GEZİ

165 127 361
                                    

Eda'nın anlatımı.

Büyük bir kısır döngünün içinde yaşar insan. Bir özlemin içinde kavrulur ama farketmez. Neyi özlediğini bile bilmez. Ama nefes aldığı her an özler. Bazen baş edemez, Bazen de kendini avutup durur. Bazen de özlediğinin farkında olur. Bir defa görse özleminin gideceğini düşünür. Öyle bir şey olmayacağının farkında bile değildir. Kavuştuğun zaman özlemin dinmez. Daha da artar. Gideceğini bilirsin. Ayrılığın yakından gelen adım seslerini duyarsın hep. Daha çok özlersin. Kavuştuğun her an gideceğini bilirsin. Kavuşmak diye bir şey yoktur çünkü.

Bazen ölümle eş değer olur özlemek. Aldığın her nefes ciğerine kör bıçak gibi saplanır. Ne ona bir adım atabilirsin, ne de ondan uzak kalabilirsin. Attığın her adım, çıktığın her yolun sonu ona çıkar. Dedim ya, ne ona bir adım atabiliyorsun, ne de ondan uzaklaşa. İki arada bir derede arafta kalıyorsun. Canın yanıyor. Her geçen gün ölüyorsun. Son durakta ruhundan geriye kaybedecek bir parçan bile kalmıyor. Senden geriye bir şey kalmamıştır artık. Yürüyen bir cesetten bir farkın yok. Özlem diye bir kelime yoktur artık. Yerini ölüm almıştır. Özlemekle ölmek aynıdır artık.

Biraz önce anlattığım kısır döngü budur işte. Elinde kaçıp kurtulman için bir fırsat vardır, ama acıya tutkun yanın bunu elinin tersi ile iter. Her gün öleceğini bile bile yine de vazgeçmez. Bazen öyle bir an gelir ki, terk etmek ister. Bir son bulsun çektikleri ister. Ama hemen vazgeçer bundan. Farkına varmıştır artık, onu bir bütün haline getiren şey özledikleridir. Bu yüzden haklıdır şair: Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Ne uzaksa onu özler. Kavuşmak şart mı? Böşver! Bazı şeyler yokken güzel.... (Özdemir Asaf)

Yemeğin üzerinden iki gün geçmişti. İlk defa Berk beyi acılarıyla gördüm. Belki saklamak istemedi, belki saklayamadı bilmiyorum ama en yalın haliyle gösterdi. Nasıl ben Şefika'ya kardeşim diyorsam, o da Enes'e öyle diyor. Terk fark onlar 5 yaşından beri tanışıyorlarmış. Neler yaşadılar bilemem, ama yaşadıkları onları daha da bir araya getirmiş. Yemekten sonra tatlı söylemiştik. Şefika'nın salatayla doymadığını bilecek kadar tanıyorum. Hoş salatayı da pek sevmez. Yiyecek bir şey bulamadığında yer. O yüzden yemekten sonra tatlı söylemiştim. En azından eve gidinceye kadar azıcık bir şey yemiş olsun diye.

Sohbet o kadar güzeldi ki, vaktin nasıl geçtiğini bilememiştik. Lokantadan çıktığımızda arabamız olmadığı için bizi Berk bey bıraktı eve. Sözleştiğimiz gibi bugün gezecektik. Söylememe gerek yok gezi rehberimiz tabi ki Şefika. Buraya geldiği zaman gidecek yerleri çoktan listelenmişti. Hatta listeyi ikiye ayırmıştı. Birisi sadece kendisi için, diğeri de birlikte gezeceğimiz. Onunla aynı hisleri paylasamadığımı biliyor. Ben onun kadar derin bakmıyorum. Türkiye'de yaşamama rağmen, Hz. Mevlana ve Hz. Şemsi Tebrizi'yi onun kadar tanımıyorum bile.

Sabah erken kalkıp, birlikte güya kahvaltı etmiştik. İkimizde bir kahve içmekten öteye gitmemiştik. Mert'in ilaç alması gerektiği için küçük bir kahvaltı hazırlamıştı. İkimiz de kahvaltı seven birisi değildik. Hızlıca duş alıp hazırlanmış, korna sesiyle dışarı çıkmıştık. Ne kadar sorsam da nereye gideceğimizi söylememişti.

"Hepinize sürpriz, önceden söylemiyorum. Berk ben yolu tarif ederim. Ya da sen geç yan koltuğa tarif etmektense ben kullanayım. Senin için sorun olur mu?" Kuzeniyle nasıl atıştıkları geldi aklıma kendimi tutamadım kahkaha atmaya başladım. Neye güldüğümü anlayan Şefika da başladı kahkaha atmaya. Bu halimiz Berk'e tuhaf gelmiş olacak ki çatık kaşlarla bize bakıyordu. En sonunda dayanamayıp:

"Siz neye gülüyorsunuz? Tuhaf olan ne ben anlamadım?" Anlamaması normal. Bilmiyor ki olayı.

"Kusura bakma Berk. Kuzenime araba kullanmak istiyorum deyince 'Ben olduğum yerde araba kullanamazsın' diyordu. Üzüldüğümü görünce yengem baya azarlamış hatta terlikle kovalamıştı. O da bana dayanamamış öğretmişti. O olunca ben kullanmam. Yakın akrabaların düğününe gidince rahat olur az da olsa içki içer. Rahat tabi ben kullanacağım için. Daha ne komik anlar var Eda'ya anlattığım sana sorunca onları hatırlamış olacak ki gülmeye başladı ee ben de dayanamadım. Senlik bir durum değil yanlış anlama lütfen."

Gecmişin gölgesiWhere stories live. Discover now