Yüzleşme

1K 172 17
                                    

Yüzleşme

Füruz adamı gördüğü ilk anda dönüp Ruth'un odasının olduğu yana bakmıştı. Miae oradaydı. Adamın varlığını hissetmiş gibi -belki de Luna'nın sesini duymuştu- pencere pervazındaydı. Onun endişesini ve ağrısını içinde duyuyordu. Algos ile bir anlığına kesişen bakışları aynı anda yeniden Miae'nin olduğu tarafa kaydı. İkisi de onu yalnız bırakma taraftarı değildi. Aynı anda ayaklandıklarında Ruhbaz çoktan yolu yarılamış, saray girişine varmıştı. Hızlı adımlarla kadını yakaladılar ve üçü birlikte sessizlik içerisinde merdivenleri çıkmaya başladılar. Azel de ayaklanacaktı aslında ama Medus uzanıp elini tutmuştu. Ona burada ihtiyaç olacağını söylemişti. Hem biraz sonra onların yanlarında Miae ile burada olacağını, o zaman kadının yanında hep birlikte yer alacaklarını da eklemişti. Azel yumruklarını sıkarak onlara doğru ağır ağır yürümeye devam eden adama baktı. Ulu Tua biliyordu ya! Adamdan bir gün hatta bir an bile olsa asla hoşlanmamıştı. Luna'nın adama doğru ilerlediğini gördüğünde kalbi sıkıştı. Her şeye rağmen, Miae'ye yaptıklarına, adamın sebep olduklarına rağmen nasıl hala ona gidebilirdi? Miaetilra onun yüzünden kendi canını riske atmıştı. Bu ilk değildi hem de! Onu korumak için her şeyi ama her şeyi yapmaya hazırdı. Kadının sevgisini, acısını, kırgınlığını nasıl bir kenara atabilir ve adamın yaptığı her şeyi unutabilirdi? Darlene uzanıp çocuğun elini tuttuktan sonra bilge bir sten gibi "Ona kızma," dedi sessizce. "Onun ne kötülüğünü gördü ki Luna? Hayır, hayır görmedi. Errutua taş kalpli bir sten olabilir ama onu sevdi. Onu, diğer bütün soylarından ayrı, daha yüce, daha aydınlık sevdi. Kalp, sevdiklerini bağışlamaya özellikle de aynı kandan geliyorlarsa her zaman hazırdır, Azel." Nazikçe gülümsedi. "Miae tam da bu nedenle Luna için adamı kurtarmaya sürme topraklarına gitmedi mi? Ona kızabilir, ona küsebilir ama sence Miae, Luna'yı sevmeyi bırakabilir mi?"

"Sanmıyorum."

"İşte... Luna için de tek gerçek bu! Errrutua'ya kırıldı, küstü, hatta ona kızdı, onun hakkında kötü şeyler söyledi ama onu hala seviyor. Hala onun soyundan geliyor. Kanı, hala adamın kanı."

"Siz stenler yüce gönüllü olabilirsiniz, Darlene..." Dürüstçe genç kızın gözlerine baktı. "Ama biz santeler öyle değiliz." Genç adamın öfkesi gözlerinde bir ateş gibi parladı. "Sevdiklerimizi inciten kanımızdan dahi gelse onu bağışlamayız." Bahçeye inen Miae'yi görerek ayaklandı. "Size ve geleneklerinize saygı duyuyorum ama Miae benim kardeşim." Genç kızı saygıyla selamladı. Genç kız da ayağa kalktığında aslında onun da Miae'yi yalnız bırakmayacağını anlamıştı. Yine de öfkesi kelimelerine hakim olmasını engelliyordu. "Ve Errutua'nın onu bir kez daha üzmesine göz yummayacağım."

Errutua bahçenin ortasında durduğunda yanında yalnızca Luna vardı. Balerra yerinden kalkıp da adamın yanına gitmemiş, hatta ondan yana bakmaya tenezzül dahi etmemişti. O da adamı bağışlamamıştı. Hayır. Asla da bağışlamayacaktı. Balerra adam yüzünden iki soyundan olmuştu. Kendi doğurduğu iki soyunu kaybetmişti. Birini bir daha asla göremezdi ve diğeri ona bakmaya bile tahammül edemiyordu. Bu acı onu daha da soldurdu. Ruth'un soyundan gelene bakacak yüzü, onların yanına gidecek cesareti yoktu. Kırılan bir vazoyla Miae bunun olacağını, Ruth'u durdurmazlarsa onu yitireceklerini bas bas bağırmıştı. Onun önüne geçmişti. Ona engel olmak için saatlerce savaşmıştı. Miae'yi kucağında Ruth ile meydanda belirdiğindeki haliyle hatırladı. Nasıl da yitip gitmiş, kolları arasında duran adamın gerçekten öldüğünü kabul edememişti. Nasıl da acı içindeydi! Yalnızdı. Bütün o kalabalıkta Ruth'tan başka kimsesi yoktu çünkü Errutua ondan herkesi almıştı. Onu sten toplumunun dışına itmişti. Onu ötekileştirmişti ve Balerra susmuştu. Uzunca bir süre kızın acısına, ağrısına, yalnızlığına susmuştu. Bunun için ne adamı ne de kendisini bağışlamayacaktı. Asla! Bakışları bir anlığına bahçede beliren genç kadına kaydı. Füruz ve Algos arkasında duruyordu. Ruhbaz ise elinden sıkıca tutuyordu. Onun hakkında da yanılmıştı. Onun, Miae'ye zarar vereceğini, onu kötü biri yapacağını sanmıştı. Oysa bunu yapan, onun kıyameti uyandırmasına sebep olan bizzat onlardı. Ruhbaz yalnızca üstüne düşeni yapmış, onu son anına kadar korumuştu ve hala da koruyordu.

Kızıl Kraliçe 3: Orman FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin