8. Bölüm

100 10 2
                                    

Kapının açıldığını hissedince bakışlarımı kapıya çevirdim. Göz yaşlarımdan dolayı buğulu görüyordum etrafı, bu yüzden elimin tersiyle sertçe gözlerimi sildim. Şimdi gelen kişiyi daha net görebiliyordum.
Gelen oydu. Sessizce yanıma çöktü. Hayal görüyor olmalıydım. Eve elini kolunu sallayarak gelemezdi. Bu yüzden bir tepki vermedim.

Yanıma oturdu ve beni kendine doğru çekip kucağına yatırdı. Kafam kucağında, elleri saçlarımdaydı.

"Özür dilerim." Bu ses evet ona aitti ama ses tonu farklı bir şeye bürünmüştü. Şefkat gibi. O bana şefkat duyuyor olamazdı, bu bir hayaldi. Kendimi kaptırmamalıydım.

"Sen gerçek misin?" Çok ağlamaktan sesim pürüzlü çıkıyordu.

"Babam başarılı bir doktordu. Annem ise ev hanımıydı. Birbirlerini çok severlerdi ya da ben öyle düşünürdüm, emin değilim. Annem babamın kendisini asistanıyla aldattığını öğrenince yıkıldı. Buna gücü yetmedi, dayanamadı ve intihar etti. O gün annem ile birlikte benim iyi tarafımda öldü. Şerefsiz babamın annemin yerine tercih ettiği kadının kim olduğunu öğrenince intikam almak istedim. Annem yaşamıyorsa o da yaşamamalıydı. O gece onun işini halledip şu siktiğimin boktan hayatıma devam edecektim. Sonra sen geldin. Yanlış zamanda, yanlış yerdeydin. Her şeyi alt üst ettin. Tüm düşüncelerim yerle bir oldu. Öylece gitmeme izin vermemeliydim. Zaten içine sıçılmış bir hayatım vardı birde hapse giremezdim. Bu yüzden seni kendi mekanıma götürdüm. Her zaman babamın yolundan gitmek istemişimdir, bu yüzden tıp okuyorum. Son sınıftaydım. Yeni şeyler üretmeyi severim. Genellikle bu üretilen şeyler yararlı olur ama ben bir zehir üretmek için çabaladım. O zehir babamın içindi Meyus, senin için değildi. Ama o an aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Seni direk öldüremezdim. Evet bir kadını öldürmüştüm ama o masum biri değildi, masum olmayan birini öldürmek beni katil yapmaz değil mi?"dedikten sonra biraz duraklayıp sonra devam etti. "Seni umursamadım. Kim olduğunu bilmiyordum. Düşünemedim. Direk zehri sende kullandım. Seni her gün izledim ya da izlettim. Belirtileri tahmin ettiğim gibiydi. Halsizlik, nasıl olduğu belli olmayan morluklar, iştahsızlık, unutkanlık ve daha fazlası. Hatta ürettiğim zehirin alkole karşı değişik bir etkisi var. O gün kusmasaydın, şuan nefes alıyor olmazdın belkide."

Uzunca bir süre sustu. Düşünüyor gibiydi.

"Bunları bana neden anlatıyorsun?"

"Sana konuşabilirsin demedim. Çeneni kapat ve sözümü bitirmemi bekle."dedi kaba bir şekilde. Bir süre sonra tekrar konuşmaya başladı. "Seni araştırdım hemde baya köklü bir şekilde. Durumunu öğrendim. Annenin durumunu... Birde ne kadar masum olduğunu fark ettim. Masum olmayan bir kadını öldürdüğüm için katil sayılmam evet ama masum birini öldürmek beni katil yapar. Çok kötü şeyler yaşadın biliyorum ve az bir zamanın var yok olmana. Ruhun bedenden ayrılana kadar benimlesin artık Meyus. Şuana kadar her şey aramızdaydı ve bundan sonrada öyle olacak."

Kucağından kalkmak istedim ama kendimde o gücü bulamadım.

"Yani ben ölürken beni yaşatmaya çalışıcaksın?"dedim soru sorar gibi.

"Hayır Meyus. Sana ölümün gölgesinde özgürlük yaşatacağım."

Gülümsedim. "Pişman mısın?"

"Ne için?"

"Beni öldüreceğin için."deyince sustu ve bir süre sonra konuştu. "Özür dilerim."

"Özür dileyince ölmeyecek miyim, ne değişti?" Sesim kırgın çıkıyordu.

"Hiçbir şey."

"Anlıyorum."

"Gidelim mi?"derken beni kucağından kaldırıp ayaklandı.

"Nereye?"

"Bilmem. Canımız nereye isterse oraya." Elini uzattı ve uzattığı elini tuttuğumda beni kendine doğru çekip ayağa kalkmama yardımcı oldu.

Aramızda // TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin