•6• İlk Arkadaş

26K 1.5K 620
                                    

Ah... Güneş o kadar güzel bir şekilde yüzüme vuruyordu ki iyice mayıştım. Çok güzel bir uyku çektim. Demek çok yorulmuşum. Buranın güneşi ayrı bir güzel. Tamam sonuçta güneş aynı güneş ama bu ortamda ışınları daha bir masum, daha bir nazik. Sahi! Ben akademideyim değil mi? Artık buraya aidim. Bu gerçekten güzel bir duygu. Kalkıp bir güzel kahvaltı edeyim. Belki bu arada birkaç arkadaş edinirim. Sonra da odaya gelir Sevgi Abla'yı beklerim.

Soluma döndüm ve cep telefonumu elime aldım. Saate baktım. Sh*t! Gerçekten! Saat 9.30 olmuş. Yarım saat sonra Sevgi Abla gelecek. Ben daha giyineceğim, ve anket!! Onu doldurmayı unuttum. Gerçekten çok zekiyim!!!

Hemen üstüme bir şeyler giydim, etrafı topladım, anketi alıp çalışma masasına oturdum. Anket hangi dillerin eğitimini almak istediğimizle ilgiliydi. Bir sürü dil seçeneği vardı ve hepsi hakkında kısa bir bilgi veriyordu. Diller dünyada en çok kullanılma sırasına göre dizilmişti daha kolay seçelim diye. Seçeneklerde Mandarin, İspanyolca, İngilizce, Urduca, Arapça, Bengalce, Portekizce, Rusça, Japonca, Almanca, Cavaca, Türkçe... ve daha bir sürü dil vardı. Gerçekten hepsinden öğrenci var mı diye düşündüm bir an. Tamam büyük bir okuldu ama en fazla 100 öğrenci vardır. Bunu da Sevgi Ablaya soracaklarımın yanına koyup ankete yöneldim. Direk Fransızcayı seçtim. Kesinlikle öğrenmek istediğim dildi. Diğer seçenek olarak İspanyolcanın iyi olacağını düşündüm ve onu da işaretledim. Şimdi de son seçeneğim. Acaba ne seçmeliydim? Japonca, Çince gibi bir dil seçemezdim. Çünkü aşağıdaki bilgilendirmede onları seçecek öğrencilerin yalnızca 2 dil seçme hakkı olduğu yazıyordu ve ben çoktan 2 tane dil seçmiştim. Ve son olarak öğrenmem kolay olsun diye Almanca'yı seçtim. Nasıl olsa lisede bir yıl görmüştüm. Diğer yıllar da gördüm ama derslerde deneme çözmemiz isteniyordu. Sınavlardan öncede sorular veriliyordu zaten. O yüzden 'Wie geht es dir?' den fazlasını bildiğimi söyleyemem. Tam da anketi katlayıp zarfa koyarken kapı çaldı.

"Geliyorum." hemen zarfa koydum. Adımı, soyadımı, oda numaramı yazdım ve kapıya bakmaya gittim. Gelen tabiki de Sevgi Ablaydı.

"Günaydın. Kahvaltı ettin mi?" mahçup bir şekilde baktım.

"Tahmin etmiştim. Seninle terziye gidelim. Yolda sana poğaça getirmiştim onu yersin. Peki form hazır mı?" elimdeki formu gösterdim.

"Evet. Onu hazırladım en azından."

"Onu alayım ben. Hazırsan çıkalım artık."

"Hazırım. Hadi çıkalım." kapıyı kilitledim ve çıktık. Yolda giderken bana bilgi veriyordu.

"Şimdi üniforman için ölçülerini almaya gideceğiz. 1.sınıflar ile üst sınıfları ayırmaya yarayan şey formalarındaki armalardır. 2.sınıfa geçince öğretim yılının ilk haftasının sonunda yapılan törenle hepsinin elementleri formalarına işlenir. Bu, artık element eğitimine başladığının göstergesidir. Ve ayrıca kimin hangi element sahibi olduğunu bu şekilde anlarız. Biriyle tanışırken eğer elementini sorarlarsa önce yükseleninden geleni sonra burcundan geleni söylersin. Bu okulumuzda olan bir kural. Böylelikle de hangi elementi daha güçlü kontrol edebileceğini anlarız."

Bu arada idari binayı da geçmiş ve patikalı yoldan açıklığın bulunduğu yöne doğru sapmıştık.

"İleride bir terzi, market gibi önemli ihtiyaçlarını karşılayacak birkaç yer var. Oradan istediğin gibi yararlanabilirsin. Para işi ise her yıl için sana verilen bir burs var. Onu harcayabilirsin. Akşam ders programını getirirken kartını da getireceğim. Ayrıca burada bulamadın ürünler olursa internetten sipariş etme özgürlüğüne sahipsin. Her ayın 1'inde bilişim merkezinden toplu siparişler veriliyor. Oraya gidersen sana yardımcı olurlar."

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin