XXIII

20.1K 969 277
                                    

Keyifli okumalar dilerim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Keyifli okumalar dilerim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ♥️
***

Kendi yanlışlarımız ne kadar büyük olursa olsun görmezken, bir başkasının yaptığı en küçük hatayı bile hemen fark eder ve utanmadan yüzüne vururduk. Neden mi? Nedeni aslında gayet basitti.

Ders çıkarmaktansa ders vermeyi daha çok severdik.

Buz tutmuş parmak uçlarım sıcacık dudaklarımda geziniyordu. Yere oturmuş, sırtımı da yatağımın sert kenarına yaslamıştım. Karşımdaki aynaya vuran kendi zavallı aksimi izliyordum. Ben kendime ne yapıyordum? Aynadaki Roseanna'nın kaşları alnında derin çizgiler oluşturarak öfkeyle çatıldı. O da bilmiyordu, ne yaptığıyla ilgileniyormuş gibi bir hali de yoktu. Hatta yaptığı şeyin sorgulanması aynadaki Roseanna'yı çok sinirlendirmişe benziyordu. Çünkü kötü bir şey yaptığını kendisi de biliyordu. Bahsettikçe, aynı konuyu defalarca kez açtıkça rahatsız oluyordu. Dudaklarımda gezinen parmaklarım boynuma doğru indiğinde koyu morluklara dokundum. Çürümüş gibiydi ve acıyordu, birisi oradan kanımı emmiş bile olabilirdi. Sadece iç çamaşırlarımla yansımama bakarken gözlerimin yaşarmasını engelleyemedim.

Dizlerimden birini bükerek kendime çektiğimde kollarımı da etrafına sardım. Çenemi diz kapağıma yaslayıp gözlerimi yumduğumda daha fazla aynadaki yansımama bakamayacağımı anlamıştım. Canımı yakan pek çok şey vardı. Hiç kimsenin bilmeyeceği ve benim ölene kadar saklayacağım türden sırlarım her gün ruhumdan parçalar koparıyordu. Gözyaşlarım yanağımdan diz kapağıma damlarken yavaş yavaş bacağıma doğru süzülüyordu. Görmeden, sadece hissederek gözyaşlarımın tenimde izler bırakarak yere damladığını hissedebiliyor, dahası küçücük bir pıt sesiyle yerle buluştukları o belli belirsiz anı yakalayabiliyordum. Bu tıpkı... Bay Midnight'la geçirdiğim geceye benziyordu. Yaşadıklarım gibi canımı yakan, ruhuma ateş üfleyen ve bedenimi eşi benzeri görülmemiş kor bir alevle tutuşturan adam, sanki birdenbire tüm duyularımı uyandırmıştı. Daha önceleri bu kadar sıkıntı etmediğim, kafaya takmadığım ne varsa iki gündür beynimi işgal ediyordu.

Asla doğmaması gereken bir çocuk olarak, utanılması gereken bir hayat yaşıyordum. Sırılsıklam olmuş kirpiklerimi zorlukla araladığımda gerçek yüzümle, zavallı benliğimle karşılaştım. Kendine verdiği zarardan utanan ve korkan zavallı Roseanna'yı çırılçıplak bir halde ortada kalmış gerçek gibi gördüm.

Titreyen, neredeyse duyulmayacak kadar alçak bir sesle, ''Ne kadar da acınası görünüyorsun, Roseanna...'' dedim. ''Ne kadar da yalnız ve zavallısın öyle...'' Gecemi tanımadığım bir adamla geçirmiştim ama bunu sorun edecek ya da soracak bir ailem yoktu. Belki, bir ihtimal büyük annem yanımda olsaydı sorardı. Peki ya annem? Acaba evde yalnız başına yaşayan kızını merak ediyor muydu? Kederli bir gülümsemeyle dudaklarım diz kapağımın üstünde, yumuşak tenimin üzerinde alay edercesine kıvrıldı. ''Aptal olma, Roseanna. Annen seni ne zaman merak etti ki?''

GECEYARISI TANRISI: DIABLOWhere stories live. Discover now