• Sonuç •

92 11 16
                                    

" Anlatın bakalım, daha 2. Günden neden kavga ettiniz siz!?"

Müdürün gergin ses tonu karşısında sessizdik, onlarda öyle.
Müdür hepimizi süzmüş, kafasını sallamıştı 'eee, dinliyorum.' manasında.
NamJoon, konuşmak istediğini belli edercesine üst dudağını yalamıştı.
Biz kendi aramızda birbirimize bakarken, müdür'ün sesini işittik;

" Peki o zaman. Okuldan atılmayı göze alıyorsanız, susabilirsiniz."

NamJoon Kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı:
" Bizim bir suçumuz yoktu, bize saldırgan tavırlar sergilediler. Düşünün; sırf eğlenmek için, dış görünüşünüzle dalga geçiyorlar. Sabrettik, sabretmesine de o da bir yere kadar dayandı işte. "

Hepimiz başımızı onaylar biçimde salladığımızda, karşı taraftan bir ses duyuldu;
" Dediğiniz gibi işte. Ne? Ah hadi ama sadece eğleniyorduk!"

Bu lafa karşılık JungKook sinirle bağırdı;
" BÖYLE EĞLENCE OLMAZ! "

" KESİN SESİNİZİ! "

Müdür'ün bağırışıyla sustular. Gözleri ben ve Tae'nin üstünde durunca kafasını kovarmış gibi gösterip;
" Taehyung ve Yoongi. Siz dışarı çıkın. Kavga da her hangi bir vukuat yapmadığınız için gidebilirsiniz."

Birbirimize bakıp anlamaz bakışlar gönderdik. Tae, hareketlenince bende hareketlendim ve sürgülü kapıyı açıp odadan çıktık. Sırtımızı duvara verdik ve yere oturduk. Bir süre geçen sessizliğin ardından konuştuk, aynı anda.

-" Benim Yüzümden. "

-" Benim Yüzümden."

Şaşırıp Birbirimize baktık ve;

-" Ne?"

-" Ne?"

Dedikten sonra istemsiz bir gülüş sergiledik. Konuşmaya başladı:

" Eğer dikkatli olsaydım, bu şakaya en başından kanmazdık. Onlarda şuanda içerde olmazdı. Hepsi benim hatam"

Somurtuk yüzünü iki eliyle kapattı.
O hali beni çileden çıkarmıştı, beni üzüyordu.

" Benimde suçum var sanırım. Onları tanıdım, dün görmüştüm ve yine kavga ediyorlardı. Bize bunları yapmasında ki amacı bilmiyorum, ama sanırım bana düşman olmalılar."

Boş gözlerle bakmaya başladı. Ne tepki vereceğini, nasıl bakacağını kestiremiyordu. Gözlerini kısmış, kafasını sola yatırmış, kaşlarını çatmış ve;

" Ne dedin sen? "

Diye sormuştu. Anlamadığım için:

" Ne? "

Soruma gözlerini kapatmış ve geri açmıştı.

" saçmalıyorsun."

Dedi sadece. Cümlesini sindirememiştim bile. Kaşımı istemsiz çatıp, ona baktım.

Derin bir nefes almış, öfkeyle karışık bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı;

" Bana bak Yoongi. Kafan yerinde mi senin? Sen bizim hem kardeşimiz, hemde abimiz değil miydin ha? Bu yaptığın satmaya girmiyor mu? Sen ailedendin. unuttun mu? Sana düşman diye bir şey yok! Bize düşman diye bir şey var!"

Zor da olsa yutkunmuştum. Kafasını sinirle öbür tarafa çevirmişti. Göğüs kafesim hızlı hızlı inip şişerken, konuştum:

" Haklısın. "

Bana dönüp, gözlerimin içine öylece bakmıştı. Gözleri hareket ediyordu sadece. Yutkundu ve gözlerini yavaşça kaçırdı. Ellerini saçına götürüp çekmiş, kafasını hışımla omzuma yaslamıştı. Kafasının üstüne kafamı koyduğumda, elini yanağıma götürüp okşuyordu.

~KORUYUCU'M~ TaeGiWhere stories live. Discover now