11.3- Berf-u Memnu

183 11 0
                                    


MULTİ: SARP~BERFU

Maaşımı almanın verdiği mutluluk tarif edilemezdi. Kendi paramı kazanmak ilk andan beri bambaşka duygular yaşatıyordu bana. "Su,dalgın gibisin sanki? Neyin var?''

''Babam abimi yurt dışına yollamışta. Pardon pardon yeni bir olaya karışmaması için kaçırmış. Şimdi oradakilerin canını düşünüyorum,'' dedi alayla. ''Sevgili abim bu sefer ne yapıpta uluslararası skandala imza atacak bakalım.''

''Belki böylesi daha iyi olur. Yani onun için."

''İnşallah.'' Yanağını yumruğuna yaslayarak ''Asıl senin neyin var?'' diye sordu. ''Sanki bugün maaş günü değil senin kovulma gününmüş gibi. Niye suratın böyle?''

''Su biz Sarp'la bir haftaya boşanacağız. Hatta,'' dedim duvar saatine bakarak. ''Altı gündende az kaldığını söyleyebilirim.''

''Neden? Affedersin bende öyle sordum ama özel değilse anlatabilirsin diye...''

''Önemli değil. Zaten özelide kalmadı. Biz aslında onunla Baray'ın velayetini alabilmek için evlenmiştik. Yani hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi evli çiftlerden olmadık. Hatta aynı evde bile kalmıyorduk ta ki... ta ki annesi çıkıp gelene dek.''

''Sarp sana gerçekten aşık gibi ama. Pek rol yapıyor gibi bakmıyordu sana.'' Oflayarak kafamı masaya yasladım. ''En fenasıda bu ya işte. Yapmıyor.'' Ona evlenme teklifi ettiğimde düşünmeden yanıtlaması bundandı. Bana karşı olan hisleri yüzündendi.

"Bir saniye. Olaya gel ya! Şimdi evcilik oyunu gerçek mi oldu? Adam harbiden sana aşık oldu öyle mi?''

''Zaten öyleydi. Yani öyleymiş. Bilseydim böyle bir şeye kalkışmazdım Su. Ben ne yapacağım söylesene bana bir?'' Onu kırdığımda bende kırılıyordum. Altı gün sonra yollarımız kesişmemek üzere ayrılacaktı. Sarp'ın mahkemede boşanmak istediğini söyleceğini, o kararlılığı gözlerinde görmüştüm.

O kendisini istemeyen bir kadına takılıp kalmayı doğru bulmuyordu. Belki benden sonra İlayda'yla denerdi şansını. Sonuçta İlayda onu seviyordu.

''Sen sevmiyor musun bu adamı?''

''Bunu nasıl anlayabilirimki?'' Gülümseyerek elimi tuttu ve kalbime götürdü. ''Al koy elini kalbine ve en güzel anınızı düşün. Sana en özel hissettirdiği.''

''O zaman anlayacak mıyım?''

''Sen yap bir.'' Gözlerimi kapatınca canlanan ilk manzara beni odada kapının arkasında öpüşü oldu. Su'yun karşımda oturduğunu unutup gülümsedim. ''Şimdi dürüstçe cevap ver. Aşk ne sence?''

''Aşk,'' dedim hâlâ gözlerimi açmamışken. ''Aşk, ortada sebep yokken tartışmak, biraz yanlış anlamak... Ee birazda kıskanmak galiba.''

''Gördün mü? İstesen yeni şeyler türetip artırabilirsin bu tanımları. Mühim olan bu tanımı yaparken kimden ilham aldığın.'' Geri dönülmez karara altı gün kalmışken benim olası bir hataya davetiye çıkartmamam gerekiyordu.

Hislerimi yanlış yorumlayıp, biraz heyecanı aşkla karıştırmaktan ölürcesine korkuyordum. Gözlerimi açıp oturduğum yerden kalktığımda kapı açıldı ve Sedat Bey içeri girdi. ''Kızlar, gelin benimle." Su ile ikimiz onu takip ettik.

Genelde önemli toplantılar için ayrılan büyük salona girdik. Salondaki koltuklar kaldırılmış ve genişçe bir alan ortaya çıkarılmıştı. Bu odaya sadece işe alındığım gün Su'yun gezdirmesiyle girmiştim o kadar. ''Ne oluyor Sedat Bey?''

''Kerem Saper size ne çağrıştırıyor?" Bana ismi ve soyismi uyumlu bir adamdan başka bir şey çağrıştırmazken bu mesleğe yıllarını vermiş Su'ya benden çok daha fazlasını çağrıştırdığı açıktı. ''Sizden başarılı olmasın kendisi çok başarılı bir yöneticidir,'' dedi Su heyecanla.

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin