Bölüm 22

5.7K 62 16
                                    

Annemin gözleriyle buluştuğumda panikleyerek kendimi Felix'ten uzaklaştırdım. Felix'in elleri yavaşça geri çekilirken yüzüme bakıyordu. Daha sonra baktığım yönü fark edip benimle birlikte anneme bakmaya başladı.

Hızla pantolonumun fermuarını çekip düğmesini ilikledim. Ayağa kalkarken Felix'in teninden ayrılmanın yarattığı soğukluğu net bir şekilde hissetmiştim. Hava bir anda buz gibi olmuştu. Ensemden bir ürperti geçti. Başıma vuran ağrıyla birlikte hızla annemin yanına gittim.

"Neden her şeyi mahvetmek zorundaydın?! Neden?!" Annemden anlaşılmayan birkaç ses yükseldi. Öfkeyle ağzındaki bandı çekip yere attım. Gözleri acıdan ve muhtemelen yaşadığı şokun etkisiyle dolmuş, suratı kızarmıştı. "Neden eve geri döndün? Neden bodrum katına indin? Aklını mı kaybettin?"

"Asıl sen aklını mı kaybettin Riley?!" diye bağırdı bana. Sessiz kalıp sorularıma bir bir cevap vermesi için var olan son sabrımı da tüketerek bekledim. "Bu da neyin nesi böyle? Bu çocuğun bu halde burada ne işi var? Elleri ve ayakları neden bağlı, ha? Ona ne yapıyorsun?"

"Onu mutlu ediyorum. Başta belki mutlu değildi ama gördüğün üzere şimdi mutlu. Hem, bu seni hiç ilgilendirmez ki! Hayatımla ne yaptığımı sana soracak değilim."

"Ben senin annenim, Riley." dedi gözlerime ıslak ıslak bakarken. "Bana sorabilirdin. Bir sorunun olduğunda bana anlatabilirdin. Bunun yerine genç erkekleri kaçırıp bodrum katımıza mı hapsediyorsun?"

"Son gelişmelere bakılırsa artık bunun adına pek de hapis diyemeyiz." deyip Felix'e bir bakış attım. Ne tepki vereceğini şaşırmış gibi yarım bir gülümseme gönderdi bana. Önüme dönüp anneme tekrardan baktığımda gözlerinde üzüntüden daha büyük bir şey gördüm. Bu öfkeydi.

"Seni böyle yetiştirmedim, Riley! Seni erkekleri kaçırıp onlarla sevişen bir sürtük olarak yetiştirmedim!" Bu sözlerini duyduğum gibi suratına var gücümle bir tokat indirdim. Kafası bir yana doğru çevrilirken öfkeden kudurduğumu hissediyordum.

"Beni sen yetiştirmedin, şişko orospu! Beni kimse yetiştirmedi! Sen yollarda Tanrı bilir ne işler yaparak para kazanıyorken ben bu evde yalnızdım! Tektim! Bir başımaydım!" Sinirle soluduğum birkaç saniye boyunca hiçbir şey demedi. Yüzünde hayal kırıklığının izlerini görebiliyordum.

"Yüzüne bakmaya utanıyorum." deyip kafasını Felix'e çevirdi. Bakışlarında garip bir şeyler seziyordum. Daha da kötüsü olamaz derken annem tekrardan konuştu. "Lanet olsun, Riley! Okulundan bir öğrenciyi mi kaçırdın?!"

Gözlerim annem ile Felix arasında birkaç kez gidip geldi. Bunca süre boyunca ağzını açmayan Felix konuşmak için ağzını açtığında, anneme daha fazla bilgi vererek işleri daha da berbat edebileceğinden korktuğum için annemin çenesine sert bir yumruk geçirerek onun tekrardan bayılmasını sağladım.

Annemi olduğu gibi bırakarak Felix'in yanına gittim. Başını okşayarak iyi hissetmesini sağlamaya çalıştım. Çok fazla şey yaşıyordu ve akıl sağlığını kaybetmesini istemiyordum.

"Endişelenme. Bizi ayırmasına izin vermeyeceğim aşkım." Felix tedirgin bir bakış attı. Kafasını göğsüme yasladığımda tepki vermeden öylece duruyordu.

"Şimdi ellerini tekrardan bağlayacağım ve ağzını da bantlayacağım. Eğer karşı koymaya çalışırsan seni eterle bayıltmak zorunda kalırım. Sadece birkaç saat içinde geri döneceğim." Felix dediklerimi dinlerken hiç tepki vermiyordu. Ama karşı da koymuyordu. Ellerini tekrardan bağlarken hiç çırpınmadı, hatta hareket bile etmedi. Gözleri annemin üzerindeydi. Yüzünü çenesinden tutup kendime çevirirken de konuşmuyordu. Ağzına bandı yapıştırdım. Gözlerini gözlerime dikmiş boş bir ifadeyle bana bakıyordu. Bandın üstünden dudaklarına minik bir öpücük kondurup ayağa kalktım.

Annem hala baygındı ve uzunca bir süre daha baygın kalacağı kesindi. Felix hareketlerimi takip ederken anneme doğru yürüdüm. Yüzüne uzunca bir süre bakıp yapmak üzere olduğum şeyden emin olmak istedim. Bana az önce söylediği ve bunca yıl yaşattığı şeyler aklıma gelince çok da düşünmeye gerek olmadığını hissettim.

Aptal sürtük.

Onun yaşamasına izin vermem için elinde olan tek şansını da Felix'i tanıyarak kaybetmişti.



FANCYWhere stories live. Discover now