4.Maskesiz bir Jeon Jungkook.

2.8K 289 253
                                    

Hayat her zaman sizi bir şekilde şaşırtmayı başarır. Bazen hiç düşünmediğimiz bir anda karşınıza çıkan bir aksilik ya da hiç ummadığınız, bütün ümidimizi yitirdiğinizde bir mucize olması gibi. Hayat son günlerde beni yeterince şaşırtmıştı. Doğaüstü olaylar, annemin bir büyücü çıkıp 2700 küsür yıl yaşamış olması beni şasırtmaya yeten şeylerdi.

Hayatın karşıma çıkardığı beklenmedik gerçekleri sindiremeden rüyamda gördüğüm adamın aslında gerçek olduğunu öğrenmiş bu da yetmiyormuş gibi onu uzun uykusunda istemeyerek de olsa uyandırmıştım. Her geçen dakika sıradan ve monoton hayatım değişiyor, oldukça tuhaf bir hal alıyordu.

Kalp ritmim hissettiğim korkuya eklenen şaşkınlık ile maratona çıkmışçasına hızlı atmaya devam ediyordu. Gözlerini üzerime dikmiş bir vampir kral ise durumumu daha da kötüleştiriyordu. Kırmızının en güzel tonu irisleri itinayla yüzümde dolandıktan hemen sonra sivri dişlerini belli ederek gülümsedi.

"İki yüz yıl öylece durmak beni çok susatmış."

Boğazını temizleyip söylediği sözlerinin üzerine alt dudağını dişledi. Sürekli o sivri dişlerini göstererek beni ürkütmeyi çok iyi biliyordu.

"Susadıysan su iç."

Tabi ki neyi ima ettiğini anlıyordum ama aptala yatmayı tercih etmiştim. Yani susadıysan gel benim kanımı iç diyecek değildim herhalde.

Söylediklerimin ardından daha da yaklaşan beden ile birlikte biraz geriledim. Bunun üzerine tatmin olmuş bir gülüş sergiledi. Dudağındaki her bir mimik hareketiyle o korkutucu derecedeki dişleri gözüme çarpıp daha çok korkmama neden oluyordu.

"Neyi ima ettiğimi biliyorsun ufaklık."

Göz ucuyla ona bakıp elimin altındaki örtüyü sıktım. Sikeyim ne yapacaktım şimdi? Ölümüm bir vampir tarafından olacak diye korkuyordum. Her salise daha da çok yaklaşan Jungkook sanki mümkünmüş gibi beni daha da korkutmak için buyuk bir çaba sarf ediyor gibiydi bunu oldukça yavaş yaklaşmasından anlayabiliyordum.

"Y-yaklaşma."

Sadist gülümseyişinin ardından çoktan dibinde bitivermişti. Onunla burun buruna kalmış olmam yetmiyormuş gibi bir de boynuma konumlandırdığı dişleri yakından daha da büyük ve sivri gözüküyorlardı.

Hiçbir şekilde hareket edemiyor olmama küfürler yağdırırken Jungkookdan gelen acı dolu inlemeyle şaşkın bakışlarımı ona çevirmiştim. Sanki dudakları yanmış gibi eliyle yelpaze hareketleri yapıyordu.

"Lanet olsun büyü ile korunuyor olduğun aklımın ucundan bile geçmemişti."

Sinirli ses tonunun arkasından işaret parmağını bana doğrulttu. Şu an ona şaşkın şaşkın bakıyor olduğumdan yaptığı hareket üzerine göz kapaklarımı kırpıştırmıştım.

"Sen şimdilik şanslısın ama hemen sevinme çünkü o büyüyü kırmam uzun sürmeyecektir."

Gözlerim kocaman açılırken odayı bir saniye içerisinde terk edişine şahit oldum. Çok hızlı bir şekilde pencereye çıkıp atlamıştı. Ben ise bir süre duvar ile bakışmakla yetinmiş hemen ardından da yatağa geri girip olan biten her şeyi gözden geçirmeye başlamıştım.

Jungkook ruhumun ona ait olduğunu söylüyordu eğer gerçekten öyleyse soylediği gibi büyüyü kırması da çok uzun sürmezdi muhtemelen. Asıl dert ettiğim ise büyü kırılınca bana yapacaklarıydı. Belki beni bir kurbağaya çevirirdi ya da en iyisi beni bir saniye içerisinde öldürüp atardı.

Coeur Flétri: Jikook✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin