onsekiz

173 10 6
                                    

Olcay'dan

“‘Hayattan daha fazla nasıl soğutabiliriz?’ diye deney yapıyorlarsa tebrikler!” diyip kendi kendine alkışlamaya başladı Kerem. “Fazlasıyla başarılılar!”

“Oğlum, abartma! Altı üstü bir ders ya...”

“Altı üstü BOŞ bir ders, abiciğim. Salak salak konuşma bana!”

Kırk yılda bir boş geçecek bir dersimiz vardı ama onda da bebelere gözetmen olmuştuk. Koç, işi olduğu için dersine gireceği sınıfı bize emanet etmişti.

“Basket takımına girdiğim güne lanet olsun!” Tam da bu sebepten Kerem... Ama yanında niye eşantiyon olarak beni de koydu ki?

Kesin takıma girmeyişimin intikamı...

Düdüğü iyice temizledi. “Tamam, tamam. Aşındı artık düdük.”

“Koçla dolaylı da olsa öpüşmek istemiyorum, amk.”

“Sus lan! Hayal ettim.”

Dehşet içinde bana döndü. Dudakları arasındaki düdük, şaşkınlıktan çıkan nefesle beraber ötünce ikimiz de korkup sıçradık. Kerem, düdüğü o adrenalinle fırlattı. “Senin amına koyayım. Niye hayal ediyorsun? Allah kahretsin!” diyip dik dik olmuş kıllarını gösterdi. “Düşüncesi bile beni bu hâle getirdi.”

“Ben ne yapayım? Psikolojim bozuldu amk.”

Başımı iki yana sallayıp görüntülerden kurtulmaya çalışırken Kerem de düdüğü aldı yerden.

Yan tarafta oturan kızı görünce onun yanına gidip bir şeyler sordu. Kız kalkıp içeriye gidince Kerem de yanıma geldi.

“Ne bok yiyorsun, lan? Bir yerlerine sahip çık. Yoksa koç sana sahip çıkacak.”

Kerem, göz devirdi. “He amk. Dokunsam uçacak kıza mı halleneyim işim gücüm yok da?”

Bir dakika kadar sonra kız gelip ıslak mendil uzattı. “Sağ ol, küçük şey.” diyip düdüğü silmeye başladı. Bu esnada kızın çatık kaşlarını görmedi. Belli ki cüssesiyle alay edilmesinden pek hoşlanmıyordu.

Oysa ben gayet hoşlanıyorum.

Düdüğü çalıp herkesin dikkatini üzerimize çektikten sonra “Toplan, sıraya geç!” diye bağırdı.

Salonun içinde hareketlenmeler başladı ve biraz uzun sürse de sıraya geçtiler. Kerem ve ben, onların önünde durduk. Kerem, ellerini arkasında birleştirip sert bir ifade ile bakıyordu.

Ne kadar gevşek olsa da yeri geldiğinde sert olmayı bilirdi. İri cüssesi de bu sert ifadeyi pekiştirir, etrafa otorite yayardı. Yakınlarına işlemeyen bir otorite...

“Koç derse giremeyeceği için ben geldim. İlk önce beş tur koşu, daha sonra ise ısınma yapacaksınız. Isınma bitince basketbola geçeceğiz.”

Emirleri verip düdüğü çaldı. “Başla koşmaya!”

Çocuklar, bir an öyle baksalar da sonra koşmaya başladılar. Zaten en önde takımdan Zeki vardı.

Bir yandan laflıyor, bir yandan da çocukları kontrol ediyorduk. Beş turu bitirdikten sonra ısınma için ortaya kimse çıkmamıştı.

“Spor başkanınız kimse ortaya gelsin ve hareketleri göstersin.”

Deminki kısa boylu kız ortaya çıktı. Zaten nefes nefeseydi ve rengi de solgundu.

“Ne bekliyorsun? Hadi!”

Kerem'in sert sesini duyunca hafifçe yutkunup çember hâlindeki gruba hareketleri göstermeye başladı. Baştan ayağa kadar tüm hareketleri yaptırdıktan sonra Kerem'e dönüp “Bitti.” diye bildirdi.

Klavye Delikanlısı | Texting Donde viven las historias. Descúbrelo ahora