BÖLÜM YİRMİ DOKUZ

49.9K 3.1K 259
                                    

Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalışırken, bir hastam vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalışırken, bir hastam vardı. Zehra.

Henüz okuldan yeni mezun olmuştum, yalan yok, hastaneye her gidip, orada hayatın zorluklarıyla başa çıkamayan o insanları gördükçe onlar için içim sızlıyordu. Kaç defa eve, insanların yaşadıklarına hüngür hüngür ağlayarak dönmüştüm, kaç defa Yasemin'in dizinde hıçkırırken, 'ben bu mesleği yapamayacağım' diye düşünmüştüm.. Ama beni en çok şaşkınlığa uğratan Zehra'ydı.

Çok gençti daha. Benden bir iki yaş büyüktü belki de, çok güzel bir kızdı. Beline kadar uzun, dalgalı saçları vardı. Saçlarını çok severdi, hatta bu konuda takıntılıydı bile diyebilirdim. Zümrüt yeşili gözleri, çilli yanakları vardı. Çok güzeldi. Onu bazen bahçeye çıkarırdım, oradaki diğer herkesten çok daha farklıydı. Bahçede, banka oturur, suratında anlamlı, buruk bir gülümsemeyle etrafı izlerdi. O kadar güzeldi ki, onu öyle otururken, suratında o bakışla görseydiniz karşısına oturup, 'sana ne yaptılar?' diye hüngür hüngür ağlardınız.

Zehra, şizofreni hastasıydı. Bir gün ailesi onu kendini öldürmeye teşebbüs ederken yakaladıklarında, ne yapacaklarını bilememiş, gencecik kızlarını hastaneye bırakmak zorunda kalmışlardı. Hastalığından ve çekingen tutumundan dolayı, Zehra'ya yaklaşmak çok zordu. İlk başlarda yanında otursam bile varlığımı görmezden gelir, sanki orada yokmuşum gibi sessizce otururdu. Bazen sanki karşısında birisi varmış gibi, ona anlamsız kelimeler kullanır, konuşmanın sonunda ya sessizce ağlar ya da gülerdi. Zamanla bana alışmıştı.

Bir gün, bir ilkbahar gününde Zehra'yı yine bahçeye çıkarmaya karar vermiştim. Hep oturduğumuz banka geçmiştik. Ben her zamanki gibi sessizce ağaçları izleyeceğiz diye düşünürken, Zehra kafasını ağırca bana çevirmişti. Ki bu bile beni şaşırtmıştı, çünkü normalde kolay kolay göz teması kurmazdı. Normal bir tonda, "Bana ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?" diye sormuştu. Sonra her zamanki o hüzünlü gülümsemesini takınıp, "Aşık oldum." demişti omuzlarını silkip. Bu kadar. Aşık oldum. Ama o iki kelimenin ağzından çıkışında, omuzlarını yorgunca silkişinde öyle büyük bir yenilgi gizliydi ki, sıkı sıkı sarılmak istemiştim Zehra'ya. Sonra konuşmaya başladı. Bir adama aşık olmuş Zehra. Çok aşık olmuş hem de. "Canımı istese, hiç sorgulamadan kalbimi çıkarıp eline verirdim." demişti. Gelinlik giydim, dedi. Sevdiğim adama tamamen ait olmak için gelinlik giydim. "Masaya oturdum, tüm sevdiklerim karşımda. Bekliyorlar. Nikah memuru yanımda. Bekliyor. Ben gelinliğimle oturmuşum, bekliyorum. Gelmedi," Gözleri dalmıştı uzun uzun, sonra başını ağırca iki yana sallayıp, "Nikah memuru beklemedi daha, gitti. Sonra arkadaşlarım gitti yavaş yavaş.. En son ailem kaldı, annem yalvardı kalk kızım diye. Sonra onlar da gitti. Ben kaldım. Bekledim. Bekledim. Haber etmiş sonra, ben yapamam diye." Günlerce gelinliğini çıkarmamış Zehra. Beklemiş. Saçı bozulmasın diye yatmamış, makyajı bozulmasın diye ağlamamış. Karşılığında alabildiği tek şey "Yapamam Zehra." olmuş. Bir de paramparça bir kalp.

CANAVARIN KALBİ (İTALYAN SERİSİ#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin