BÖLÜM ON BİR

75.8K 3.5K 505
                                    

Aslında bakarsanız o perşembe günü gayet güzel başlamıştı.

Gözlerimi, suratımın bir tarafında kışkırtırcasına gezinen yumuşak dudaklar ve diğer tarafında gezinen ıslak bir dille açmıştım...

Islak bir dil mi?

Neler olduğunu anlamam biraz uzun sürmüştü, kendime geldiğimde az önce beni öpmekte olan Tommy geri çekilmiş, kahkahalarla, hevesli Dexter'ın suratımı yalamasını izliyordu. Dexter'ı suratımdan uzaklaştırarak homurdandım, "Oğlum.. ne yapıyorsun?" Dexter dilini dışarı çıkıp havladı ve yatakta iki kere zıplayıp, suratımı son bir kez yaladı. Onun bu tatlı halleriyle ben de kıkırdadım, ve patilerinden yakalayıp kendime çektim ve burnundan öptüm. Tommy, başını tek elinin üzerine yaslanmış sırıtarak yatakta bizi seyrediyordu. Hmm... çıplak üstüyle birlikte.

Ona kötü kötü bakıp, kucağımda tepinen Dexter'a hitaben, "Bu hareketleri bu kötü adam mı öğretiyor sana yoksa?" diye imayla konuştum. Dexter sanki neyden bahsettiğimi anlamış gibi havladı, Tommy ise bir kahkaha atıp Dexter'ı kucağımdan alıp yere bıraktı ve beni tekrardan yatağa itip, güzel ve uzun bir sabah öpücüğü verdi.

Geri çekildiğinde suratında güzel bir gülümseme vardı. "Günaydın vahşi şey." diye mırıldandı.

Sırıttım. Sakalını okşayarak, "Günaydın seksi şey." diye karşılık verdim. Tommy onun için yeni bulduğum hitabıma güldü, bana son kez kısa bir öpücük verip yataktan ayağa kalktı. Ben ise yatağa uzanmış, onun güzel, kaslı vücudunu seyrediyordum. Çıplak uyumak gibi bir adeti vardı ve eh, ben de sabahları kalktığımda yanımda bir heykel vücuduna sahip yakışıklı bir adam görmekten hoşlanıyordum.

Ben gözlerimi tıpkı bir sapık gibi kalçasına dikmişken, banyoya ilerledi ve içeriye girmeden önce kafasını döndürüp, bana pis pis sırıttı. "Kahvaltı sırası sende."

Tüm hevesim kaçmıştı. Tommy beni gıcık ettiğinin bilincinde gülerek banyoya girdi, ben ise yüzümü yastığa bastırıp ağlama sesleri çıkardım. Fakat beş dakika sonra, ayağa kalkmış, üzerime Tommy'nin tişörtünü geçirmiş mutfakta kahvaltı hazırlıyordum.

Tommy on beş dakika sonra duştan çıktığında ben kızarmış ekmekleri masaya koyuyor ve kupalarımıza kahve dolduruyordum. Artık çoğu geceyi bende geçirdiği için buraya kendisi için bir sürü kıyafet ve iç çamaşırı getirmişti. Belindeki havlusunu çıkarıp hızlıca kurulandı ve üzerine sadece bir baksır giyip, masaya, yanıma yaklaştı. Bu adamın çıplak gezmekle problemi neydi bilmiyordum ama, vücudundan çekinmediği kesindi.

Boynuma ufak bir öpücük kondurup, sandalyeye oturdu ve ben de yerimi aldım.

Arada o veya ben masum bakışlarla yanımıza yaklaşıp, ona bir parça yemek vermemiz için -sanki onu aç bırakıyormuşum gibi- ayağımızın dibinde yatıp türlü oyunlar çeviren Dexter'a kıyamayıp bir iki parça omlet veriyor, ve yemeğimizi yerken o günkü programımızla ilgili konuşuyorduk. "Bu akşam için kimseye söz verme." dedi Tommy kahvesinden bir yudum alıp. Ona doğru uzattığım bacağımı okşadı, "Seni yemeğe çıkarmak istiyorum."

"Mm.. bir akşam yemeği demek?" Şımarıkça sırıtıp ona baktım, "Bay Moretti, yoksa bu bir randevu mu!" deyip ellerimi birbirine çarptım.

Tommy bu halime göz devirdi ama dudaklarında bir gülümseme hakimdi. "Bugün çok şımarıksın, vahşi şey," dedi ve seksi bir tavırla sırıtıp, bacağımdaki elini yavaşça yukarıya kaydırdı. "Bu şımarık halinin beni çok tahrik ettiğini söylemiş miydim?"

CANAVARIN KALBİ (İTALYAN SERİSİ#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin