtim önce eve gidelim üstüne bir şey al. O kadar narinsin ki hemen üşümüşsün." dediğinde keyifsizliğimden ödün vermeyerek kafamı salladım.


Evden hemen üstüme bir kot ceket alıp Barlas'ın yanına gittim. " Sanem beni şaşırtıyorsun uzun zamandır ben söylemesem konuşmayacaksın yine ne düşünüyorsun." işte gerçekten bunu beklemiyordum bir anda kafamı "Hı?" diyerek Barlas'a çevirince burun buruna gelmiştik. Ben ilk davranan olarak kafamı önüme çevirdim "Yok bir şey biraz üşüttüm sanırım." diyerek kestirip atmaya çalıştım. "Peki öyle olsun." Barlas kolumdan tutup "Sakarlık üzerine bir bölüm olsa kesinlikle birincilikle bitirirdin." dedi eğer kolumdan tutmasaydı düşüyordum. Ama o kadar sakar değildim bu yüzden kendimi savunma gereği duydum. "Dalgınlıktan o sakar falan değilim." Barlas'ın dudağının kenarı kıvrılınca iyice sinirlenmiştim. İçimden 'Sakin ol Sanem.' diye geçirerek pizzacıya girdim. Neyse ki bura Haziran ayı olmasına rağmen soğuk olan havadan biraz daha ılıktı. 


Barlas'la siparişlerimizi verince sıkkınlığımdan kurtulmak istediğim için konuyu açtım. "Yarın için ne yorum yapmayı planlıyorsun?" diye sorduğumda "Anladım ben senin derdini Sanem." cevabını almam bir oldu. Tabii ki anlayacaktı çünkü o satırlar o kadar iyi anlatıyordu ki bizi adeta bizim için yazılmıştı . Tabii bu benim düşüncem Barlas'ı bilemiyorum belki umursamamıştır bile. "Yemekten sonra konuşuruz bunu." bu şimdi seninle konuşamam Sanem anlamına geliyordu. Başımı salladım ve gelen pizzamı büyük bir iştahsızlıkla yemeye çalıştım.


Pizzaları yedikten sonra sahile yürüdük. "Evet Barlas önce sen yorumluyorsun." diyerek Barlas'ın önüne geçip arka arka yürümeye başladım. "Niye önce ben?" tek kaşını kaldırıp soruya elbette "Çünkü çok iyi bir düşünce şeklin var o kafanın altında bulunan organı muazzam kullanıyorsun bu yüzden önce senin düşünceni bilmek istiyorum." Barlas sırıtınca elbette egosunu tatmin ettiğimi anlamıştım. "Peki."

 "Bataklık denilen şey hele ki bir insan hayatıysa o insandan uzak durmalısın huysuz," al işte yine bir gönderme yaptı " adamın düşünce tarzı kesinlikle yanlış bataklığa batmaktan kıza yüzünden korkmamalı çünkü kız en başından olacakları bile bile teslim etmiş olmalı ona ruhunu." işte tam kalbimden vuran bir sözdü bu. "Huysuz sıra sende."  


"Adam kesinlikle doğru düşünüyor artık kaybedeceği bir şey var  ve emin ol kadın zaten her şeyi bile bile ona ruhunu teslim ediyor." Barlas belimden tutup beni kendine çekince aramızda mesafe olsa da titremiştim. "Diyorum sakarsın diye inkar ediyorsun huysuz geç yanımda yürü." diyerek beni yanına çekmişti. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum çünkü onun için değersizdim oysa ben başıma gelecekleri bile bile teslim ediyordum ona ruhumu . "Çok saçma düşünüyorsun Barlas!" diyerek çıkıştım bir anda. "Daha bitirmedim ki huysuz," büyük bir heyecanla dinlemeye başladım "Eğer kadın adama çok değer veriyorsa işte adam o zaman korkmalı değer kolay kazanılmaz huysuz. Aşk değil , sevgi değil , arkadaşlık değil onların arasında ki bağ farklı o bağ sonsuz ve bu yüzden adam haklı ama dediğim gibi kadın ona fazla değer veriyorsa." işte şimdi bir gram da olsa sevinmiştim. "Peki adam değer vermesin mi sonuçta-" "Adam değer vermese zaten korkmaz." asıl şuan ağlamak istiyordum. Eve geldiğimi fark edince içimi garip bir his kapladı Barlas beni bahçe kapısında bırakıp ilerlerken "Barlas!" diye arkasından bağırdım.

 Arkasını dönüp yanıma gelince "Sarılabilir miyim?" diye sordum kendimi daha fazla tutamazdım. Kafasını salladığında kollarımı boynuna sardım karşılık dahi beklemiyordum ama Barlas beni şaşırtıp içinde kaybolacağım kollarını belime sarmıştı bile.

HAZAN VAKTİ #WATTYS2015Where stories live. Discover now