"Hiçbir kabus bu kadar uzun sürmez Meto. Uyanmam lazım artık, uyanmam lazım." başını Mert'in omzuna dayayıp hıçkırıklarını serbest bıraktı Muhammed Emin.

Hastaneye geldiklerinde büyük bir kalabalıkla karşılaştılar. Muhammed Emin arabadan inip amcasının yanına geldiğinde gözlerinde o acıyı gördü. Yıkılmıştı, bastığı yerleri titreten adam yıkılmıştı. Artık vücudunun onu taşıyamayacağını anlayınca amcasının yanındaki sandalyeye oturdu. Anlamıştı bundan sonra babası olmayacaktı yanında.

"Ne zaman göreceğim onu?" akan gözyaşlarının izin verdiği müddetçe konuştu Muhammed Emin.

"Birazdan... " Mustafa Kemal bey yeğeninin ağladığını görünce elini omzuna atıp konuştu.
"Ağlama oğlum herkes sana bakıyor aşiret reisleri burda yakışmaz erkek adam ağlamaz."

"Amca acının cinsiyeti olur mu hiç? Benim yüreğim yanıyor, babam gitti. Çınarım devrildi kim ne düşünmüş umrumda bile değil. Nasıl oldu? Ne oldu da bir anda...."

"Zamanı değil oğlum önce acını yaşa babanın yasını tut sonra sana herşeyi anlatacağım."

"Amca ne demek zamanı değil babamın nasıl öldüğünü bilmeyecek miyim ?"

Tam o sırada görevli gelip görebileceklerini söyledi. Muhammed Emin, Mustafa Kemal bey ve oğlu Abdullah morga doğru yürümeye başladılar. Babasının naaşını görmeye gidiyordu. Nasıl beyni bunu idrak etmiş olabilirdi ki? Beyni uyuşmuş gibiydi. Kendini bir robot gibi hissediyordu Muhammed Emin. Kim nereye çekerse oraya gidecekti. Düşünme yetisini kaybetmişti.

🪢

Asi babasından önce eve yetiştiği için Allah'a şükür etti. Yoksa gerçekten büyük bir olay kopabilirdi. Elindeki mezuniyet belgesine bakıp gülümsedi buna sahip olmak için neler çekmişti. Ama sonunda başarmıştı işte tam anlamıyla aşçıydı artık. Şimdi tek yapması gereken babasını ikna edip bir yerde çalışmaya başlamaktı. Birden evin kapısı öfkeyle açılıp babası giridi içeri. Asi korkuyla yerinden sıçradı.

"Baba ne oldu sana böyle?"

Ahmet beyin korkudan bütün vücudu titriyordu."Sss-u s-u su ver bana."

Asi koşarak mutfaktan bir bardak su getirdi. Ahmet bey suyu bir dikişte içti.

"Baba ne oluyor?" diye endişeyle sordu Asi.

"Bittim ben kızım ben bittim. Yaşatmazlar beni o manyaklar."

"Kim baba ne oluyor?"

"Eroğlu aşiretiyle başım belada kızım."

"Baba aşiret mi var bizim buralarda? Kalmadı öyle şeyler artık hem ne hata yaptın ki bu kadar korkuyorsun?"

"Onlar Mardin' den buraya geldiler zamanında, kökleri sağlam."

"Baba ne yaptın ki bu kadar korkudan titriyorsun?" diye sorusunu yineledi Asi. Babasının durumuna bakılırsa çok ciddi bir mesele olmalıydı.

"Ben yapmadım hataydı inan bana kızım hataydı. Ormanda bir iki kuş avlayayım dedim silahı ateşledim baktım ki önüme yığıldı."

"Ne? Kimi vurdun baba kimi yaraladın?"

"Yaralı değil öldü."

"Öldü mü? Baba katil mi oldun?"

Asi neye uğradığını şaşırmıştı bunlar çok ağırdı. Babası bir insanın hayatına son vermişti. O yeni bir hayat kurmayı planlarken yine her şeyi mahvetmişti babası.

"Hayır kızım ben katil değilim. Beni duymuyor musun? Yanlışlıkla oldu. Allah kahretsin o adam beni görmeseydi."

"Seni görmeselerdi kaçacak mıydın yani? Sana inanamıyorum baba bir insanın ölümüne neden oldun ama sen kendi derdini mi düşünüyorsun?"

KÖRDÜĞÜM Where stories live. Discover now