•İntikamın İlk Kıvılcımı•

3.3K 235 578
                                    

Merhabaa♥️ Uzun bir bölüm oldu... Bol yorum bekliyorum.😍

Uyarı(!)- Yazılı sahnede, kullanılan maddenin tesiri ve etkenleri tamamen hayal ürünüdür.

•••

İnsan kendiyle kaldığında, duyar zihninin sesini. Hatalarını dinler kendinden. Kayıplarını ve acılarını dinler. Bu yüzden sevilmez yalnızlık. Çünkü insan yalnızken kendine hep gerçeği söyler.

Bir papatyanın gövdesindeki narinlik kadar hassastı ruhum. Dallarının boşa heba edilmesi kadar, benimde hayatım boşa ziyan edilmişti.

Gördü, gitti. Herkes gibi, hiçmişim gibi gitti.

Ve ben anladım ki, beni en çok bu incitti.

Kapının yüzeyine inen vuruş seslerini duyduğumda, elimdeki içki şişesini koltuğun kenarına bıraktım ve güçlükle basan ayaklarımın üzerinde dengede durmaya çalıştım. Birbirine dolanan bacaklarım, bedenimin güçsüzlüğünü acizce beynime vurgularken kapıya ulaştım. Emre gelmiş olmalıydı. Zaten bir o gelirdi bundan sonra.

Yarısı hâlâ uyuşuk parmaklarımla kulpu kavradım ve kapıyı araladım. Gördüğüm bedenle gözlerim önce aralandı, ardından ruhsuzca kısıldı. Efkan, öfkeli yüzüyle buzullara andıran gözlerini üzerime dikerken, bedenimi kısaca yokladı.

Niye gelmişti?

Ona düz düz bakmayı kesip kapıyı açık bıraktım ve içeriye yöneldim. Parkeler topuklarımı, onun gözleri ise sırtımı deşeliyordu.

"Nerdeydin sen?" Sorgusunda hafif tonlu bir kızgınlık, bir tutamda endişe sezdim. Belki bu uyuşuk beynimin hayal ürünüydü. Koltuğa tekrar gömülürken, şişeyi tekrar avuçlarımın arasına alıp kucağıma koydum.

"Neden geldin?" Sesim, karşımdaki pencereye diktiğim gözlerimin odağı kadar boştu.

"Ne?" Boş odağımı, iri bedeniyle doldurdu. Üzerinde en az yüzü kadar gergin olan vücudunu sarmalayan, yeşil bir tişört vardı.

Gözlerimi içki şişesine indirdim. "Duydun işte." Dediğimde sesim, beni bile çıldırtabilecek bir tona sahipti. "Neden geldin?"

Ellerini iki yana açtı. Yüzünde bariz bir afallama ve gitgide büyüyen bir öfke vardı. "Seni merak etmiş olabilir miyim Tutku?"

Muhtemelen sabrımı sınıyor olmalıydı. Gözlerimi mavinin kat be kat açılmış tonuna dikerken, sesim dilimin ayarsızlığında yükseldi.

"Diyorum ki. Madem gidecektin, neden geldin neden!"

Efkan yüzüklü parmaklarıyla sertçe suratını sıvazladıktan sonra, "Ne gitmesi kızım ne saçmalıyorsun?" Diye konuştu.

Hafifçe alt dudağımı büküp omuz silktim. İçki şişesini dudaklarıma yaklaştırıp, genzimi tümüyle yakarak içebildiğim kadar içtim. "Gerçi haklısın. Yüzümü gözümü umuda boyayıp ardından, içimde acıdan ayak basacak yer bırakılmamasına alışkınım ben." Diye konuştum ve alaya aldım sesimi. "Neyi sorguluyorum ki?"

Efkan elimdeki şişeye uzandı ve kavrayamadığım bir hızla alıp masanın üzerine bıraktı. Öfke yüzüne öylesine yakışıyordu ki, ona böyle kapıldığım için kendime bir kez daha lanet ettim.

"Tutku kendinde misin sen?" Diye bağırdı. Yüzüklerle dolu ellerini nereye koyacağını bilemiyor gibiydi.

"Fazlasıyla." Dedim gülerek. Koltukta biraz daha yayıldım ve yanımdaki yastığı çekip kucağıma aldım. "Belli değil mi?"

Papatya Mezarlığı (Eroin) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now