3.1-DNA testi

610 23 0
                                    

MULTİ'YE DİLAN'I KOYDUM

Teşhis için gittiğimiz hastanenin morgunda bir an gözlerimin önü karardı ama toparlandım. Duvara tutunarak içeri girdiğimde yanımda Sarp vardı. Her ihtimale karşı yanımdaydı. Görevli, buz gibi dolaptan çıkardığı küçük siyah torbayı açmadan önce dönüp Sarp'a baktım.

Gözleri kıpkırmızıydı. Kendisini sıkıyordu. Görevli, fermuarını usulca indirdi. O an oradaki oğlumsa onu o halde görmeden ölmeyi diledim. Oğlumu ölü görmektense ölmeyi tercih ederdim. Torbanın açılan kısmından gördüğüm yüzle gözyaşlarım arttı.

Sarp'ında gözünden yaş geldiğini gördüm.

Dışarı çıktığımızda Dilan'da Zuhal'de bizden bir şey demememizi bekliyorlardı. ''O mu?'' dedi Dilan. ''Baray'ımız mı?'' Yine aynı şey oluyordu. Sevinmekle sevinmemek arasında gidip geldiğim ikinci noktadaydım. İlki hastanede ölen minik bir kızın küçük kalbi benim oğluma hayat bağışladığındaydı...

Ve birde şimdi.

Siyah torbanın içinde yatan can oğlum değildi. Ama bir annenin oğluydu. Benim değil belki ama başka bir annenin yüreği cayır cayır yanıyordu şu an. Sevinmem gerekiyordu. Oğlum hayattaydı ama öyle bir şeydiki bu. Sevinsem günah işliyormuşum gibi hissettiriyordu.

''O değil,'' diye fısıldadım gözyaşları içinde. ''Ama kim bilir hangi annenin oğlu?''

''Çok şükür Allah'ım,'' dedi Zuhal. ''Onu bize bağışladın çok şükür.''

''Sarp,'' dedim. ''Oğlum yaşıyor ama onun yaşında minicik bir çocuk toprağa karışacak. Hayat çok zalim Sarp, çok zalim.'' Biz merdivenlerden çıkarken bir kadın bağıra çağıra ağlayarak iniyordu. ''Yavrum! Yavrumu verin bana! Ölmedi o! Yalan söylüyorsunuz! Yavrumu verin bana!''

Sarp,kadının yakarışlarıyla yaşadığı anı anımsamış olsa gerek merdivenlerde duraksadı. O da hastane odasında bu kadıncağız gibi bağırmıştı. Ama kimse onu dinlememiş,kimse ona kulak vermemişti.

''Bende...'' dedi Sarp donuk bir ifadeyle.

''Bende yalvarmıştım. Prensesimin üzerini örtmeyin o karanlıktan korkar,nefes alamaz diye çok yalvarmıştım. Kimse umursamadı. Şimdi o kadına da kimse çocuğunu vermeyecek. Sabah olunca bir şeylerin farkına varmaya başlayacak. Artık çocuğunun olmadığını anladığındaysa yaşamak için sebebinin kalmadığını düşünecek. Belki de-"

''Sarp,'' dedi Dilan uyarırcasına beni göstererek. ''Hadi gidip Baray'ı arayalım lütfen.'' Sarp kafasını iki yana sallayarak silkelendi. ''Gidip Baray'ı bulalım.'' Dördümüz Sarp'ın arabasına binip sokak sokak gezmeye başladık. Bu sonuç vermezse kapı kapı gezmekte ihtimaller arasındaydı.

''İlk parka bakalım. Belki geri dönmüştür.''

💌💌💌

Oğlumla ilgili gördüğüm kabustan ötürü hoplayarak uyandım. Üzerime Sarp'ın montu bırakılmıştı. Arabaya doğru gelen Sarp'ı gördüğümde hızla arabadan indim. ''Bir haber mi var?''

''Evet, evet var Berfu. Trafik ışıklarından en son görüldüğü yer tespit edildi. Az kaldı bulacağız onu.''

''Beni neden uyandırmadın Sarp? Bende arardım oğlumu.''

''Sabaha kadar aradın zaten Berfu. Yarım saattir uyuyorsun sadece. Uyandıramadım.''

''Peki kızlar? Onlar nerede?''

''Onlarda etrafa sormaya gitmişti. Ben haber vereyim. Sende bin hemen gidelim.'' Arabanın Ön koltuğuna otururken elimdeki montunu sıkıyordum. Sarp arayıp kızlara haberi verdi. Yolda yeni bir telefon daha aldık. Bir kadın sokakta bir çocuğa rastladığını ihbar etmişti.

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin