-8-

280 24 19
                                    

TEKRAR VE TEKRAR SÖYLÜYORUM; Oppasıyla evlenme hayali kuran, oppacı bir kızla moment verince mal mal triplere giren oppacılardan değilim sxpolşödx

Bölüm aralarına yorum bırakmayı unutmayın.

Bölüm sekiz; Kuşlar kondurayım..

Şaşkınlıktan nefesin nereden bile alındığını unuttuğuma emindim. Arkamdan sarılan çocuğun.. Umduğum kişi olması dileğiyle arkamı döndüm. "B-baekhyun?"

"Hayır, Jimin." dedi gülümseyerek. Kaybolan gözlerinin içine gömülmek istedim o an, ya da tam o gözlerinden öpmek.. Gözlerimi bir kaç kere kırptıktan sonra hayal gördüğümün, beynimin bana bir oyun oynadığını düşünüp önüme döndüm. O ise hala elleri arkadan belime sarılmış, kafasını boynuma yaslamış şekilde bana bakıyordu. Bir süre o sustu, bende. Daha sonra nefesini boynumda hissetmem ile huylandım. "İpek," ciddileşti. "Bu mu tepkin?"

"İpek kim?" dedim hala şaşkınlığı üstümden atamamışcasına. "Lan beyin nöronlarıma limon mu sıktın, ne yaptın sen? Neden düzgünce algılayamıyorum hiç bir şeyi?" dediklerime karşı daha sıkı sarıldı. Ardından dudaklarını araladı. "Baekhyun benim, sana mesaj atan o kişi benim."

"Neden kendini sakladın?"

Bu sorumun üstüne sustu, sustum. Ona tekrar döndüğümde bakışlarını üzerimde gezdirdi.  Ufak bir gülümsemenin ardından yavaşça yanağıma bir öpücük kondurdu. Öpücüğün ardından kalp çarpıntıları, avuç içi terlemeleri, utanma ve kızarma gibi heyecan durumları belirti göstermeye başladı bedenimde. Yanaklarımın ısınmasından, domates gibi kırmızı olduğumu anlamıştım. Yutkundum ve başımı eğdim. O sırada Jimin konuştu. "Sadece eğlenmek ve kimden hoşlandığını öğrenmek istemiştim."

Elleriyle usulca ellerimi kavrayıp tuttu. Şaşkınlığım ve heyecanım giderek artarken o konuşmama izin vermeden devam etti. "Eğer kız o masayı erkeğin kafasına geçirecekse.." gülümsedi. "Sonunda, beraber mutlu olacaksak.. O masayı tam şuan, şimdi geçir kafama."

Gülümsememek için kendime hakim oluyordum. Jimin ise konuşmalarına devam ediyordu. "İstersen beraber çikolatalı süt içip sarhoş olabiliriz," dedi. "Ya da çatlayana kadar pasta yiyebiliriz."

"Gerçekten mi?!"

"Hm hm.." gözlerime baktı. "Gerçekten."

Gülümsememin ardından bunun bir zafer olduğunu belirten bir sırıtış vardı yüzünde. Bu gülümsemem zil çalana kadar sürdü..  Ayrılık vakti gelmişti, sınıfa geç girmemem gerekti ve onunda öyle. Ellerimi yavaşça çektim bakışlarımı ondan ayırmadan, "Artık gidelim mi?"

Jimin'in yüzündeki sırıtış silinirken aniden güvenlik kameralarına döndü ve konuşmaya başladı. "Geri zekalı müdür, senin zamanlamanın ortasına..."

"Kuşlar kondurayım.." 

Edeceği küfürü anlayıp son anda 'kuşlar kondurayım' lafını eklediğim için kendimle gurur duyuyordum. O gülerek bana döndüğünde, el salladım kamyoncu dayı gülüşü atarak. Son zamanlarda sürekli kamyoncu dayılar gibi güldüğüm için bu gülüşe böyle bir isim koymuştum.

"Görüşürüz," dedim kantinden çıkarken. Mızmızlanarak peşimden geldi, "Bari sarılıp gitseydin." dudak büzdü. "Tamam, hadi öp çok istedin."

"Seni öpmek istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum." dedim ona dönerken. "Ama çok istiyorsan kocaman sarılabilirim." 

Yanına gidip sıkıca sarıldım, o da. Ardından kafamı ona kaldırıp sözlerime devam ettim. "Okulda öpücük yasak."

O  tekrardan mızmızlanacakken ben yine kamyoncu dayı gülüşümü atıp kollarının arasından sıyrıldım ve sınıfa koştum.

~

Okul çıkışı, çantamı omzuma alıp sınıftan çıktım. Koridorlardaki herkes itişerek inmeye çalışıyor, ve hepsinin boyu uzundu. Ee, haliyle üstteki tüm oksijeni tüketen uzun boylular yüzünden ben altta fotosentez yapmak zorunda kalıyordum.  

Nefes almaya çalışırken bir el, ceketimin kapüşonundan çekti ve koltuk altımdan yakalayıp kaldırdı. Ayaklarım yerden kesilirken yer çekimine karşı gelen ve başarılı olan ilk insan gibi hissettim kendimi. Kalabalıktan ayrılıp okuldan çıktığımda hala havadaydım ve beni kaldıran kişiyi görmek için tepiniyordum. Ardından ayaklarım tekrar yer ile buluştu.

Arkamı döndüğümde gülümseyen Jimin ile karşılaşmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. "Neden beni taşıdın, ayaklarım yok mu?"

"Aşağıda nefes alamayıp.."

"Fotosentez yapıyordum.." dedim yarım yalan sözünü tamamlayıp. Gülüşmeye başladığımızda kolumu tuttu ve çekiştirerek okuldan daha çok uzaklaştırdı. 

"Hadi bekliyorum.."

Anlamamışcasına ona bakarken konuşmaya başladım. "Neyi bekliyorsun?"

"Öpücüğü.." dedi. "Hani okulda vermedin yaa."

"Neden öpüyorum?"

"İnsanlar sevgililerini öper."

Güldüm, "Ben senden çıkma teklifi aldığımı hatırlamıyorum, sevgili bile olmadık."

Kolumdan tutup kendine çekti. "Tamam edeceğim," yaklaştı. "Ama önce öpücük.."

Korkudan ve heyecandan kalbim çarpmaya başladığında daha çok yaklaştı. Ellerini belimde hissettiğimde çok  geçmeden dudaklarımda, onun dudaklarının sıcaklığını hissettim. O gözlerini kapatırken ben kalbimin atışlarını duyuyordum. Atıyordu, yerinden çıkacakmışcasına..


Çevrimiçi • Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin