3.2

26.8K 1.6K 3K
                                    

Jimin'den

"Sakin bir yere ayrılma Rose." Rose gülmeye başladı. "Bilmiyorum."

Gözlerimi devirdim ve telefonla konuşmayı sürdürdüm. "Rose bak ben 5 dakikaya ordayım. Kapının önünde dur."

Rose gülmeyi sürdürdü. "Hangi kapı?"

Ofladım. "Tamam kapat."

Rose kendinde değildi. İçmişti ve beni aramıştı. Tek başına bara gitmek ne bileyim inşallah başına bir şey gelmeden orada olacaktım. Arabayı hızla sürmeye devam ettim. Saat gecenin 1'i olduğu için yollar boş sayılırdı. İçimdeki ses biraz daha hızlı sürmemi söylüyordu. Hıza iyice yüklenmeye başladım. Rose ne yapmaya çalışıyordu hiçbir fikrim yoktu. Gaza yüklenmeye devam ettim. Mekana geldiğimde arabadan indim. Sarı ışıklar gözlerimi alıyordu. Rose'yi kapının önündeki merdiven basamadığında otururken gördüğümde içim rahatladı. Yavaşça yanına yürüdüğümde benden önce bir erkek yanına geldi. Gözlerimi kısıp durduğumda Rose gülüyordu. Çocuk Rose'yi kucağına almaya çalıştığında gözlerim açıldı. Hızla yaklaşıp çocuğun önünde durdum.

"Bırak kızı."

Çocuk gözlerimin içine bakarken Rose çocuğun kucağında resmen uyuyordu."Sen kimsin?"

Sinirle bağırdım. "Bırak diyorum."

Çocuk gülümsedi. "Bırakmıyorum ne olacak?"

Rose çocuğun kucağında olmasa üstüne atlayacaktım. Sinirle gözlerine bakarken elimi kaldırdım ve suratına sert bir yumruk attım. Rose'yi tuttuğu için bana karşılık veremedi. Yüzüne vurmaya devam ettiğimde Rose'yi biraz serbest bıraktı. Rose'yi kucağıma aldığım anda çocuk acıyla yere yığıldı. Göz devirdim ve arabaya doğru yürüdüm. Rose uyuyordu. Ön kapıyı açıp Rose'yi otutttum. Daha sonra kapıyı kapatıp arabaya bindim ve hızla sürmeye başladım. Gözüm aynı zamanda Rose'deydi. Turuncu saçları dağılmıştı. Üstünde çok kısa siyah bir elbise vardı. Nefesimi dışarıya verip önüme bakmaya devam ettim.

"Lalisa."

Gözlerim açıldı. Rose'ye baktığımda hala uyuyor gibiydi. Sayıklıyordu. Kendinde değildi. Neden böyle saçma bir şey yaptığını anlamıyordum.
Sabır çekip önüme döndüm. Bu gece uzun sürecek gibiydi. Rose'yi kendi evime getirdiğimde arabadan indim. Evini bilmiyordum. Ayrıca ailesi onu bu haliyle görmemeliydi. Etraf karanlık olduğu için gözlerimi kıstım ve yaklaşıp Rose'nin kapısını açtım. Rose'yi kucağıma alıp arabanın kapısını kapattım ve eve doğru yürümeye başladım.

Kapıya geldiğimde Rose'yi tutarken aynı zamanda kapıyı açtım ve içeriye girdim. Derin bir nefes alıp ışıkları açtım ve salona doğru yürümeye başladım. Rose hala uyuyordu. Uyanır mıydı bilmiyordum Kendi odama mı götürmeliydim onu da bilmiyordum.
Yavaşça koltuğa yatırıp yüzüne baktım. Uyurken çok tatlı gözüküyordu. Açıkçası sincapa benziyordu. Gülmemek için kendimi sıkıp koltuğun ucuna oturdum ve Rose'nin yüzüne bakmaya devam ettim. Çok farklı bir güzelliği vardı. Yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tutuyordum. Tatlı bir kızdı.

"Lalisa."

Gözlerim açıldı. Yavaşça yaklaşıp kulağımı Rose'nin ağzına götürdüm. Muhtemelen rüya görüyordu.
"Neden?"

Sesi acı çeker gibi çıkmıştı. Kendimi kötü hissediyordum. Rose bunları haketmiyordu. Gururu incinmişti. En yakın arkadaşı ve sevdiği adam tarafından ihanete uğraşmıştı. Benim gibi. Belki de onu en iyi anlayan kişi bendim. İkimiz de aynı şeyi yaşamıştık çünkü. Geri çekilip Rose'nin saçlarını okşamaya başladım. Yumuşacıktı.

imkansız Where stories live. Discover now