•33• Savunma Dersi

12.1K 898 110
                                    

Merhaba sevgili okuyucularım... Gecenin bu saatinde sonunda bölümü bitirdim ve galiba en sevdiğim bölümlerden biri oldu diyebilirim çünkü içinde bir sürü element hareketi var ve hepsinin resimleri var. Hayalinizde daha iyi canlandırabileceğiniz bir bölüm oldu. Ben bu hikayenin içine resim koyma işine tek kelimeyle BA-YIL-DIM! Bu arada bir sürü resim olduğu için internetinize biraz zorluk çıkarabilir bu yüzden en baştan özür dilerim :( Neyse bir bölümü daha aksatmadan getirdiğim için mutluyum. Sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Büyük ihtimalle çoğunuz şuan rüya görüyordu çünkü insanlar benim gibi işsiz değil okulları var ama şimdi okumasanız bile uyanınca sizi bölüm bekliyor olacak. Daha çok uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Ve sizleri seviyorum... İyi okumalar... Ç.T.

Bekliyorduk... Kimi beklediğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Lysander'in odasındaydık. Yani... Eskiden Lysander'in odasıydı, şimdi ise Sevgi Abla'nın. Bu duruma Frau Müller'in sevindiğini söyleyemeyeceğim. Zaten hiçbir zaman Sevgi Abla adına sevindiğini görmemiştim ya da aynı şeylere sevindiklerini... Sevgi Abla Lysander'in koltuğunda oturuyordu. Rodrick müdür masasının hemen önündeki sehpanın üstündeki laptopla uğraşıyordu. Sandra Rodrick'in karşısında kaşlarını çatmış bir vaziyette oturuyordu. Eloy Sevgi Abla'nın yanında ayaktaydı ,bizden uzakta. Biz ise kapının yanında ayakta duruyorduk.

"Kim gelecek?" diye sordum tekrardan George'a.

"4 sefer önce de söylediğim gibi: Bilmiyorum!" dedi George bıkkınlıkla.

"Bu toplantı değil mi? Genelde hep bu kadar kişiydik bir de Lysander. Şimdi Lysander öldüğüne göre kimi bekliyor olabiliriz?"

"Darrenları belki de?"

"Ama hiçbir strateji toplantısına katılmadılar ki?.. Yani demek istediğim asıl kararları hep onlar olmadan alıyorduk. Böyle bir toplantı değil mi yoksa? Ayrıca gizlilik önemli diyorlardı. Onlar olursa gizlilik tam olur mu?"

"Bak Anka, bilmiyorum! Ben de bir şey bilmiyorum. Belki de başka bir toplantıdır. Ben de senin gibi bilgisizim bu konuda. Artık başka soru sorma."

"Sormam gerekiyor, sormam gerekiyor çünkü..."

"Eloy mu?" diye sordu George içimden geçenleri yine doğru tahmin ederek.

"Her zaman bizim yanımızda olurdu toplantıda. Arada elimi tutardı. Şimdi ise çok uzakta. Ayrıca gözlemcilik görevinden bile istifa etmiş. Çok fazla tepki vermiyor mu?" dedim isyan ederek.

"Görünürde öyle ama belki de kendisi istifa etmemiştir. Öğrenmeden bilemeyiz."

"Belki kendisi istifa etmedi ama sonuçta gitti ve şuan uzakta duruyor. Sence... Beni artık sevmiyor mu?"

"Ne?!." diye bağırdı bir anda George. Şimdiye kadar sessiz konuşuyorduk. Bir anda bağırınca herkes bize döndü.

"Pardon." dedim elimi kaldırıp. Herkes işine döndü, beklemeye...

"Kafayı yiyeceksin bir gün düşünmekten Anka. Saçmalıyorsun iyice. Eloy'dan bahsediyoruz. Benim dostum, senin abin olan Eloy. Öyle bir şey mümkün değil." dedi fısıltıyla konuşmaya devam ederek.

"Emin misin? Hiç de öyle görünmü-"

"Yeter artık. Kafanda kurma, o kafanı sadece ateşe odakla. Sana ne dedim? Ateş ve köstebek... Sadece bunlara odaklan. Eloy'a zaman ver. Şok geçirmiş olmalı... Toparlanmaya ve yalnız kalmaya ihtiyacı var." Sustum, ne diyebilirdim ki? Haklıydı. Keşke, sadece Eloy yanımızda olsaydı... Yanıbaşımızda... Biraz daha zaman geçtikten sonra kapı tıklatıldı ve içeri Darren, Maurissa arkalarından da Tillman ve Octivia girdi.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin