BÖLÜM ON DOKUZ

80.6K 3.4K 609
                                    

Ertesi gün Del Piero ailesinin karşısına el ele çıktıklarında kimse şaşırmamış gibiydi.

Antonio hafifçe gülümseyip önüne dönmekle yetinirken, Yasemin kaşlarını kaldırmış, bir süre dik dik Tommy'ye bakmıştı. "Sürekli ülkeler arası yolculuk yapmak zor olmuyor mu Moretti?" dedi adama imayla, kuzenini üzdüğü için Tommy'yi henüz affetmemiş gibiydi.

Fakat bu Tommy'nin umurunda bile değildi. Merve ile yanyana sandalyelere otururken, karşısında kalan Yasemin'e alaycı bir tavırla sırıttı, "Merak etme, kızıl. Yeterince uçak milim var." Neyse ki Yasemin bu laf dalaşını fazla uzatmadı, laf sokmaları bir yana elbette Tommy ve Merve'yi tekrardan yan yana gördüğü için o da çok mutluydu. Bu koca adamın nasıl bir kalbe sahip olduğunu ve hayatın ona sunduğu zorlukları biliyor, kuzeniyle birlikte birbirlerinin yaralarına merhem olmalarını diliyordu sadece.

Fabri, Tommy'ye bakıp pis pis sırıttı, "Tam vaktinde geldin mio amico. Kızını tavlamama şu kadar kalmıştı." dedi, parmakları arasında kısacık bir mesafe göstererek. Bu laflarının Tommy'yi kızdırmak için olduğu barizdi, ve Tommy bu oyuna anında kanmıştı. Genç adama ters ters bakıp, "Rüyanda!" dedi, sonra duraksadı, "Ah, hayır, eğer o gözlerinin yerinde kalmasını istiyorsan rüyandan da Merve'yi uzak tutsan iyi edersin, küçük boy Del Piero!" diye homurdandı. Merve, adamın bu tavrına masadaki diğerleriyle güldü ama ona bakarken gözlerinin sevgiyle dolmasını engelleyemedi.

Tommy bu sevgi dolu bakışların farkında olarak ve bunlardan minnet duyarak, masanın altından Merve'nin elini sımsıkı tuttu. Birkaç ay önce ona birisi bir kadın için kendini değiştirmek isteyeceksin, dese suratına bir tane çakar ve ona siktirip gitmesini söylerdi. Ama şimdi buradaydı işte! Nefret ettiği ülkede, yanında değer verdiği kadınla birlikte. Dostlarının yanında. Hayat eskisi kadar berbat gözükmüyordu artık gözüne.

Yine de Tommy burada daha fazla durmak istemiyordu. Sabah Merve'yle bunu konuşmuşlar ve Merve'de durumu anlamıştı, bir iki gün içinde Londra'ya geri döneceklerdi. Tommy, kötü anılarının bulunduğu bu şehirde daha fazla durursa delirebilirdi. Senelerdir İtalya fobisini bir türlü yenememişti.

Eğlenceli geçen bir kahvaltının ardından, Antonio ile birlikte çalışma odasına çıktılar. Ailesinin yanından ayrıldığı anda Antonio'nun suratındaki huzurlu ifade silinmiş, yerini öfkeli bir tavır almıştı. Tommy arkadaşının çok gergin gözüktüğünü düşündü, ve bunu ona da belirtti.

Antonio içini çekti, "Sana söylemem gereken şeyler var." dedi gergin bir sesle.

Tommy homurdandı, "Yine neler oluyor Tony?" Kahrolası bir günü huzurlu geçemeyecek miydi?

"Biri evini.." Adamın bakışlarını görünce düzeltti, "Yani babanın evini satın almış."

Tommy bir süre anlamayarak kaşlarını çattı. Babasının evi mi? Annesinin öldüğü, Tommy'nin çocukluğunun geçtiği o korku evi mi? Adam uzun süredir o ev hakkında hiç düşünmemişti. Babasının tüm mirasını reddettikten sonra, onun mallarına ne olduğu hiç umurunda olmamıştı. Özellikle o evden bahis açıldığında, tüylerinin ürperdiğini hissediyordu. "Ee? Ne olmuş yani? O ev senelerdir boştu, yeni satıldığına şaşırdım aslında bakarsan."

"Sen mirası reddettikten sonra Gaspare'e ait her şey amcana kaldı." diye açıkladı Antonio. Tommy, bir an amcasını düşündü. Babasından küçüktü ve işe yaramaz herifin tekiydi. Abisi gibi mafya işlerinin içine hiçbir zaman girmemişti; bu ortamlarda takılamayacak kadar korkaktı. Gaspare kardeşinden haz etmezdi, aralarında yakın bir ilişki hiçbir zaman olmamıştı ama adam maddi olarak hep abisinden geçinirdi. Gaspare'de buna izin vererek sessiz kalırdı. "Ev babanın ölümünden ve sen gittikten sonra senelerce boş kaldı, içine bile dokunmadılar. Ama bu sabah satılmış," Dişlerini sıktı. "Lorenzo Romano satın almış evi."

CANAVARIN KALBİ (İTALYAN SERİSİ#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin