final - Derin'in anlatımıyla'

141 13 2
                                    

Ben gecenin en koyu tonuyum. Ben karanlığım. Ben girdabım. Kendim yetmezmiş gibi birde çevremdeki masum insanlarıda girdaba alıyorum. Birlikte yok oluyoruz.
Yok oluşları var oluşlarından fazla olan kırık bir kızı alıyorum o girdabın içine en çokta.
Ben bir hırsızım. Hislerini çalıyorum ondan. O kadar acıyor ki bir süre sonra hissizleşiyor her bir yanı.
Ben bir kâbusum. Uyanınca geçmek yerine daha çok batan türden bir kâbus hemde.
Kendi hayatım için kırık bir kızı harcamak batıyor derinlerde bir yerde. Üzgünüm Meyus.

"Şimdi gökyüzünden görüyor musun beni bilmiyorum ama söylemek istedim, özür dilerim."

Duygularımı aylar önce kaybetmiş olmasaydım tam şu anda göz yaşlarımı tutamazdım. Dışımdan soğuk kanlı görünsem de için için ağlıyordum. Bunu sadece ben biliyordum.

"Kırık kızım benim, rahat uyu olur mu?"

Son kez mezar taşına bakıp oturduğum yerden ayağa kalktım.

Bu olanlar koyuyordu. Henüz yaşamak için zamanı vardı, neden yapmıştı bunu? Acısına dayanamıyor muydu yoksa çok mu yorulmuştu. Ah be küçüğüm... Kaldıramadı mı o küçük omuzların bunca yükü?
Sana seni yaşatacağımı söylemiştim, birkaç günde olsa mutlu edebilmişimdir umarım seni.

Tam arabama bineceğim sırada son kez arkama dönüp baktım. Hak etmiyordu burada olmayı.

Bundan sonra hangi amaçla yaşayacaktım ben, kimim vardı ki artık? İntikam oyunundan haz aldın mı Derin Arakan? Bu yaptıkların için mutlu musun?

Kendime sorduğum sorular cevapsız kalırken evime ulaşmıştım bile.
Kaç saattir uyumuyordum. Uykuya ihtiyacım vardı. Ruhum için olmasa da bedenim için vardı. Yarı ayık şekilde önüme ilk hangi oda çıktıysa ona girdim. Yapmak istediğim tek şey saatlerce hatta günlerce uyumaktı. Şu yorgunluğu üzerimden atmam gerekiyordu.
Misafir odasına girdiğimi fark edince ilk adımımdan sonra tam geri odadan çıkmaya karar vermiştim ki gözüm masada duran kağıda takıldı. Üzerinde büyük harflerle Derin'e yazıyordu. Gözlerim gitti gidecek diyordum ki bu şeyin anlamını idrak edince tüm uykum kaçıverdi. Bir köşeye oturup ikiye katlanmış kağıdı yavaşça açtım. Acıtacağını bildiğimden ne kadar geç okursam o kadar iyi diye düşünüyordum.
İlk cümlesini okuduğum anda sesli bir şekilde yutkundum.

"Merak etme canım acımıyor."

Yalancı. Benim bile acıtmıştı bu cümle canımı, onun nasıl olur da acıtmayacaktı?

"Sadece biraz yorgunum. Bu yüzden dinlenmek istiyorum, sonsuza kadar.
Senin bunda hiçbir suçun yok, tamam mı? Sadece benim aptallığım olarak kalacak  bu olanlar gözünde. Anlaştık mı?"

Sen çok masundun Meyus. Sen çok masumdun. Olanlar senin aptallığın değil, benim doymazlığım.

"Hem biliyor musun, annemi çok özledim. Onun yanına gitmek istiyorum."

Keşke biraz daha kalsaydı diyemiyordum. Demeye hakkım yoktu çünkü.

"Ben annemin yanına gidiyorum. Suçlama kendini, bu gidişime üzülür müsün bilmiyorum ama üzülecek olursan üzülme olur mu? Herkes bir gün bu dünyadan göçüp gidecek. Bazıları çok daha erken. Benim gibi. Kendine iyi bak."

Son cümlesini okuduğum esnada yanağıma süzülen şeyi fark ettim. Göz yaşı mıydı bu? Bunca zaman sonra, hislerimi kaybetmiş olan ben ağlıyor muydum  yoksa?

Tanrım ben bu kıza neler yaptım, vereceğin tüm cezalara razıyım.

Üzgünüm Meyus, üzgünüm.

-
SON.

Aramızda // TamamlandıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora