•19• Rodrick-Tillman-George

15.7K 1.1K 121
                                    

EVETTT!!! BİLİYORUM YAZAMAYACAĞIMI SÖYLEDİM AMA İÇİMDEN GELDİ VE BAYRAM DOLAYISIYLA YAZIP GÖNDERİYİM DEDİM. İNŞALLAH İYİ ETMİŞİMDİR. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BU ARADA ELIZABETH KARAKTERİNİ DEĞİŞTİRDİM. 15. BÖLÜMDEN BAKABİLİRSİNİZ. YENİ BÖLÜM İÇİNSE DEDİĞİM GİBİ BÖYLE OLAĞANÜSTÜ HAL OLMADIĞI SÜRECE 9 AY BOYUNCA YOK. İYİ OKUMALAR. İYİ BAYRAMLAR -ArtemisWho

Sabaha karşı uyandığımda karşı yatakta George yatıyordu gözleri açık bir şekilde. Gece odaya gelince düşünürken uyuyakalmıştım ama stresten sabah erken uyandım. Ama anladığım kadarıyla George hiç uyumamıştı. İkimizin arasındaki sabit bir noktaya boş boş bakıyordu. Büyük ihtimalle bir şey düşünüyordu.

"Hiç uyumadın mı George?"dedim fısıltı şeklinde. Yeni uyandığım için sesim çıkmıyordu.

"Uyumadım." dedi hala boş boş o noktaya bakarak.

"Ne düşünüyorsun?"

"Seni.... Yaptığın şeyi. Neden yaptığını? Niye? Ne amaçla? Bundan sonra neler olacağını? Ne yapacağını? Ne yapacağımı? Her şeyi"dedi düşünceli bir sesle. Haklıydı. Ben de bilmiyorum ve o söyleyince birden hepsi başıma çökmüştü. Çok ağırlamıştım birden. İkimizde sustuk. İkimizde uzanıyor, ortamızdaki o noktaya boş boş bakıyor ve düşünüyorduk. Ben ne yapmıştım? Ölecektim. Hem de bu genç yaşımda. Acaba 18 olabilecek miydim? Bir gün ölecektim. Bunu biliyordum. Ama böyle olacağını bilmiyordum. En iyi ihtimal ecelim gelir ölürdüm. Ya da büyük ihtimalle ki bunun olacağına emin gibiydim yanlış bir şey yiyecektim ve ince bağırsaklarım buna dayanamayacak kanser olup ölecektim. Ama böyle olmayacaktı. Tam olarak ne zaman ölecektim onu bilmiyordum. İstatistiğini yapabileceğim kadar bile veri yoktu elimde. Sadece ölecektim. Tanınmadan yitip gidecektim. Bu aralar o kadar öleceğimi söylemiştim ki kendime ölmeyecek olsam bile bu inançla kesin ölürdüm. Ama tek düşünebildiği öleceğimdi. Sevdiklerimle bir daha anı sahip olamayacak şekilde ölecektim. Hiç Times Meydanı'na gidemeden, hiç iş görüşmesine gidemeden, hiç sevgilim olamadan, hiç çocuğum olamadan, hiç gerçek anlamda yurt dışına çıkamadan, hiç Artemis Tapınağına gidemeden...

"Sen düşündün mü Anka bunları? Öleceğini?"dedi George. Ben fark etmeden çoktan kalkmıştı. O güzel manzaralı penceremin önünde duruyordu. Sahi, yitip gidince o güzel manzarayı da bir daha göremeyecektim. Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Sadece kalkıp onun yanına gittim. O güzel manzaramı bir daha görebilmek için.

"Bazen diyorum ki kesin bir çıkış yolu olmalı. Bir insan ölümü böyle kabul edemez. Kesin bir çıkış yolu vardır..."dedi. Onu dinliyordum cevap vermeden.

"Ama düşünüyorum ve bulamıyorum. Anka hiçbir çıkış yolu yok. Sadece kara bir delik. Belki bir gün belki 1 ay belki 1 yıl sonra ölmüş olacaksın. Ne kadar dayanırsın bilinmez. Ama yitip gideceksin. Neden yaptın bunu? Gerçekten çok mu seviyorsun Eloy'u? Canını feda edecek kadar? Ayrıca aslında olmaman gereken bir işlemden geçtin Anka. Nerdeyse ölüyordun. Tek element olmadığın halde sana işlemi uygulamaya kalktılar. Ya daha o zaman ölseydin?"

"Ölmedim ama. Belki bakarsın her şey bittiğinde ölmem. İlk defa yaşayan denek olurum."dedim buruk bir şekilde gülümseyerek. Söylediklerime ben bile inanmıyordum.

"Belki."dedi sessizce.

"Yarın uyu. Uyanık kalmana gerek yok."

"Hayır. Bir görev aldım onu yerine getirmeliyim seni gözlemlemeli ve seni olabildiğince yaşar vaziyette tutmalıyım."

"Sen varken ben ölmem herhalde böylelikle ölmemiş ilk denek olarak tarihe geçerim."dedim espri yapmaya çalışarak.

"Dün onlara veda ettin ama şimdi daha zor olacak. Çünkü zamanını bilmiyorsun. Onları bir daha göreceğini düşündüğün bir zamanda bile ölebilirsin."haklıydı. Ya tam onları ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim zamanda ölürsem ya da kavga ettikten hemen sonra?

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin