BÖLÜM 4: BÜYÜK BİRLEŞME VE İLK SALDIRI

209 19 8
                                    

BÖLÜM 4: BÜYÜK BİRLEŞME VE İLK SALDIRI

Artık yaklaşık üç bin kişilik büyük ve güçlü bir ordumuz vardı. Ordunun başında ise anlattıklarımız ile ikna olmuş komutanlar, ben, Tiges ve Karen vardık. Oranın halkı, tüm ulakları görevlendirerek bütün köylere haber uçurmayı başardı. Bu, dört günde gerçekleşti ama bu sayede bizde gerekli stratejiyi belirlemiş olduk. Bir hafta sonra tüm ordular Eyre’ye gelmeye başladılar. Toplam sayımız kısa sürede 10.000’e kadar çıktı.

Planımızı hazırlamıştık. İlk önce deniz kuvvetlerinin olduğu ufak ama etkili bir birlik olan Bulav adasındaki köy lideri Kaptan Ligow tüm ordusuyla parçalanmış adalar hattındaki dev su altı tren sistemine saldıracak ve oradan açtıkları girişle Küre’nin içine sızacaktı. Bizse tüm kara ordularınca karadan kürenin en zayıf olduğu yere, Kuzey vadi köy sınırından saldırıya geçecektik. O ana kadar kimse dışardan Kürenin içine girmeye çalışmamıştı.

Üç gün sonra saldırıya geçmek için Kuzey Vadi Köyü’ne ulaştık. Kaptan Ligow da aynı anda tren sistemine saldırdı. İki grupla da uğraşmaları daha zor olacağından iki cephede savaşmak daha mantıklıydı. Düşman çok güçlüydü. Yüksek teknolojik silahlar ve kalabalık bir ordu. Bizde ise toplasan 10.000 kişi ve bazı eski moda silahlar. Ancak ustalıkla kullanabildiğimiz bir gücümüz daha vardı; ”Özel yeteneklerimiz” Tüm yetenekli insanlar aynı orduda toplandı ve üç gruba ayrıldı. Karen, Tiges ve ben bu grupların başına geçtik.

Saldırı başladı. Kaptan Ligow, Megalapolis’in en önemli geçiş hattı olan Doğal Alan ile Megalopolis’i birbirine bağlayan tren hattına saldırdı. Bu hat, denizin içinden geçiyor ve Megalapolis ile doğal alanı Atlas Okyanusundan birbirine bağlıyordu. Kaptan Ligow’un sahip olduğu terk edilmiş denizaltılar bu görevi tamamlamasındaki en büyük faktör olmuştur. Kaptan, bizden önce saldırmıştı. Ordusunun yarısı tren sistemine ulaşmış ve orayı imha etmişti. Tren sisteminin bir kısmı sular altında kalmış ve kullanılamaz hale gelmişti. Tabi ordusunun yarısı da boğularak öldü. Ancak ordunun kalan yarısı patlamanın açtığı yarıktan Küre’ye sızmayı başardı, fakat orada onları tren sisteminin güvenlik sistemi karşıladı pek tabi. Küreye sızmanın bu kadar basit olmayacağını tahmin etmeliydik. Üstlerine koca bir duvar kapanmış ve duvarla yıkık tren sistemi arasında sıkışıp kalmışlar. Bir süre sonra da hepsinin havasızlıktan öldüğünü tahmin ediyoruz.

“Her şey hazır mı ?” diye sordu benim yönettiğim yetenekliler ordusunda ki bir asker. Kafamla onayladım. Yüzlerinde büyük bir korku vardı ancak bir o kadarda umuda sahiptiler. Bir şeyden kesinlikle emindim. Umut, korkudan güçlü tek duygudur !Tüm Megalapolis köylerinde bulunan alt sınıf komutanlar yetkilerinden çoğunu bizim ile paylaşmışlardı. Bunun sebebini ise bize olan güvenlerine ve herkesi organize edebilmemize bağlıyorum. Elimdeki iletişim cihazın şiddetle titrediğini hatırlıyorum. O anda Karen ve Tiges’in de hazır olduğunu anladım.

Şimdi sıra bize gelmişti. Tüm direnişçi halk ve yetenekli insanlar dört bir yandan Küre’ye doğru harekete geçmiştik. Küre’ye ilk ulaşan normal halk, yaklaştıkça şeffaflaşan garip morumsu renkteki Küre’ye değer değmez yanıp kül olmuştu. Bunu gören arkadan gelenler hemen yavaşladı. Megalopolis saldırıdan haberdar olduğu anda küçük bir orduyu üzerimize saldı. Bu ordu en fazla beş yüz kişiden oluşuyordu ancak çok güçlülerdi. Muhtemelen son teknoloji ilaçlarla mutasyona uğramış garip insanlar, çok hızlı, çok güçlü ve çok çeviktiler. Bizim silahlarımızdan etkilenmediler bile. Sıra arkadan gelen bizim gruba yani yetenekliler grubuna gelmişti. Biz yeteneğimizle Küre’yi kırmaya çalıştık ancak bu imksansızdı. Hiç bir etkimiz olmadı. Daha sonra Megalopolis’in bu anormal güçlü insanları bizim yanımıza geldiler. Onların yarısından fazlasını özel güçlerimizle hakladık. Fakat fazlasıyla kayıpta vermiştik. Megalopolis askerleri havadan saldırıya geçmeye başlamıştı. Çeşitli hava araçları üzerlerimize farklı renklerde lazer ve sis çıkaran bombalar atıp duruyordu. Eminim onlar da neler olduğunu anlayamamıştı. Birden bire tüm Küre dışı halk büyük bir isyan girişiminde bulunmuştu. Ama anlaşılan her daim hazırdılar. Çünkü saldırımıza karşılık vermeleri hiç de geç olmadı. Herkes yoğun bir savaş halindeyken arkama baktım. Yetenekliler ordumuz fazlasıyla azalmıştı ve daha da kötüsü normal insanlardan oluşan yaklaşık 7.000 kişilik ordudan, benim bulunduğum yerden bakıldığında neredeyse gözle seçilemeyecek kadar az kişi kalmıştı. Biz yetenekliler de son stratejimizi uygulamak için Küre’nin en zayıf noktası olarak gördüğümüz Kuzey Vadi tepesine çıktık.

KÜRE DIŞI - DEVRİMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt