7. Bölüm

103 13 0
                                    

Ruhumuz gibi hayallerimizde küçülüyordu büyüdükçe. Düşünüyorum da ilk hayalim neydi acaba? Bu düşünce gülümsetirken beni, acaba son hayalim ne olacak düşüncesi kalbimi acıtıyordu. Sona yaklaşıyordum belki de ama biranda hayallerim yok olmuştu, neden? Sanırım umut olduğu sürece hayaller vardı ve şu saniyeden sonra bir umut kırıntısı dahi kalmamıştı içimde.

Her zaman korktuğumuz şey başımıza gelirmiş. En büyük korkularım ilk başıma gelenlerdi. Öleceğimi düşünmek kalbimi acıtırken öleceğimi bilmek beni parçalıyordu. İki gün geçmişti doktor ile konuşmamızın arasından ve bu iki gün boyunca neredeyse hiç odamdan çıkmamıştım. Arada Çağla gelip yoklamasa burada çürüyüp gidecektim erkenden. Oysa doktor henüz zamanım olduğunu söylemişti, kısada olsa...

Annem aklımda değildi bu iki gün boyunca ama Çağla'nın son gelişinden beri onu düşünüyordum. Annem için iyi görünmeliydim en azından.

Kalan zamanımı okulda geçirmek istemiyordum bu yüzden okuldan kaydımı alacaktım, kararım kesindi. Okulda geçirdiğim vaktin daha fazlasını annemle geçirecektim artık. Salona çıktığımda annemin baygın gözleri beni buldu. Yorgun görünüyordu.

''Anneciğim ben dışarı çıkıyorum. Gelirken sana ne getireyim?''diye sorunca çıkmadan önce annem gülümsedi.

''Imm... Gül reçeli olabilir.''

''Tamam gelirken alırım.''

''Çabuk gel ama.''

Bu sefer gülümseyen ben olmuştum. ''Gelirim.''

Okula yürüyerek gittim ve Çağla beni okulun girişinde karşıladı. İçimde bir his vardı. Sanki izleniyordum. Çevreme bir göz gezdirdim, okul bahçesindeki herkes kendi halindeydi. Çağla ile ayaküstü konuşup müdürün odasına gittim. Yanımda bir velim olmasa da kendi işimi kendim halletmeyi başardım.

Eve giderken bir markete uğrayıp annemin istediği gibi gül reçeli aldım. Kapının önüne geldiğimde anahtarımın bende olmadığını fark ettim, sanırım evde unutmuştum. Oysaki yanıma aldığıma emindim. Bu yüzden kapıyı anahtarla açmak yerine zile bastım. Mine birkaç saniye sonra açtı, her zamanki gibi suratı asıktı.

''Anneciğim?''diyerek seslenince annem görüş alanıma girdi. Bitkin duruyordu ama gülümsüyordu.

''Gül reçeli aldın mı?''

Elimdeki market poşetini karşısında sallayıp mutfağa geçtim. Küçük bir kâseye reçeli koyup anneme servis ettim. Annem reçeli bir çocuk gibi yerken annemi izlemek çok keyifliydi. İlk defa gün içerisinde bu kadar gülümsüyordum.

Geç saatlere kadar annemle sohbet edip resim çizdik. Tabii ben resim konusunda beceriksiz biri olduğum için pek bir şey yapamadım. Uykumuz geldiğinde annemin odasına geçtik. Bugün onunla yatacaktım hatta bugünden itibaren onunla yatacaktım. Uyumadan önce bana bir masal anlatmasını istedim, küçükken bana her gece anlattığı masalları hatırlamıyordu ama yine de beni kırmamak için uyduruktan bir masal anlattı. Masalda iki grup vardı. İyiler ve kötüler. Ve masalın sonunda her zamanki gibi iyiler kazandı. Anneme sarılarak uyumak bana huzur vermişti, kendimi uzun zamandan beri ilk defa güvende hissetmiştim.

Sabah uyandığımda annem bana arkasını dönmüş uyuyordu.

''Anneciğim?''diyerek arkadan sarıldım ona. Elleri soğuktu, üşümüş müydü? Ama oda gayet sıcaktı. Onu bana doğru çevirdiğimde kendimi tutamayarak bir çığlık attım. Tiz çığlığım odada yankılanırken gözlerimden farkında olmadan yaşlar dökülüyordu. Yüzü bembeyazdı ve nabzını kontrol ettiğimde.... Atmıyordu.

Aramızda // TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin