H.V-3

211 49 6
                                    

Bazen hiç kendinizi boşlukta hissediyor musunuz? Sanki ölmüşüm ve tüm hayatım adeta bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Dejavu yaşıyorum her nefes alışımda , ağladığımda,güldüğümde... Sanırım kafayı sıyırdım diye düşünüyorum ama sonra bir yerle dalıp giden insanlara yapıldığı gibi hayali bir el dürtüyor beni ve 'Hey sen yaşıyorsun!' diye uyarıyor. Bu çok kötü bir durum yaşamaktan korkuyorum çünkü insanlar herşey üstüme geliyor berbat bir haldeyim. Susuz kalmışım çölde su arıyormuşum gibi.Bazen o kadar çelişkili yaşıyorum ki hayatımı suyun içinde ateşle oynuyormuşum hissi veriyor bana. 

 Şu 2 gündür olanlar beynimin bulanmasını sağladı. Baş ağrısından düşünmek uyuyamaz hale geldim ağlamaktan göz altlarım tıpkı bir bağımlınınkiler gibi şişti ve morardı. Dudaklarım adeta pembeliğini yitirdi sudan başka bir şey görmeyen midemden bahsetmiyorum bile. Nasıl olurdu da herşey 17 yıl sonra yalnızca 1 günde patlak verirdi?

  Sabah psikoloğumun zoruyla 2 saatlik uykumdan kalktım. Banyoda işlerimi bitirip aynanın karşısına geçtim o kadar kötü görünüyordum ki bu halimi gören Cihat benimle dalga geçerdi. Aklıma Cihat gelince aynanın karşısında yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirdim gerçekten berbat görünüyordum.

 Üstüme siyah dar bir pantolon, kırmızı t-shirt , siyah deri ceket ve siyah botlarımı geçirip evden çıktım. Bu sefer kütüphaneye gidecektim uzun zamandır gitmiyordum zaten 2 gün sonrada okullar açılacaktı. Taksiye binip kütüphaneye geldiğimde telefonuma bir mesaj gelmişti mesajın Eylül'den olduğunu görünce sevinç çığlığı atmamak için zor tuttum kendimi.

"Dönüyorum birtanem :)" ah nasıl özlemiştim. "Özledim." yazıp gönderdikten sonra telefonumu sessize alıp kütüphaneye girdim. Adımımı atar atmaz içimi dolduran kitap kokusuna ister istemez tebessüm ettim.

 Görevliye kartımı verdikten sonra Eylül'le oturduğumuz yere oturdum. Fakat bir sorun vardı orada şuan başka bir çocuk oturuyodu hemen adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. Cidden mi? Bu çocuk beni takip ediyor olamaz herhalde değil mi? "Hey." diye fısıldadım çocuk bana bakmadı bile. Bugün güzel geçmeliydi neden bu kadar zorlaştırıyodu ki herşeyi. "Sana dedim duymuyor musun?" çocuk kafasını belli belirsiz çevirip önüne döndü. Pekala karşısına oturdum fakat dikkat çekmek istediğimi belirtmek için sandalyeyi çekerken adeta yerde çizikler bıraktım.

 Çocuk kafasını bile kaldırmadan başını onaylamaz şekilde salladı. Ne zaman görsem tartışıyordu fakat tartışmadan uzak olduğum için sesini duyamamıştım. Sahi sürekli tartışan biri nasıl olurda burada bulunurdu? Giyim tarzına bakıldığı zaman bile buraya ait olmadığı ortadaydı. Kumral saçlarının altında ki yüzünü incelemeye koyuldum yüzü o kadar kusursuzdu ki sadece...Bir tane yara izi vardı bu onun güzelliğini bozamaz diye düşündüm. Vücudunu incelediğimde 1.85 boylarında fakat çok fazla olmasada kaslı olduğu açıktı. Giyimi ise ne zaman görsem siyahtan ibaretti. Bu sefer siyah bir t-shirt altına eski siyah bir kot ve kolları olmayan koyu renk kot bir ceket giymişti. Bu cidden onu kusursuz yapıyordu. Onu incelemeye devam ederken kafasını kaldırdı neye uğradığımı şaşırıp bakışlarımı başka yöne çevirmeye çalışırken masada duran çantamı düşürdüm. 

 Çocuk yerden çantamı alıp ruhsuz bir yüz ifadesiyle çantayı bana uzattı ve kalkıp gitti. Ne yani bu kadar mı? Madem sen benim karşıma çıkıyorsun Kumral bende senin karşına çıkacağım! 

Hemen ardından bende kalktım ve onu takip etmeye başladım. Cidden şu 2 günde o kadar değişmiştim ki bunu bana yapacağımı söyleseler onları ayıplardım çünkü birini takip etmek çok kötü birşeydi. Çocuk git gide tenha sokaklara girmeye başlayınca biran ürpermedim değil. Buralarda ne işi vardı? Tabi ya o giyime ancak böyle tenha yerler yakışırdı fazla tehlikeli yerler...

 Bar olduğunu tahmin ettiğim yere girince arkasından girip girmeme konusunda kararsız kaldım çünkü başıma birşey gelebilirdi. Ama kaybedecek hiçbir şeyim yoktu değil mi? Hemen adımlarımı bara yönelttim. Ah! Burası fazlasıyla sigara ve ter kokuyordu insanlar buna nasıl dayanıyor çok merak ediyordum. 

 Çocuğun bir masaya oturduğunu görünce onun çarprazında olan barmene doğru yürüdüm karşısına oturup tırnaklarımı yemeye başladım burası kesinlikle bana göre değildi. Havası yoğun derecede tehlike içeriyordu. Korkmalı mıyım? Barmen bana seslenince irkilerek ona döndüm. Gülümseyerek "Sen buraya ait değilsin." dedi ben ise kaşlarımı çatmakla yetindim işini yapsa olmaz mıydı? Elinde ki bardakları kurularken çenesiyle onun olduğu yeri işaret ederek "Onun için mi geldin? Bak fıstık o istemeden onunla olamazsın ama sana başkalarını bulabiliriz." diyerek göz kırptı o ana beynimden vurulmuşa döndüm hem onun söylediklerine karşı hemde ne demek o istemeden onunla olamazsın? "Sen ne diyorsun!?" diyerek bağırdığımda başını iki yana sallayarak "Git buradan sen buraya ait değilsin zarar görürsün." dedi haklıydı şu saniye duruyor olmam bile hataydı bunun üzerine çantamı alıp ayaklandım fakat ayaklanmamla sert bir şeye çarpmam bir oldu. Kafamı kaldırdım iğrenç! Alkol sigara ve ter kokusunun karışıp beden bulmuş hali karşımda durmuş sakallarını kaşıyarak kötü bir şekilde sırıtıyordu. Aldırmamaya çalışarak yanından geçeceğim sırada kolumdan tuttu ben ne olduğunu anlamadan "Nereye gidiyorsun güzelim gece daha başlamadı." dedi alaylı bir ses tonuyla o iğrenç derecede alkol kokan nefesi yüzüme çarpınca çok saçma bir şey yaptığımı hatırladım onu takip etmiştim!Kahretsin!

"Bırak!" diye bağırmamla çoğu kişinin bakması bir oldu. "Ne o korktun mu?" diyerek kolumu dahada sıktı eminim orası morarmıştı. "Lanet olsun bırak beni!" diye bağırdığımda bu sefer herkes bize bakıyordu çoğu acınası bakışları yakalamıştım. O...O da bakıyordu! 

 Yanımda duran leş kokunun beden bulmuş hali beni sürüklemeye başladığında ne yapacağımı düşünürken gözlerimin yandığını hissetmiştim bile. Kapıya yöneldiğimizde arkadan bir el omzuma dokundu. Hayır daha fazlasını kaldıramazdım. Fakat omzumun üstünden baktığımda dokunanın o olduğunu gördüm ona yalvaran bakışlar atmıştım şu gereksiz insan topluluğunun içinde tek çarem O'ydu. 

   Önümdeki adamın önüne geçip bir yumruk atınca adam hazırlıksız olduğu için sendelemiş ve parmakları gevşemişti bu boşluktan faydalanarak hemen kumral çocuğun arkasına geçtim. O ise adama tekme atıp beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardı.Temiz hava yüzüme çarpınca içerinin ne kadar kötü bir ortama sahip olduğunu bir kez daha fark ettim. Bu sırada sessizliği onun şu zamana kadar duymayı merak ettiğim sesi bozdu "Ne işin var kızım senin burada?" daha çok ruhsuzluk içeren bir sözdü ne diyecektim ben seni takip ettim falan mı hayır! "Neden gelemez miyim?" diyerek sesimi sert tuttum. O ise kafasını geriye atıp " Oraya ait olmadığını az önce gördüm." dedi alayla haklıydı.

  "Herneyse." diyerek kestirip attı ve yürümeye başladı. "Hey!" diye arkasından seslenip ona yetiştim işte şimdi kendi hikayeme başlamak için bir olanak olabilirdi ilk defa istediğim birşeyi yapabilirdim.Yanına yetiştiğimde bana göz ucuyla bakıp hafifçe gülümsedi.

   "Adın ne?" diye bir soru çıktı ağzımdan bunu ben bile beklemiyordum. Cevap verir miydi ki? Bana dönerek "Barlas" dedi ne kadar güzel bir ismi vardı ama benim ki sormamıştı bile her ne kadar gurur yapma istediğimi yensemde utana çekile "Bende Sanem." dedim.Yol boyunca konuşmadı fakat bizim olduğumuz sokağa doğru gelince evimi öğrenmesini cidden istemiyordum. "Teşekkür ederim ben burdan gerisini giderim." dedim o ise sadece omuz silkmekle yetindi. Ne umursamaz birşey bu böyle. 

 Eve girdiğimde annemle biraz günümün nasıl geçtiğini tam doğruları söylemeden konuştuktan sonra odama çıktım ve üstümü değiştirip yatağa yattım. Başımı yastığa koyduğumda 2 gündür düşünüp uyuyamadığım olaylar geldi aklıma ama artık o olaylar yoktu. Artık düşünecek daha önemli birşeyim vardı. BARLAS...

HAZAN VAKTİ #WATTYS2015Where stories live. Discover now