31 ∝

451 63 245
                                    

Seni benden almaya meylediyorlar. Yemin olsun ki şafağa katıp yeri, seni gökte bulurum.

•••

Tekrarlayan bir düzenin içinde kalmadığını kabul etmeliydi. Güzel bir çocukluk geçirmişti, ailesi gözünün içine bakıyor en ufak bir sorunda sırtını sıvazlayarak saçlarına öpücükler bırakıyorlardı. Her zaman yanında olmaları onu hiç bunaltmamış aksine, onları gururlandırmak için elinden gelen her şeyi yapıp hayallerine daha da azimle koşmasını sağlamışlardı. Ailesini utandıracak bir şeyler yapmaktan gerçekten korkuyordu, onları üzmek zihninin kuytu köşelerine saklamadığı bilerek alanen ortalara bıraktığı bir düşünceydi.

Gergince Jong' a mesaj atarken gözlerini kapayıp sakinleşmeyi denedi. Kendine inanamıyordu! Hayır demekte biraz da olsa zorlandığı bir gerçekti ama Tanrı aşkına! Adamı kaç gündür tanıyordu ki evine gelmişti?

Jong, sana atacağım adrese gelir misin? Lütfen en kısa sürede.

Ardından konumu da hızlıca atıp diken üstünde oturduğu koltuktan kalktı. Kapıyı arkasına almıştı ve diliyordu ki Soobin karşısına otursun. Sabah yürüyüşlerinde karşılaştıkları beşinci, Jungkook' un kaçırılmasının ardından karşılaşmalarında birinci gündü. Kliniğin kapısında ki ölü kuş hala tüylerini diken diken ediyorken hiç kimseye güvenemiyordu.

"Kahvene şeker ister misin?"

İçerden gelen sesle telefonunu biraz daha sıkıp yutkundu.

"Hayır, teşekkürler."

Sabah yürüyüşünde karşılaştıklarında ve beraber yürümeye devam ettiklerinde güzel gidiyordu her şey. Onunla vakit geçirmek keyifliydi, sohbeti hoştu, karizmatikti, uzun boyu ve yapılı vücudu ile gerçek anlamda nefes kesici de görünebiliyordu ama Yona' nın aseksüel yapısına pek hitap ettiği söylenemezdi. Sadece vakit geçirmek güzeldi, bir arkadaş gibi, yaşadıklarını hiç bilmediği o yüzden ona yaklaşırken hassas ya da temkinli davranmayan birileriyle konuşmak genel olarak hoş hissettirirdi. Parıldayan gülümsemesiyle 'kahve içmek ister misin?' diye sorduğunda Yona' da onaylamıştı. Neden olmasındı? Hava buz gibiydi ve içinin ısınması için kesinlikle adamın gülümsemesi yeterli gelmiyordu. O an kandırılmış gibi hissetmesi gayet doğaldı, bir evin önünde duruyorlardı ve tesadüfe bakın ki Soobin' in kahve teklifi kendi evinin önünde gerçekleşmişti. Bir kafeye geçip bir şeyler içeceklerini düşünen Yona' nın başından aşağı kaynar sular dökülse de hatta öfkeden yüzü birazcık kızarsa bile lafından geri dönememişti.

Sonuç olarak diken üstünde oturduğu koltuktan Soobin içeri geçince dikleşmiş ve mahcup bir gülümsemeyle parmaklarını birbirine geçirmişti.

"Lavabo nerede acaba?"

Soobin, kupaları masaya bırakırken yüzünden asla silinmeyen gülümsemesi ile cevaplamıştı.

"Merdivenleri çıkınca sağdan ilk kapı."

Hızlıca yukarı doğru kıvrılan merdivenleri çıktığında cebindeki telefon titremiş ve adımlarını kesmişti.

Bir sorun mu var? Hemen geliyorum.

Derin bir nefesi bırakıp elini kalbine bastırdı. Jong muhtemelen 10 dakika içinde burada olacaktı ve arkadaşının kapıyı açamasa dahi kırarak içeri gireceğinden emin olduğu için biraz daha gevşemişti. Öyle ki kapıları karıştıracak kadar.

Three Steps to Stars | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin