0.3

196 26 0
                                    

Şirkete gittikten sonra, babam kabul ettiğimi anlamıştı. Ve aynı gün işe başlamıştım. Zaten küçüklükten beri babam belli başlı şeyleri bana öğretiyordu, eh biliyordum artık.

Hayalim şarkı yazarı olmaktı, ama gelin görün ki şu an babamın şirketinde asistanlık yapıyorum.

İlk günümün ardından, babamın bana bıraktığı arabayla hastaneye gitmiştim. Babam varlıklı biriydi, elde ettiği çok şey vardı.

Arabayı park edip, ilk günün yorgunluğunu atmak adına kafeteryaya inmiştim. Hızla sert bir kahve alıp, boş bir masaya geçmiştim. Etrafı izleyip kahvemi içerken, neredeyse boğuluyordum. Daha doğrusu, şaşkınlıktan onu görünce kahve ağzımdan akıyordu!

Tamam doğru, bunu görse bir daha beni gördüğünde yönünü değiştirirdi.

En dip köşede, insanların dikkat etmediği bir yerde oturuyordu. Gözleri hızla bir kağıtta geziniyordu. Hafiften gözleri doluydu, kaşları çatıktı. Kaşlarım kalkmıştı. Bu çocuk, neden beni böylesine etkilemişti?

Elindeki kağıdı ufacık parçalara ayırdığında, daha fazla şaşırmıştım. Hangi ara kahvem soğumuştu, onu bile bilmiyordum.

Zaman denilen şeyi alt üst ediyordu.

Daha çok geçmemişti, böyle şeyler hissetmem hiç iyi değildi. Bağlanmak istemiyordum tanımadığım birine. Bakışlarımı önüme çektiğimde bardakla oynamıştım ve tekrar ona bakmak istediğimde orada değildi. Nereye kaybolmuştu?

Sana ne Baekhyun? Sana ne?

Bardakla oynamayı bırakıp ayağa kalkmıştım. Derin bir iç çekmiştim ve elimi yumruk yapmıştım.

"Fighting Baekhyun! Fighting..."

Hospital/ChanbaekWhere stories live. Discover now