Kavga

117 22 76
                                    


Medya da Ciwan Mertoğlu!
Kitabı yayımlamaya başladığımız şu kısa sürede yanımızda olan ve kendilerini "Efsukâr ailesi" olarak gören okuyucularımıza çok teşekkür ederiz.
İyi okumalar⭐🌟

Dila'nın ağzından;

Ey toprak kokulu memleketim! Hasretin yüreğimi kamçılar dururdu, beni böyle mi karşılayacaktın? Ben böyle gelmeyi beklemiyordum.

Canım hiç acımadığı kadar çok acıyordu. Bitmek bilmeyen hıçkırıklarım kesilmezken, gökyüzü de bana eşlik ediyordu. Usulca yağan yağmur belki de bugünün izlerini siliyordu.

Kaç saattir yoldayız bilmiyorum. O telefondan sonra Yusuf abi amcasını aramış, her şeyi öğrenmiştik.
Ölümü ilk defa yakınımda hissettim.

Kapının açılması, irkilmeme sebep olmuştu.

"Dila geldik." Soğuk sesiyle konuşan Yusuf abiye baktım. O hep gülen adam yabancı gelmişti. Gerçi şuan yaşadığım her şey yabancı.

Bahçe de duran iki eve baktım. Bir yanım gitmek istiyorken diğer yanım uzaklaşmak istiyordu.

Acı çektiklerini görmek istemiyordum. Yanıma gelen Kübra koluma girdi. Ondan destek alarak Yusuf abinin peşinden eve doğru ilerledik.

Kapıyı çalmamızla Seraye teyze açmıştı. Bizi gördüğüne şaşırsa da çabuk toparlanıp içeriye davet etti.

Salona geçince tüm şaşkın bakışlar üzerimizdeydi. Tabi kimse bilmiyordu sürpriz yapacaktık. Ne sürpriz ama!

Herkes buradaydı. Onları böyle görmeye hiç alışık değildim. Herkesin gözlerinde aynı acı, aynı ifade vardı fakat biri hariç! Siraç Baray BORAN..

Onun gözlerinde ifade yoktu. Donuk gözlerle karşısında ki duvara bakıyordu. Öyle boş bakıyordu ki ürperdiğimi hissettim. Sanki karşımda bir enkaz vardı!

İki hafta sonra;

Güneş yine her şeye rağmen doğmuştu. Umudu simgeliyordu sanki. Ay kadar yalnız lâkin ışığıyla fedakâr bir anne gibi görevini karşılıksız, en güzel şekilde yerine getiriyordu.

Yataktan kalkıp pencereyi açtım. Sabahın muhteşem havasını severdim.

Böyle pencereden sokaklara, işlerine yetişmeye çalışanları gördükçe sanki iki hafta öncesi hiç yaşanmamıştı.
Hayat devam ediyordu. Her şey gibi bunada alışılacaktı.

Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Annemi börekleri fırına atarken görünce yavaşca yaklaşıp sarıldım. Bir an irkilse de benim sarıldığımı görünce kollarıyla sarmaladı. Huzur bulduğum kokusu burnuma dolarken daha sıkı sarıldım.

"Deli kız ne diye yavaşca yaklaşırsın?"diye söylendi.


"Kusura bakma annem korkutmak istemedim." dedim gülerek.

"Hadi o zaman gel yardım et bana anne kız güzel bir kahvaltı hazırlayalım."demesiyle kıkırırdayarak,

"Tabi annecim emrinizdeyim!" dedim.

Biz sofrayı hazırlamaya başlamışken ev ahalisi de tek tek kalkmaya başladı.

"Günaydın Dila'm." diyerek yanağımı öpen abime,

Efsunkâr Where stories live. Discover now