0.2

248 29 0
                                    

O gün kendimi toparlamam baya zor olmuştu. Çok dalgındım, bir ara annemin uyandığını fark etmemiştim. Bu beni üzmüştü.

Ama o her aklıma geldiğinde, hafif bir tebessüm ediyordum ve anneme de yakalanmıyor değildim. O da bir süre bana bakıyor, sonra dışarıyı izlemeye devam ediyordu.

Yine sıradan bir gündü, tek değişen şey sabah babamın aramasıydı. Annemin ayak ucuna oturup konuşmuştum.

"Anne.." O bana baktığında yutkunmuştum ve konuşmaya devam etmiştim.

"... babam aradı sabah. Şirkette çalışmamı istiyor hala... Bende sana bakmak ve hastane masraflarını karşılamak için kabul etmeyi düşünüyorum. Ne dersin ha?" Eline uzanmıştım. Babamı hiç sevmiyordu. Neden böyleydiler çözemiyordum hiçbir zaman. Artık denemiyordum da zaten.

Annem uzunca bana baktı. Sonra yavaş yavaş konuştu.

"Hayatını nasıl yaşamak istiyorsan yaşayabilirsin Baekhyun. Ben nasıl olsa çok day-"

"Böyle düşünme. İyi olacağını biliyorum!" Kabullenmek istemiyordum. İçten içe biliyordum, her gün ilaç dozları artıyordu. Annem de tedaviye olumlu yanıt çok yavaş veriyordu.

Hayır Baekhyun! O yaşayacak!

İç çektikten sonra gözlerini kapattı. Uyuyacağını anlamıştım. Biraz elini okşadım, böylece rahatlardı. Uyuduğunda da odadan çıktım.

Ve o yine oradaydı, elinde bir demet çiçek vardı. Yandan baksanız bile, yorgun olduğunu anlayabilirdiniz.

Hastası kimdi? Yüzük falan göremiyordum.

Kapıyı kapattığımda, önüme dönmüştüm ve nefes almıştım. Tekrar baktığımda göz göze gelmiştik.

İşte o an, yine kalbim patlayacak gibi atıyordu. Bakışmamız çok sürmemişti. İlk o gözlerini çekmişti gözlerimden, sonra da odaya girmişti.

Yandığımı hissediyordum, hızla kattan ayrılmıştım. Sonra da şirkete gitmiştim.

Yandığımı da biliyordum, kıp kırmızı olduğumu da. Kötü yakalanmıştım!

Hospital/ChanbaekWhere stories live. Discover now