otuziki

140 8 3
                                    

Bilgilendirme: En son Olcay ve arkadaslari, kizin annesinin restoranina gitmislerdi ve salak Olcay, telefonunu orada unutmustu. Sonra Olcay, kiza ulasip telefonubu istedi. Simdi de bulusuyorlar.

Olcay'dan

Bankta oturan kızı gördüğümde sırt çantamı düzeltip ona doğru adımlarımı hızlandırdım. Arada bir kafasını kaldırıp etrafına bakıyor, sonra ayakkabılarını izlemeye devam ediyordu.

Yanına yaklaştığımda bir anda kafasını kaldırıp bana baktı. Fazla yakın gelmiş olmalıyım ki korkup küçük bir çığlık attı. Elini göğsünün üstüne koyup sakinleşmeyi beklerken ben de özrümü ilettim. Kendine gelince kafasını iki yana sallayıp sorun olmadığını belirtti.

Cebinden çıkardığı telefonu uzattı. "İşte,"

Telefonuma uzandığımda aklıma gelen fikri söyleyip söylememe konusunda kararsızdım. Diğer elimi çantamın kulpundan çekip enseme attım ve kaşıdım.

"Şey... Teşekkür için yemek yemeye ne dersin?"

Gözlerini olabildiğince büyütüp ağzı açık bana baktı. Dünyanın en görülesi şaşkın ifadesi, şu anda karşımdaydı. Hele ki yüzüme ulaşmak isteyen bakışları için kalkmış başı ile... Dudağımı ısırıp yüzüne bakmaya devam ettim.

Kirpiklerini kırpıştırırken "Ne dersin?" diye yineledim sorumu. Umarım bu sorum onu kendine getirirdi.

Silkelendi. "Ama bana yemek ısmarla diye yapmadım ki..."

"Öyle bir amacın olduğunu söylemedim, Balın."

Kirpiklerini kırpıştırdı. "Zaten neden olsun ki?" diyip hahahaha şeklinde yapmacık olduğu ve muhtemelen daha sonra onu bolca utandıracak bir kahkaha attı.

"Evet, neden olsun ki?" Gülmemek için kendimi sıkarken her şeyi batırdığının farkına vararak "Aynen, aynen." diyip sustu.

"E, gidelim mi?"

"Gidelim tabii." Arkasını dönüp biraz ilerledi ve geriye döndü tekrar. "Görüşürüz. Yani görüşmeyiz muhtemelen de öyle derler ya hani, ondan... Yoksa niye görüşelim ki? Arkadaş mıyız, akraba mıyız, sevgili miyiz? Hahahahahaha! İlahi ben!" Kaşlarını çatıp geri döndü ve sinirlenen bir çocuk gibi uzaklaşmaya başladı.

Zannediyordum ki saçmaladığını idrak etti.

Uzun adımlarla ona yetişip kolunu tuttum. "Yemek yiyelim."

Elime bakıp hemen kolunu çekti. "Ge-gerek yok."

“Var, var.” diyerek arkasından iteklemeye başladım. Kocaman gözleriyle yüzüme alık alık bakmaya devam etti. Ona tebessüm edip devam ettim yoluma. Neredeyse tüm gençlerin hayallerinin yeri olan fast food restoranına girdiğimizde direkt kasaya gidip kendime uygun bir menü seçtim.

“Sen ne istersin?” diye sordum, gözüm aklımın kaldığı diğer menülerdeyken.

“Ben yemesem?”

“Sana borcumu ödememe izin vermelisin.”

“Bana borcun yok.” diye homurdandı. Kafamı ona çevirdiğimde göz devirdiğini gördüm.

“Bence var. Hadi seç.”

Uzun ısrarlarım sonucu en ucuz menüyü seçmesine hayali bir göz devirip onu masaya yolladım. Hesabı ödeyip masaya gittiğimde çantamı boş bir yere bırakıp oraya sığmaya çalıştım.

Biz iriler, yine düşünülmemişiz.

5 dakika sonra yemeğimiz hazır olduğunda gidip aldım. Ben hayvan gibi saldırırken o yavaşça yiyordu. Zaten içecek olarak da kola değil, ayran tercih etmişti. Sohbetimiz sırasında kola sevmediğinden bahsetmişti.

Her ne kadar aralarda çok fazla sessizlik olsa da muhabbet etmiştik yemek yerken. Hoş, o sadece birkaç lokma alıp patlayacağını söylemişti. Zayıflığının bir sebebinin de bu olduğunu düşündüm istemsizce.

Onunla vakit geçirmek güzeldi. Tehlikeli sularda yüzmüyor, bana asılmıyor, kendi hakkında pek fazla bir şey anlatma taraftarı olmasa da fark etmeden bir şeyler anlatıyordu. Yaptığı vurgular, jest ve mimikler onu dinleme isteği uyandırıyordu. Esasen, duygularını gizleyemeyen biriydi. Tüm duyguları, yüzünde ve ses tonunda can bulurken onun anonim olması fikri çok absürt geliyordu. Ama onu, anonim olarak tanımadığım için mutluydum. Çünkü anonim, bu kızdan çok farklıydı ve ben o kıza aşık olursam bu kız benim için tam bir hayal kırıklığı olacaktı. Şu anki karakterinin rezil olduğunu düşünmemden değildi mevzu, tamamen zıt oluşlarıydı. Anonim gibi girişken birinin, Balın Aleda gibi çekingen birinin bünyesinde barınması imkansızdı en basitinden.

“Öyle değil mi ama?”

Dediğini bilmesem de kafamla onayladım. O sırada pipetiyle kalan son ayranı höpürdetiyordu.

“Kafanı şişirdim, değil mi?” Üzgünce dudak büktü.

“Hayır. Şu an burada olduğum için mutluyum.”

Kocaman açılan gözleri, kırpışan kirpikleri ve allaşmaya başlayan yanaklarını keyifle izlerken göz kırptım.

_______________________________________

Becerebilirsem 35'te final yapip artik bu sahalardan cekilmek istiyorum. Nergis Kokusu'nu da kaldiracagim. Yazmak istedigim, hatta yazmaya basladigim 5-6 kadar, hikaye olsa da bu isi beceremiyor olusumun yaninda, sabirli ve istikrarli biri olmayisimdan dolayi birakmak daha dogru olacaktir. Zaten yazmaya baslamam, daha once de belirttigim gibi, watty kiz ve erkeklerine sinir olusumdandi. Umarim daha cok guclu kadin ve duzgun erkek yazarlar burada.

Saglik, mutluluk, huzur, umut ve para ile kaliniz. 🎈

Klavye Delikanlısı | Texting Where stories live. Discover now