•32• Erken

10.7K 887 87
                                    


Merhaba... Nasılsınız? Saçma oldu kabul ediyorum. Bütün akşam uğraştım ve sonunda bitirdim. Umarım iyi olmuştur ve hemen  paylaşmak istediğim için kontrol edemedim inşallah büyük yazım yanlışları yoktur. Varsa beni uyarın lütfen... Bu arada bu aralar takip ettiğim ve çok beğendiği bir dizi var 'The Magicians' ayrıca herkese de anlattığım. Anlatma nedenim de genelde o 3. bölümünde geçen Türkçe Büyü... Büyüye bayılacağınıza yemin edebilirim ama gerçek bir bayılmadan bahsediyorum :D Özellikle bölüm altındaki bir yorum beni benden aldı ve hakkı olduğunu söylemeliyim :D Ama büyü kısmını geçersek gerçekten beğendiğim bir dizi oldu. Bir şans verin derim.  Daha fazla boşboğazlık yapmadan bölümle başbaşa bırakıyorum sizi , diziye göz atmayı unutmayın ;), İyi Okumalar -Ç.T.


"Anka?" diye seslendi George birkaç kere yumuşak bir tonla. Sonunda gözlerimi kırpıştırıp uyandım.

"Ben gidiyorum, hazırlanıp kahvaltıya gel." dedi yumuşak ses tonuyla devam ederek. Ben de başımı salladım. Omzuma dokundu ve kapıya doğru gitmeye başladı.

"George?" dedim. Zamanı gelmişti. Her ne kadar arada (çoğunlukla) huysuz olsa da önemli zamanlarda ne yapması gerektiğini bilen ve bu dönemde -geçirdiğim bu deney döneminde- bana en çok yardım eden kişiydi.

"Efendim?" dedi bana dönerek.

"Teşekkür ederim." dedim. Daha çok dün gece bana soru sormamasını kastetsem de genel olarak konuşuyordum. Ama zaten George bunların hepsini anlayacak kadar zekiydi. Hatta belki de gördüğüm en zeki insandı. Cevap olarak sadece kafasını salladı ve son kez bana bakıp odasına doğru yola koyuldu. Düşünülecek çok şey vardı. Kafamda soru işaretleri azalmıştı. Ama kafam daha çok karışıktı. Ve ne düşündüğümü bile bilemeyecek kadar karışık... En iyisi bir duş almaktı.

....

"Önündekilerle oynamayı bitirip yemeğini yer misin? Dikkatimi dağıtıyorsun." dedi George. Ben de çatalı bırakıp elime bardağımı almıştım.

"Özür dilerim."

"Bu kadar dalgın olma. Ve benimle kahvaltı etme. Seninkileri kuşkulandırıyorsun. Sonuçta okulun delisiyim ben, hatırladın mı?"

"Özür dilerim."

"Özür dileme."

"Lütfen, lütfen konuşmayalım. Şuan sadece susmak istiyorum. Her zaman yaptığın şey. Lütfen bu sefer de yap."

"Öyle olsun. Ama habire üstünde düşünerek kendine işkence etmekten başka bir şey yapmıyorsun."

Hiçbir şey demedim. Haklıydı, her zamanki gibi. Ama ben de buydum. Hiçbir şeyi sindirmeden hareket etmek istemiyordum. Bir kere yaptım, içgüdülerimle hareket ettim ve bakın neler oldu...

Bir süre o yedi, ben sadece bardağımdaki suya baktım. Sonra Alejandro'nun tanıdık sesi duyuldu. Ama busefer geçen seferki gibi sesinde o eğlenceli ton yoktu.

"Merhaba, sevgili öğrenciler... Ben Alejandro. Bir duyurum var. 3 dakika içinde tüm öğrencilerin orta bahçede, yönetim binasının önünde toplanmaları gerekiyor."

"Bunun dünkü konuşmayla bir alakası olabilir mi?" diye sordu George. Olabilir miydi?

...

Yaklaşık 3 dakika içinde herkes toplanmıştı. Yönetim binasından Sevgi abla çıktı. Gözleri kızarmıştı. Yoksa?..

"Sevgili öğrenciler..." dedi çatallanmış bir sesle. Sonra öksürüp sesini düzeltti. Ve tek düze bir tonla konuşmaya başladı.

"Müdürümüz Lysander, dün gece... Öldü." Herkes sustu ve dondu.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin